Cenazeler dört yıldır verilmiyor

Sabri Avras

Sabri Avras

  • Garzan Mezarlığı’ndan alınarak önce İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) ardından Kilyos Mezarlığı’nda kimsesizler için ayrılan bölümün kaldırımınının altına defnedilen cenazelerden şimdiye kadar sadece 22’si ailelerine teslim edildi. A. Hamit Döner ve Sabri Avras da cenazeleri, Garzan’a defnedilen gerillalar arasındaydı. Aradan geçen dört yıla rağmen cenazeleri verilmedi.

VEYSİ IŞIK/WUPPERTAL

Bitlis’in Oleka Jor (Yukarı Ölek) Mahallesi’nde bulunan Garzan Mezarlığı, 8-17 Aralık 2017’de saldırıya uğrayarak yıkıldı. Mezarlıkta bulunan 310 gerilla cenazesi, 19 Aralık’ta mezarlıktan çıkarıldı. Uzun süre akıbeti bilinmeyen cenazelerin 2 Ocak 2018’de Bitlis Valiliği tarafından yapılan açıklamayla İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) götürüldükleri ortaya çıktı. ATK’de bir süre bekletilen cenazelerin daha sonra Kilyos Mezarlığı’nda kimsesizler için ayrılan bölümün kaldırımına defnedildiği öğrenildi. Cenazelerini almak için şimdiye kadar 50’ye yakın aile başvuru yaparken, sadece 22’si cenazesini alabildi. Ailelerin çocuklarının cenazesini alma mücadelesi dört yıldır devam ediyor. 

Yeğeni ve kuzeni Garzan’daydı

Hamdullah Avras’ın hem yeğeni hem de kuzeninin naaşı Garzan Mezarlığı’ndaydı. Avras’ın yeğeni A. Hamit Döner devletin baskısının zirveye çıktığı 1993’te Kürt Özgürlük Hareketi’ne katıldı ve 1995’te Tatvan kırsalında şehit düştü. Dönemin koşullarında arkadaşları ile beraber şehit düştükleri yerde toprağa verildi. 2013’te ise Garzan Mezarlığı’na nakledildi. 2017’de şehitliğe yapılan saldırıdan sonra cenazesi İstanbul ATK’ye götürüldü. Avras, ablası ile eniştesinin kan örneği vermesine rağmen “kan ve doku örnekleri uyuşmamadı” gerekçesiyle cenazenin kendilerine verilmediğini belirtti. 

Toplu mezardan çıkarılmıştı

Avras’ın kuzeni Sabri Avras ise 1994’te gerillaya katıldı. Sabri Avras ve beraberindeki çok sayıda gerilla Haziran 1995’te Tatvan’da şehit düştü. O süreçte devletin cenazeleri almalarına izin vermediğini ifade eden Avras, 32 gerillanın toplu şekilde defnedildiğini belirtti. 2013’te ise cenazeler Garzan Mezarlığı’na götürülerek burada yeniden defnedildi. Avras’ın cenazesinin akibeti de Döner’inkiyle aynı. Şehitlik yıkıldıktan sonra İstanbul’a götürülen Avras’ın naaşı hala ailesi tarafından alınamadı. Avras, “Aile iki defa kan örneği vermesine rağmen hem Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı hem de İstanbul ATK’den ‘kan ve doku eşleşmesi yok’ yanıtı verildi” dedi. 

Sevinçleri uzun sürmedi

Bir dönem Garzan Şehitliği İnisiyatifi içinde yer alan ve MEYA-DER ve YAKAY-DER ile birlikte şehitlerin cenazeleri için girişimlerde bulunduklarını belirten Avras, şu anda Ölüye Saygı ve Adalet Platformu’nun yöneticisi. 2013’te ‘diyalo süreci’ devam ederken Kuzey Kürdistan’ın farklı bölgelerinde 1990’lı yıllarda yaşanan savaşta hayatını kaybeden PKK gerillaları için şehitlikler yapıldığını hatırlatan Avras, “Bu mezarlıklardan biri de Garzan’daki şehitlikti. Bu şehitliklerin yapılmasına çok sevinmiştik. Artık çocuklarımızın bir mezarları vardı. Şehitlerimizin mezarlarının başlarında yaslarını tutuyor, duasını ediyorduk. Bu sayede manevi bir buluşma gerçekleştiriyorduk. Ancak barış süreci bitti, Aralık 2017’de Garzan Şehitliği’nin bulunduğu alan askeri bölge ilan edildi” dedi.  

