Kürt kadın hareketi umut oldu

Kadın Haberleri —

Büşra Ali

Büşra Ali

  • Kürt Kadın Hareketi’nin bir umut olarak görüldüğünü belirten Lübnan JÎN Kadın Derneği Başkanı Büşra Ali bu yıl 25 Kasım’ı “Şiddete, kadın katliamlarına hayır” ve ‘Jin jiyan azadî’ sloganıyla karşılayacaklarını söyledi.

REWŞAN DENİZ 

Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın İttifakı (NADA) başkanlık üyesi ve Lübnan JÎN Kadın Derneği Başkanı Büşra Ali, Ortadoğu’da kadınların yürüttüğü mücadeleyi değerlendirdi.

Almanya'nın başkenti Berlin'de Kadınlar Geleceği Örüyor Ağı’nın “Devrimimiz: Yaşamı Özgürleştirmek” şiarıyla düzenlediği 2. Uluslararası Kadın Konferansı’nda sorularımızı cevaplayan Büşra Ali, Kürt kadın hareketinin Ortadoğu da yürüttüğü çalışmaları, NADA’nın hedeflerini, Dünya Kadın Konfederalizmini ve kadınların önündeki zorluklara dikkat çekti. 

Büşra Ali, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla sorularımız cevapladı.

Doğup büyüdüğünüz Ortadoğu’da kadının özgürlüğü için, ‘Jin jiyan azadî’ sloganının yaşamsallaşması boyutuyla mücadele veren bir aktivistsiniz. Kürt kadın özgürlük çizgisinin Ortadoğu’da yaşam bulması adına ne gibi çalışmalarda yürüttünüz ve bu konferanstan sonra rotasyonunuz ne olacak? 

Kadın özgürlüğü, tarihi ve stratejik bir konudur. Rêber Apo savunmalarında birçok kez 21. yüzyılın kadın yüzyılı olacağını dile getirmiştir. Ortadoğu'da yaşanan tüm gelişmeler de bunu teyit ediyor. Son 15 yılda Ortadoğu'da kadın öncülüğünde yaşanan serhildanlar bu döneme kadın özgürlük mücadelesinin damgasını vurduğunu gösteriyor. Bizler de kadın derneği ve Kürdistan kadın hareketi olarak Ortadoğulu kadınlarla birlikte birçok ortak çalışma yürütüyoruz. Bu çalışmalarımızdan biri işgale ve kadın katliamlarına karşı ortak mücadele. Bunun için inisiyatifi kurduk. Bu inisiyatif içerisinde 11 ülkeden 40 kurum yer alıyor. Ağırlıklı olarak işgal, kadın katliamları ve birlikte mücadele etme konuları üzerinde yoğunlaşılıyor. İsrail'in Filistin işgali, Türk devletinin Bakur, Başûr ve Rojava işgali, yine Türk devletinin Mısır, Libya, Tunus, Yemen, Sudan gibi ülkelerin iç sorunlarına müdahalesi üzerine tartışmalar yürütüyoruz. Bu temelde birçok çalışma, panel, eğitim yaptık. Bunların yanı sıra ortak eylemlerde de yürütüyoruz.

Geçen sene Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta bir konferans yapıldı. 18 ülkeden 200 kadının hazır olduğu 2. Ortadoğu ve Kuzey Afrika Kadın Konferansı’nda NADA'yı kurduk. 18 Ortadoğu ve Afrika ülkesinden 500 kadın kurumunun yer aldığı NADA'nın üzerinde durduğu konuların başında kadın özgürlüğü geliyor. Çalışmalarını da bu temelde yürütüyor. Yine bunun yanında Öcalan'a Özgürlük İnisiyatifi de kuruldu. 9 Ortadoğu ve Afrika ülkesinden kadınların bir araya gelerek kurduğu inisiyatif, Rêber Apo'nun fikirleri ve düşünceleri üzerine yoğunlaşıyor. Rêber Apo'nun ideolojisini ve fikirlerini tanıma ve tanıtma üzerine eğitim görüyor. ‘Jin jin azadî’ sloganına sahip çıkmak için bu temelde çalışmalarımızı yürütüyoruz. 

