CHP kim, anti-emperyalizm ne?

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • CHP’nin tarihi Türk milliyetçiliğinin tarihidir  ve bugünün Türk milliyetçiliği, halkı; emperyalist, şövenist, klerikal, terörist, faşist burjuvazisiyle  işbirliğine sürükleyen en yıkıcı “ideolojidir.”

CHP Kurultayı bitti, Ergenekon konuşmaya başladı. Oda TV’nin Sözcü gazetesindeki sözcüsü, “kafa” ile ilgili çok “ideolojik” bir yazı yazıverdi.

Gramshi’den hiç kimsenin şimdiye kadar aklına gelmeyen müthiş bir alıntıyla “kafası” karışık olanların “kafasını” açtı: Gazoz açacağı gibi.

“İnsanı kafasından yakalayacaksın, kolu, bacağı, gövdesi nasıl olsa arkasından gelir.”

Beni doğurtan ebem, rahmetli Nedime hanımdı. Beni kafamdan yakalayıp doğurtmuştu. Demek ki Gramshi’yi okumuş. Okumasaymış halim harapmış.

Çocukken gazetelerdeki pehlivan tefrikalarını okurdum.  

“Kafadan yakalama” lafını Kurtdereli diye tanınan pehlivan hakkındaki tefrikadan hatırlıyorum. Öyle bir “elense çekip” rakibinin “kafasını yakalıyordu ki” zavallının “kolu, bacağı, gövdesi arkadan geliyordu. Yeni öğrendim. Meğer Kurtdereli Mehmet Pehlivan da yağlı güreşin en temel stratejik yöntemini Gramshi’den öğrenmişmiş: “Kafadan yakalama”yı…

Sözcü’nün malumatfuruş köşebazı alıntıyla konuşmaya çok meraklı. “Solcu” takılıyor. Gramshi, Karl Marks, yazılarında gırla gidiyor. “Kafadan yakalayacak” ya, millet, “hayırdır, sen ebanım mısın, yağlı güreş pehlivanı mısın birader” demesin diye, “Kafadan yakalamayı” “ideolojik” bir “tepeleme” taktiği olarak okurlarına yutturuyor.

“Tepeleme” dedim. Yazıyı biraz daha okuyunca, bu “tepelemeye”, bir de “öldürmeden önce gözünü oyma” ya da eski tabirle “göze mil çekme” marifetini eklediğini görünce şaşırmadım desem yalan olacak.

Ama artık biliyorsunuz. Hazret bu tür yöntemleri “ecdadının” marifetleri olarak değil de, Gramshilerin, Karl Marksların  eserlerinden, nasıl arayıp bulduğunu bilemediğim “alıntılarla” “estetize” eder. Şöyle yazmış:

“Marks şöyle der: ‘tarih öldüreceklerinin önce gözünü kör eder.”

Tıpkı Türk tarihi gibi.  Malum Osmanlı Sultanı I.Murat, Şehzade Savcı Bey’in önce “mil çekerek gözünü kör etmiş, ardından da onu öldürmüştü.” Bu durumda  “Tarihi Materyalizm” teorisinde “önce kör edip, ardından öldürme” bahsini Karl Marks’ın I. Murat’tan öğrendiği düşünülebilir.

Ebemin beni doğurtma yöntemi de, pehlivanın rakibini devirme yöntemi de hiç kuşkusuz doğru bir yöntemdir.”Kafadan yakalama” yönteminden söz ediyorum. Karl Marks’ın sözünü ettiği “tarihin” de önce “kör ettiği, sonra mahvettiği” çıplak bir hakikattir.

Mesele şudur: Sözcü’nün “muharriri”, milleti “kafasından yakalıyor”, sonra  “öldürmeden önce gözünü oyuyor” ve….

“CHP’nin yapıtaşı, genetiği anti-emperyalizmdir diyor.

 Bu anti emperyalizm palavrasını “kafası yakalanmış”, “gözü oyulmuş” millete, ebemden, pehlivandan, I.Murat’dan değil de Gramshi’den ve Marks’tan yürüttüğü alıntılarla bir güzel yutturuyor. Aralarında Gramshi’yi, Marks’ı tanıyanlar varsa, Sözcü okurları CHP’nin “anti emperyalizmine” iman ediyor.

Anti-emperyalizmmiş.

CHP İttihat Terakki’nin devamı olan bir partidir. İttihat Terakki Almanya’nın saflarında emperyalist dünya savaşına katılan ülkelerden biridir. Bu savaşta vuruşanların her iki tarafı dünyayı paylaşmak için vuruşmuşlardır. İttihatçılar da bu paylaşımdan yakayı kurtarmak ve Alman emperyalizminin elde edeceği Pazar kırıntılarından faydalanmak için emperyalist Almanya ile işbirliği yapmıştır.

Mustafa Kemal’in anti-emperyalistliği, Erdoğan’ın anti emperyalistliğinden özünden farklı değildir. Mustafa Kemal Sovyetlerin desteğini almak için “anti emperyalizmi” diplomatça savunmuştur. Erdoğan ise rezilane bir anti emperyalizm sahtekarlığı yapmıştır. CHP de tıpkı AKP gibi “sovyetlere katılırım, komünizmi savunurum” diyerek bir sahte TKP kurmuş, Sevr badiresini bu korkutmaca sayesinde İngiliz emperyalizmiyle anlaşarak savuşturmuştur. Aynı CHP İkinci Dünya Savaşı’nda Stalingrad meydan savaşına kadar Nazi Almanyasını desteklemiş, Hitler’le Orta Asya’da Türkiye hakimiyetinin pazarlığını yapmıştır. Ve CHP, müttefiklerin zaferinden sonra Amerikan emperyalizmine kapılanmıştır.

Türkiye’nin NATO’ya kapılanma süreci 1945 yılında başlamıştır. İnönü bizzat NATO üyeliği için ilk adımları atmıştır.

Ve artık 21.yüzyılda Türkiye’nin kendisi bölgesel bir emperyalist ülkedir ve “anti emperyalizm” de artık “dış düşmana” karşı değil, iç düşmana karşı mücadelenin adıdır. “Herkes kendi evinin önünü süpürmeli”, her halk kendi ülkesinin emperyalist egemenlerine karşı savaşmalı ve bütün halklar birbirleriyle kardeş olmalıdır.

CHP’nin tarihi Türk milliyetçiliğinin tarihidir ve bugünün Türk milliyetçiliği halkı Türk emperyalist, şövenist, klerikal, terörist, faşist burjuvazisiyle sınıf işbirliğine sürükleyen en yıkıcı “ideolojidir.”

Öcalan işte bu milliyetçiliğe karşı halkların, bir avuç oligarşik zümre dışında “demokratik uluslaşma” sürecinde kardeşleşmesini, Türkiye’yi üçüncü dünya savaşı koşullarında felakete sürükleyen faşist rejime son vermesini savunduğu için İmralı’da tutsaktır.

 Türk yurtseverleri gözlerini kör etmek isteyen, onları “kafalarından yakalamaya” kalkan sahtekarlardan, kafalarını ve gözlerini korumalıdır. Bunlar CHP’nin tarihsel çizgisini devam ettiriyorlar. Şimdi yeni CHP yönetimini bir emperyalist merkeze karşı diğer emperyalist merkezle işbirliğine sürüklemeye yelteniyorlar.

Oysa artık “üçüncü bir yol vardır.”

Anti emperyalizmden vazgeçtik, CHP "demokrat" olsun, yeter.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.