Barbarlıkla da açıklanamaz

Daha sonra mezarlığın helikopter, İHA ve SİHA’larla bombalandığını dile getiren Avras, şöyle devam etti: “Mezarlıkla birlikte mezarlık alanında bulunan kutsal mekanlar ve kütüphaneyi de yıktılar. Sonrasında karadan askeri birlikler eşliğinde iş makinalarını mezarlığın içine sürerek, adli ve tıbbi hiçbir tedbir almadan cenazeleri mezarlıklardan çıkararak ailelerden habersiz kaçırırcasına ATK’ye sevk ettiler. Cenazeler 2019’da Zincirlikuyu Mezarlıklar Müdürlüğü’ne teslim edildi. Onlar da Kilyos’ta bulunan kimsesizler mezarlığında kaldırım kenarına defnetti. Bu işlemle cenazelere hakaret etmek istediler ama aslında insanlık onurunu çiğnediler. Ölü bedenlere karşı böyle kin, nefret ve düşmanlığı, barbarlık ya da vahşetle dahi açıklamak imkansız.” 

İşkence aracına dönüştü

Şehit ailelerinin yakınlarının naaşını almak için DNA örneği vererek gerekli girişimlerde bulunduklarını kaydeden Avras, şu ana kadar sadece 22 ailenin cenazelerini alabildiklerini söyledi. Cenazelerin ailelere karşı işkence aracı olarak kullanıldığını vurgulayan Avras, “Cenazelerle ilgili girişimler hukuki süreç ile örtbas edilmeye çalışılıyor ama aslında hukuki değil siyasi saikler ile hareket ediliyor. Ailelere yaşadıkları acılar tekrar tekrar yaşatılarak, intikam alınmaya çalışılıyor” ifadelerini kullandı. 

Hafızaya saldırı

“Mezarlıklar canlı tarih. Toplumsal hafızanın güncellenmesidir” diyen Avras, şunları dile getirdi: “Kürdistan’daki son yüzyıllık süreci ele aldığımızda Türk sömürgeci devletinin Kürt mücadele önderlerini katletmekle yetinmeyerek mezarsız bırakarak cezalandırdığını görmekteyiz. Bu şekilde toplumu tarihsiz, hafızasız bırakarak sessizliği mahkum etmeye çalışıyorlar.” 

Yargı süreci devam ediyor

Özgürlükçü Hukukçular Derneği ve İnsan Hakları Derneği’nin gerilla cenazelerinin ailelerine teslim edilmesi için hukuki girişimlerini sürdürdüklerini kaydeden Avras, cenazelerin kutular içinde üst üste gömüldüğünü, bununla ilgili suç duyurusunda bulunulduğunu da hatırlattı. “Ne yazık ki devlet kamu çalışanları ile ilgili soruşturmalara izin vermedi” diyen Avras, avukatların Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptığını, iç hukuk sürecinin tamamlanması ardından AİHM’e gidileceğini söyledi.

Garzan Şehitliği’nde cenazeleri bulunan ailelere de çağrıda bulunan Avras, “Aileler MEYA-DER, YAKAY-DER ve İHD ile birlikte hareket ederek Bitlis Cumhuriyet Savcılığı’na gidip kan ve doku örneği vererek cenazelerini alabilmek için baskı oluşturmalı. Diasporada bulunan Kürtler de bu vahşeti teşhir ederek Avrupa kamuoyunda duyarlılık yaratabilmeli” dedi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.