Ortadoğu'da bir kadın uyanışı da var. Kürt Kadın Hareketi olarak Ortadoğu'da bulunan kadınlarla nasıl ilişkileniyorsunuz, ortaklaşma düzeyiniz nasıl?

Dediğim gibi bölgede yapılan çalışmalarımızın hepsi Kürdistan Özgür Kadın Hareketi öncülüğünde yürütülüyor. NADA, işgale ve kadın katliamlarına karşı mücadele inisiyatifi ve Öcalan'a özgürlük inisiyatifinde yürütülen çalışmaların hepsi Kürdistan Kadın Hareketi öncülüğünde yürütülüyor. Konulara ilişkin projeler sunuyoruz. Birlikte tartışmalar yürütüyoruz, ortak değerlerimiz, ortak amaçlarımız nelerdir, ona yoğunlaşıyoruz. Amaçlarımıza nasıl ulaşacağımız üzerinde konuşuyoruz. 

Ortadoğu ve Kuzey Afrikalı kadınların hepsi şu gerçeği dile getiriyor; “Eğer bir umut varsa o da Kürdistan Özgür Kadın Hareketi'ndedir. Çünkü siz alternatif ve stratejik projelere sahipsiniz.”  Bu bir gerçekliktir. Bu da Rêber Apo'nun fikirleri ve düşünceleri sayesindedir. Bundan dolayı kadınlar, Rêber Apo'nun fikirlerini ve düşüncelerini bir alternatif olarak görüyorlar. Kadınlar da bir uyanış söz konusu. 

 

Berlin'de kadın konferansının temel gündemlerinden biri de kadın konfederalizmiydi. Kadınların evrensel örgütlenme ağını geliştirme önünde ne gibi sorunlar var? Bunun çözüm yollarını nerede görüyorsunuz?

Demin bahsettiğim çalışmaların asıl amacı ve ilk adımı Dünya Demokratik Kadın Konfederalizmine katılmak içindi. Fakat birçok sorun var. Bu sorunları da kendi aramızda tartışıyoruz. Temel sorunlardan biri özgün kadın ideolojisi ve düşüncesinin olmaması. Ortadoğu düzeyinde bahsediyorum. Kadın ve siyaset, kadın ve ekonomi, kadın ve sağlık, kadın ve toplum, kadın ve dil, kadın ve kültür konularını nasıl ele alıyoruz? Bütün bu konularda kadın nasıl temel bir rol oynayabilir? Buna ilişkin sıkıntılar yaşanıyor. Bazı kadın kurumlarında hala eski dogmatik düşünceler var. Önce ülkenin özgürlüğü, sonra kadın özgürlüğü gibi düşünceler var hala. Bu konularda belli tartışmalar yürütülüyor ve adım adım etkili sonuçlar da alıyoruz. Bu bir. 

İkincisi, en fazla karşılaştığımız zorluklardan bir diğeri dışarıdan kurulan sivil kadın kurumları ve proje üzerinden çalışmalarını yürütenler. Sadece para almak, kendini finanse etmek ve bu şekilde çalışma yapan kurumlar da var. Hepsi olmasa da bazılarının kadınlar için ne bir stratejileri, ne de bir projeleri var. Ağırlıklı olarak kendilerini finanse edenler için çalışmalar yürütüyorlar. Bu da kadın özgürlüğünü temel alınmasında çok ciddi bir sorun yaratıyor. 

Üçüncüsü ise, bir raddeye kadar kırıldı ama yine de Rêber Apo'nun felsefesine göre kadın özgürlük düşüncesini ve felsefesini tanıma. Kadınlar arasında özgürlük düşüncesinin ve felsefesinin yayılmasına ilişkin yoğun çabalarımız var. Temel olarak bu sorunları yaşadığımızı belirtebilirim. Dediğim gibi çözümleri konusunda da her zaman tartışmalar yürütüyoruz.

