‘Mezar taşını yerine koymadan gitmem’

Kadın Haberleri —

Fadime Karakaya

Fadime Karakaya

  • Barış Annesi Fadime Karakaya: “Oğlum barış olursa geleceğini söylüyordu. Onun yazısının olduğu mezar taşını kaldırdılar. Barış olsa da olmasa da, ben sağ iken o yazılı taşı Erdalımın mezarına koymaz isem gözüm açık gider.”

Önder Apo’nun 27 Şubat’ta başlattığı “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” bir yılı geride bırakırken, yaşanan gelişmeler dünya kamuoyunda yankı buldu. Barışın toplumsal hafızasını yıllardır ayakta tutanların başında ise Barış Anneleri geliyor. 1992’deki çatışmalı süreçte oğlunu kaybeden Barış Annesi Fadime Karakaya, 33 yıldır soluksuz bir mücadele yürütüyor. Yıllardır barış talebini alanlarda yükselten Fadime Karakaya, tek talebinin oğlunun askerlerce kaldırılan mezar taşını yeniden yerine koymak olduğunu ifade etti. PİRHA’dan Ersin Özgül’e konuşan Fadime Karakaya, “Oğlum barış olursa geleceğini söylüyordu. Onun yazısının olduğu mezar taşını kaldırdılar. Barış olsa da olmasa da, ben sağ iken o yazılı taşı Erdalımın mezarına koymaz isem gözüm açık gider” dedi.

‘Kimliğimiz ateşten gömlek gibiydi’

Mereş Elbîstan’a bağlı Toprakhisar köyünde, 13 kardeşli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Fadime Karakaya’nın yaşamı, yoksullukla, göçle ve erken yaşta omuzlanan sorumluluklarla başlar. Babasının ticaret yapmasından dolayı Xarpêt (Elazığ)’a taşınan taşınırlar. Fadime Karakaya, çocuk yaşta evlendirilir. Fadime Karakaya, “1972 yılında beni evlendirdiler. Biz çocuk olan gelinlerdik. Eşim, halamın torunuydu. Tabi o dönemler biraz da acılı geçti” diye konuştu.

Eşi askere gittiğinde, 1 yaşındaki oğlu Erdal ile Meletî  (Malatya)’ya yerleşir. Xarpêt’te Alevi olduklarını söyleyemediklerini dile getiren Karakaya, o dönemi şu sözlerle anlattı: “Çok zor dönemlerden geçtik. Hem Alevisin, hem Kürtsün hem de Kızılbaşsın. Bunlar ateşten gömlek gibiydi. Derinden hissediyorduk.”

‘Yok sayılmayı derinden yaşamışız’

Meletî’den İzmir’e uzanan göçün kendileri için yeni bir yaşam olduğu kadar yeni bir dışlanma olduğunu ifade eden Fadime  Karakaya, “Erdal’ımı burada okula gönderdiğimde ne Türkçeyi ne de Kürtçeyi doğru düzgün bilmiyordu. Öğretmeni beni çağırdı ve Erdal’ı anlamadığını söyledi. Yıllar geçtikçe Erdal’ım Kürtçeyi unuttu Türkçeye döndü. Diğer çocuklarım da Kürtçeyi öğrenememişti. Asimile olmuştuk. Çocuklarıma bu konuda bir şey vermediğim için üzgünüm. Ben öğrenmemiştim ki kendi çocuklarıma öğreteyim.cYok sayılmayı derinden yaşamışız” diye belirtti.

Oğlu Erdal’ın küçük yaşta çalıştığını anlatan Fadime Karakaya, “Erdal’ım 12 yaşında başında simit satarak bana harçlık veren bir çocuktu” dedi. Erdal, okulda yaşanan ayrımcılığa sessiz kalmaz; Alevi kimliği üzerinden yaşadığı sorunları ve öğretmenlerinin tutumunu eleştirdiği için okuldan uzaklaştırılır. Daha sonra yeniden okula giderek liseyi bitirir.

‘Beni öperek gitti bir daha dönmedi’

Oğlu Erdal’ı en son 10 Mayıs 1990 gecesi gördüğünü anlatan Fadime Karakaya, “Erdal o gece sabah 4 gibi ben uyurken beni öptü ve ‘üstün açılmıştı üstünü örttüm’ dedi. Küçük kız kardeşinin göğsüne o dönemin 70 lirasını koymuştu. Pikniğe gideceklerini söylemişti. Gidiş o gidiş ve bir daha dönmedi” dedi.

İki yıl boyunca oğlunda haber alamayan Fadime Karakaya 1992’de gelen bir telefonla hem umudu hem vedayı yaşadığını şu sözlerle anlattı:“Arayan oğlumdu. ‘Beni neden yalnız bıraktın’ dedim. Benden bir söz istemişti. Ağlamayacağım, isyan etmeyeceğim.”

Oğlunun son sözlerinin hâlâ kulaklarında olduğunu söyleyen Fadime Karakaya,” Oğlum bana, ‘Barış olursa geleceğim’ dedi” diye ekledi.

Onlara yüzümü çevirmedim

Erdal ve arkadaşlarının ihbar sonucu yaşamlarını yitirdiklerini ve ailelerin korkudan cenazelere sahip çıkamadığını anlatan Fadime Karakaya, “Erdal’ın cenazesi gelmişti. Dik duracağıma ve ağlamayacağıma söz vermiştim. İçim kana kana toprağa verdim.Ben onun annesiyim. Asla ve asla Erdal’a, o gençlere yüzümü çevirmedim” diye konuştu.

Erdal’ın kendi yazdığı yazının yer aldığı mezar taşı, 3–4 yıl önce askerler tarafından kaldırılır. Köye gelen askerler, “Ya siz kaldırın ya biz kırarak kaldırırız” diye tehdit eder. Köylüler mezara zarar gelmemesi için taşı söker.

Fadime Karakaya, tek talebinin oğlunun mezar taşı olduğunu ifade ederek şunları dile getirdi: “O taş hâlâ evimin arkasında duruyor. Barış olmasa dahi ben sağ iken o yazılı taşı Erdalımın mezarına koymaz isem gözüm açık gider.” İZMİR

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.