Bizi de Özgür Politika gibi yasaklayabilirler
Dosya Haberleri —
- “Haberciliğimizden hoşlanmayanların açtığı soruşturmalarla uğraşıyoruz; tekrar tekrar hukuki saldırılara maruz kalıyoruz. Bu saldırıların daha da genişletileceğini düşünüyoruz ve Özgür Politika gibi bizim gazetemizin de yasaklanabileceğinden korkuyoruz.”
DÎLAN KARACADAĞ
HABER MERKEZİ
Günlük sol gazete “Junge Welt” (Genç Dünya), 1990’lardan bu yana Alman iç istihbaratı tarafından izleniyor. Federal hükümet, Sol Parti’nin soru önergesine verdiği cevapta, gazetenin “marksist düşüncede olduğu” ve özgürlük hareketlerini “terör örgütü olarak nitelendirmediği” için izlenmesinin "haklı gerekçeleri" olduğunu savundu.
Yazı İşleri Müdürü Stefan Huth ile gazetesinin neden takip edildiğini ve buna dair tutumlarını konuştuk.
Gazeteniz “Junge Welt” ne zamandır Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından izleniyor?
1990'ların başlarında Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın yıllık raporlarında ve ayrıca bazı eyalet makamlarında gazetemiz “junge Welt” defalarca kaynak olarak gösterildi. Hatta bazı departmanlar gazeteye abone oldu veya bazı haberleri sipariş ediyorlar, satın alıyorlardı. Makbuz gönderdiğimizde gerçeği öğrendik. Dolayısıyla takibat altında olduğumuzun uzun süredir farkındayız. 2004’ten bu yana Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın yıllık raporlarında gazetemizin adı "aşırı solcu" olarak geçiyor ancak gazete, bir basın organı olarak değil, bir "örgüt" olarak listeleniyor. Bu da basını açıkça düşman ilan ediyor, düşman olarak işaretlemeye hizmet ediyor.
Gazetenize yapılan bir itham, “terör örgütlerini özgürlük hareketi olarak tanımlamak”. Söz konusu hareketler hangileri? Aralarında mesela Kürt Hareketi de var mı?
Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın 2019 raporunda (2020 raporu henüz yayınlanmadı) somut örnekler verilmiyor ancak 2018’de yayınlanan bir raporun özeti biraz daha ayrıntı veriyor: Söz konusu “terör örgütleri” arasında Kolombiya’daki FARC-EP veya Bask Ülkesi’ndeki ETA ile “Filistinli örgütler” sayılıyor.
Gazetenize yapılan ithamda söz konusu “terörist örgütleri şiddeti meşru bir araç olarak sunmak için özgürlük hareketleri olarak niteledirdiğiniz” belirtiliyor. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Aslında tam tersi: Söz konusu hareketler Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından terör örgütü ilan edilerek özgürlük mücadeleleri gayrimeşrulaştırılmak isteniyor. Uluslararası hukuk, direniş hakkını tanıyor. Dolayısıyla yabancı bir işgal gücüne karşı direniş, uluslararası hukuka uygundur. Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın bu konudaki değerlendirmeleri de gösteriyor ki, şüpheli bir hukuk anlayışı var ancak her şeyden önce de bunların gerici fikirlerinin olduğunu gösteriyor.
Özgür Politika gazetesi, “PKK sözcüsü" olarak da görüldüğü için İçişleri Bakanlığı tarafından 2005’te kapatıldı. Daha sonra mahkeme kararı gazetenin lehine sonuçlandı ve yasak kaldırıldı. Gazeteniz junge Welt’in de aleyhine devam eden herhangi bir yasal işlem/dava var mı?
Genel olarak haberciliğimizden hoşlanmayan birçok kişi ve kurumun açtığı soruşturmalarla uğraşıyoruz. Devlet kurumlarından ise tekrar tekrar hukuki saldırılara maruz kalıyoruz. Birkaç yıl önce Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın bir ajanını ortaya çıkardık ve bunu kamuoyuyla paylaştık. Ajanın savunmasını yapanlar ise yıldız avukatlar, başarılı avukatlardı ve bunu o ajanın kendi cebinden ödemediğinden kesinlikle eminim. Hükümetin şu anda bize karşı yürüttüğü siyasi kampanya kapsamında yürütülen saldırıların daha da zorlaşacağını ve genişletileceğini düşünüyor ve ne yazık ki Özgür Politika'da olduğu gibi bizim gazetemizin de yasaklanabileceğinden k orkuyoruz. Ancak pek çok insanın bizimle dayanışma içinde olması, umut ve cesaret verici. Bu arada dayanışma içinde olanlar sadece solcular değil, aynı zamanda burada sivil özgürlüklerin tehlikede olduğunu kabul eden burjuva-liberal insanlar da var; onlar da Marksist gazete junge Welt’in Anayasa’ya aykırı bir “örgüt” olarak suçlandığının farkında.