Türk devleti hem Rojava'da hem de Başûr'da öncü kadınları hedef alıyor, katlediyor. Silêmanî’de katledilen Nagihan Akarsel de bu öncü kadınlardan biriydi. Bu suikastlere karşı kadınlar kendilerini nasıl koruyabilir? 

Kadınların kendilerini savunma konusu tartışma yürüttüğümüz konulardan biri. Çalışma yürüttüğümüz tüm kadın kurumları, kadın özgürlük mücadelesinin uluslararası bir mücadele olduğuna ilişkin hemfikirler. Bundan dolayı nerede olursa olsun kadınlara yönelik saldırıların hepsi aynıdır. Hevrin Xelef'ten tutun Nagihan Akarsel'e kadar birçok değerli yoldaşımız faşist Türk devleti tarafından hedef alındı. Fakat diğer taraftan Sudan'da, Yemen'de, Libya'da, Tunus'ta, islamcı birçok çete de öncü kadınları hedef alıyor. Bu anlamda ortak bir saldırı var. Hepsinin hedefi öncü kadınlar. Hatta son NADA toplantımızda özellikle 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla ‘Öncü kadınların hedef alınmasına hayır’ sloganını esas aldık. Bu slogan ve ‘Jin jiyan azadî’ sloganı altında çalışmalarımızı sürdüreceğiz. 

Türk devletinin sadece Kürt kadınlarına karşı değil, tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika kadınları için bir tehlike olduğuna dair ortak bir karar var. Çünkü yeni Osmanlı hayallerini gerçekleştirmek istiyor ve bu amacına da kadınları hedef alarak, katlederek ulaşmaya çalışıyor. Buna karşı nasıl ortak hareket edebiliriz üzerine kararlar almamız gerekiyor. Hem kendimizi, hem de toplumdaki kadınları bu konuda bilinçlendirmeye ilişkin planlamalarımız var. 

Türk devleti özgürlük için mücadele eden kadın gerillalara karşı kimyasal silah kullanıyor. Bu konuya ilişkin neler söylemek istersiniz?

İşgal ve kadın katliamlarına karşı inisiyatif olarak bu konuya ilişkin tutumumuzu gösterdik. İnisiyatifte yer alan bütün kurumlar olarak ortak bir açıklama yaptık. Bütün kimyasal silahların yasaklanması için uluslararası kurumlara bir mektup gönderildi. NADA birliği tarafından da o açıklama onaylandı ve bu şekilde bir mesaj yayınlandı. Yine paneller yapıldı. Birlikte çalışma yürüttüğümüz bütün kadınlar olarak kimyasal silaha karşı net bir tavır gösterdik. Bu konuda kadınları bilinçlendirmek için çalışmalar da yürütüldü. Çalışmalarımız hala devam ediyor.

Uluslararası kurumların kimyasal silaha ilişkin sessizlikleri, iki yüzlü siyasetlerini daha fazla açığa çıkardı. Konu kadın hakları ya da insan hakları olduğunda ikiyüzlülükleri burada ortaya çıkıyor. Bazı bölgelerde kadın ve insan hakları korunuyor ama bazı bölgelerde ise korunmuyor. Özellikle de Kürtler ve Kürt kadınları söz konusu olduğunda ikiyüzlü davranıyorlar. Bu konuda da ortak bir mücadele yürütme kararımız var.

Yaklaşan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü'ne ilişkin nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu olarak planlamalarımızı yaptık. “Şiddete, kadın katliamlarına ve öncü kadınların hedef alınmasına hayır” ve ‘Jin jiyan azadî’ diyoruz. Bu sloganları esas alıyoruz ve buna göre planlamalarımızı yapıyoruz. Çalışmalarımızı da bu temelde yürüteceğiz. Aynı zamanda bütün mesajlarımızda ve tutumumuzda Rojhilatê Kurdistan’daki kadın devrimini esas aldık ve bu temelde ‘Jin jiyan azadî’ bizim için de bir referanstır. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.