Ceza bitti, rehinelik sürüyor

Zafer İncin

Zafer İncin

  • Türk cezaevlerinde oluşturulan İdare ve Gözlem Kurulu, 27  ayda en az 138 tutsağın tahliyesini “iyi halli” olmadığı gerekçesiyle engelledi.

İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin, infaz yakmalarla tutsakların ikinci kez cezalandırıldığını söyledi. 

Türk cezaevlerinde son yıllarda uygulanan ihlallerden biri de infaz yakma oldu. AKP-MHP tarafından Meclis’ten geçirilen “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik”, 31 Mart 2020’de Resmi Gazete’de yayımlanarak, yürürlüğe girdi. Yönetmelik kapsamında oluşturulan İdare ve Gözlem Kurulu, infazını tamamlamış tutsakların “iyi halli” olup olmadıklarını değerlendirerek infazlarını erteliyor. Tutsaklar, kurul tarafından 6 veya üç ayda bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. İnfazlarını tamamlayan tutsaklar, İdare ve Gözlem Kurulu’nun keyfi raporlarıyla “iyi halli” sayılmadıkları için koşullu salıverme haklarından faydalanamıyor. İnfazı yakılan tutsaklar arasında özellikle ağır hasta ve 30 yılını tamamlamış olanlar bulunuyor. İdare Gözlem Kurulları, soyut ve keyfi bahanelerle infazlarını yakıyor. “Pişman olup olmadığı, cezaevi içerisinde kullandıkları elektrik ve su faturaları, okudukları kitap sayısı, aile görüşmeleri” gibi birçok husus, değerlendirme konusu yapılıyor. 

En az 138 tutsak

Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu’nun (MED TUHAD-FED) verilerine göre; yönetmeliğin uygulanmaya başlandığı Ocak 2021’den 1 Nisan 2023'e kadar en az 138 tutsağın tahliyesi keyfi gerekçelerle engellendi. Son dönemde en çok infaz yakan cezaevlerinin başında ise Bolu F Tipi ve Sincan Kadın Kapalı Cezaevi geliyor. 

30 yıllık tutsaklar için

MA’ya konuşan İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin, infaz yakmaların özel bir uygulama olduğuna dikkat çekerek, bunun özelikle 30 yıllık tutsakların tahliyelerini engellemeye yönelik olduğunu vurguladı. Tutsakların ideolojik ve siyasi olarak sindirilmeye çalışıldığını kaydeden İncin, "Cezaevi idaresi, savcısı, görevli memuru, hatta psikologları İdare Gözlem Kurul’unun himayesi altında ve oranın söyleminin dışına çıkmıyor. Kurul kendince toplanıp tutukluyla formalite bir görüşme yapıyor, oradan çıkacak takdir yetkisine dayanıyor. Bu süreç, hukuka aykırı bir şekilde işliyor” dedi.

İdarenin keyfine bırakılmış

Düzenlemenin keyfiyete açık olduğuna işaret eden İncin, “İdarenin mahpusa sorduğu sorulardan da aslında bir iradenin devrede olduğunu, mahpusların etnik, siyasi olarak kategorize edildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Tutuklunun cezaevi içerisinde okuduğu kitap sayısı, kütüphaneden kitap alınmaması, idarenin emir ve taleplerine uyulmaması gibi keyfi gerekçelerle tutukluların infazı yakılıyor. Bu şekilde hem tutuklular hem de aileler mağdur ediliyor” şeklinde konuştu.

Hukukta da yeri yok

Ege Bölgesi’nde en yoğun infaz yakmaların Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde olduğu bilgisini veren İncin, şunları kaydetti: “Çok absürt gerekçeler var burada. Bulunduğu koğuşun örgüt koğuşu olduğu iddiası, kişiye ‘pişman mısın?’ tarzında soru sorulmasının hukukta, anayasada hiçbir yeri yok. Mevcut yasalar bile bu durumu kabul etmiyor.” 

İkinci defa cezalandırma

Türk cezaevlerinin infaz koşullarının çok ağır olduğunu anımsatan İncin, şunları ekledi: “Süresi gelip tahliye edilmeyen insanların ikinci defa cezalandırılması dünyanın hiçbir yerinde yok. Burada hukuka aykırı olan, mağduriyetler barındıran yasal düzenlemenin iptal edilmesi, Türkiye’nin taraf olduğu evrensel bildirgeler esas alınarak koşulların düzeltilmesi gerekiyor.” İZMİR

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.