Hangi medya organları, kurum ve kuruluşlar sizinle dayanışma içinde?
Gazetemizin durumuna ilişkin adil haberleri yapanlar, Neues Deutschland gazetesi ve RT Almanca idi. Onun dışında manşetlerde bir sessizlik var. Hiçbir büyük gazete, hiçbir ulusal mecra konuyu ele dahi almadı. Alman Komünist Partisi (DKP) ve Sol Parti dayanışma gösterdiler; Sol Parti’nin Federal Meclis’teki grubu ise bir soru önergesiyle hükümetin gazetemizin izlenmesi konusundaki görüşlerini açığa çıkarmakta yardımcı oldu. Onun dışında sosyal medya ve diğer dijital mecralarda bireyler dayanışma gösterdi ve gazetemize abone oldular. Ancak sendikalardan beklediğim destek gelmedi. Şimdiye kadar (Pazartesi, 10 Mayıs) hiçbir tepki yok, bir açıklama dahi gelmedi.
Jelpke: ‘Marx’ı savundun’ cezası!
Gazetenin eski editörlerinden ve yazarı, aynı zamanda Sol Parti İç Politika Sözcüsü Ulla Jelpke, gazetenin izlenmesini destekleyen federal hükümetin tavrını eleştirdi. “Hükümet, hazırlamış olduğum soru önergesine vermiş olduğu cevapta günlük gazete Junge Welt’in 'tabanını' ortadan kaldırmayı amaçladığını açıkça itiraf etti" diyen Jelpke, gazetenin çok fazla önem ve etkiye sahip olduğu için rahatsızlık verilmek istendiğine dikkat çekti. Milletvekili, "Bu yüzden gazeteye ekonomik zarar verilmek isteniyor" dedi.
Jelpke, açıklamasının devamında şu sözlere yer verdi: “Federal Hükümet, Soğuk Savaş jargonunu kullanarak gazetenin Marksist görüşünü anayasaya aykırı görüyor. Gazetenin Marx, Engels ve Rosa Luxemburg'a olumlu bakması, sosyalist Küba'yla dayanışma içinde olması ve sınıflı toplumda yaşadığımızı analiz etmesinin hükümeti rahatsız etmiş olması gerekiyor ki, bunları gazetenin izlenmesi için haklı gerekçeler olarak görüyor.”
Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın gazeteyi "aşırı sol örgüt" olarak görmesi ve böylece haber merkezini, yayınevi çalışanlarını ve kooperatif üyelerini devlet düşmanı (vatan haini) ilan etmesini eleştiren Jelpke, şu ifadeleri kullandı: "Gazetenin eski editörü ve düzenli yazarı olarak Junge Welt gazetesinin bende ayrı bir yeri var. Federal hükümetin gazetenin izlenmesi yönündeki karara gösterdiği gerekçeler, skandal. Gazetenin siyasi görüşü ne olursa olsun, bunun basın özgürlüğüne bir saldırı olduğu görülmelidir. Burada önemli olan devlet sansürüne karşı temel bir hakkın savunulmasıdır."
1947’den beri
Junge Welt (Genç Dünya), 1947'de antifaşist ruhla haftalık bir gazete olarak Berlin'de kuruldu. 1952'den bu yana günlük gazete olarak yayın yapan gazete, 1989'a kadar Doğu Almanya'da en yüksek tirajlı gazeteydi.
Marksist görüşlü gazete, haftasonları “Faulheit und Arbeit" (Tembellik ve İş) isimli eki çıkarıyor.
Adını Nazi Almanyasının teslim olmasının yıldönümü olan 8 Mayıs’tan alan “8 Mayıs Yayınları” tarafından çıkarılan Junge Welt, kimliğini kısaca şöyle tanımlıyor: "1990'dan sonra kapitalizmin ekonomik ve sosyal çelişkilerinin tırmandığı dönem de gazetecilik faaliyetinin odak noktası, sosyal konular ve savaş oldu. Buna karşı siyasi protestoları ve direnişi destekleyen gazetemiz, alternatifler için mücadeleyi ve sol bir ağ kurma çabasına destek veriyor.”