DAİŞ bayraklarıyla saldırdılar
Toplum/Yaşam Haberleri —

Leman dergisi saldırı
- Leman'ın bir karikatürü çarpıtılarak, eski üsul özel harp taktiği devreye sokuldu. Derginin çizeri Doğan Pehlivan’a işkence yapıldı. ‘Ölürüz, öldürürüz’ sloganı atan saldırganlar DAİŞ bayraklarıyla şeriat çağrısı yaptı. İHD İstanbul Şube Başkanı Jiyan Tosun, saldırıyı gazetemize değerlendirdi.
ERDOĞAN ALAYUMAT / İSTANBUL
Mizah dergisi Leman’ın bir karikatürü gerekçe gösterilerek hedef haline getirilmesinin ardından, derginin Beyoğlu’ndaki binası dinci gruplar tarafından saldırıya uğradı. Ellerinde DAİŞ bayrakları taşıyan grup, sloganlarla şeriat çağrısı yaptı, çevredeki kadınlara ve yurttaşlara saldırdı. Polis müdahale etmezken, saldırıya uğrayan derginin çizeri işkenceyle gözaltına alındı ve gözaltı görüntüleri bizzat İçişleri Bakanı tarafından sosyal medyada paylaşıldı.
Derginin hedef alınmasına gerekçe ise son sayısında yer alan ve sembolik iki karakter üzerinden savaş karşıtı bir mesaj içeren karikatürde geçen “Muhammed” ve “Musa” isimleriydi. Çizimde “peygamber tasviri” olduğu iddiası kısa sürede İslamcı çevreleri harekete geçirdi ve ellerinde taş, sopa ve bayraklarla Taksim’e gelen grup, Leman dergisinin binasına saldırdı. Saldırıya ilişkin polis gruba müdahale etmezken, yalnızca binanın bulunduğu sokağı ablukaya almakla yetindi.
Polis saldırganlara yol verdi
İstiklal Caddesi’nde toplanan İslamcı gruplar dergi binasına girerek binayı ateşe vermek istedi. “Dini hassasiyetler” bahane edilerek İstiklal Caddesi üzerine çıkan İslamcı gruplar, saatlerce şiddet eylemi yaparak etraftaki mekânlara saldırdı. İstiklal Caddesi üzerinde bulunan İmam Adnan Sokak girişinde toplanan gruplara polis müdahale etmezken, ellerinde DAİŞ ve diğer radikal İslamcı grupların bayraklarını taşıyanlar defalarca Leman dergisinin binasına girmeye çalıştı.
Polis araçları da geri çekildi
15 kişiyle başlayan saldırı, gecenin ilerleyen saatlerinde hızla büyüdü. Caddede toplanan grup, özellikle kadınlar olmak üzere mekânlarda oturan yurttaşlara saldırırken, polis bu saldırıları kayıt altına alan gazetecileri engelledi. Derginin bulunduğu binanın önüne gelmek isteyen grup üyelerine ise, “Buradan geçmeyin, eyleme geldiyseniz buradan gidin” diyerek yön verdi. Bu durum, eylemin nasıl organize edildiğini gözler önüne serdi. Hatta eylem alanının İslamcı gruplara dar gelmesi üzerine polis, cadde üzerindeki araçlarını geri çekerek alanı daha da genişletti.
DAİŞ bayraklarıyla namaza durdular
Toplanan grup uzun süre, “Yaşasın şeriat”, “Kâfir Leman Charlie Hebdo’yu unutma”, “Can almaya geldik”, “Cenk, cihat, şehadet” sloganları atarak farklı binalardan Leman dergisine girmeye çalıştı. Gecenin geç saatlerine kadar süren eylemde, yoldan geçen bazı yurttaşlar da “küfür etti” gerekçesiyle linç edilmek istendi. Gelenler, DAİŞ bayraklarıyla namaza durdu. Tüm bu yaşananlar karşısında polis sadece izlemekle yetindi.
Saldırılar bununla da kalmadı. Derginin çizerlerinden Doğan Pehlivan, evine yapılan polis baskını ile işkence edilerek gözaltına alındı. Gözaltına dair işkence görüntüleri ise İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından bizzat paylaşıldı.
Taksim kime yasak, kime serbest?
Uzun yıllardır Taksim Meydanı başta olmak üzere İstiklal Caddesi, her türlü hak arama eylemine yasak. Ancak yaşananlara bakıldığında, “Taksim’in demokratik güçlere yasak; ancak iktidar yanlısı, İslamcı, ırkçı ve şiddet yanlısı eylem yapanlara serbest olduğu” bir kez daha görüldü.
30 yıldır Galatasaray Meydanı’nda kayıplarını arayan Cumartesi Anneleri, 2018’den bu yana polis ablukasıyla meydandan uzaklaştırılıyor. Barışçıl oturma eylemleri ya engelleniyor ya da sınırlı sayıda kişiye izin veriliyor. Bu olaydan bir gün önce LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında yapılmak istenen barışçıl yürüyüşe dahi izin verilmedi. Taksim neredeyse “kuş uçurtulmaz” hâle getirildi; cadde boyu giriş-çıkış yasaklandı, çok sayıda kişi gözaltına alındı. Aynı caddede barışçıl hak aramak suç sayılırken, bir karikatür dergisini yakmak isteyenlere ise polis yol verdi.
Madımak’ın yıl dönümünde
Tüm bu olayların Madımak Katliamı’nın yıl dönümünden bir gün önce yaşanması dikkat çekti. 1993 yılında Madımak Oteli’nde 33 aydın, sanatçı ve yazar devlet gözetiminde diri diri yakılmıştı. Devlet o gün susmuştu. Bugün artık susmuyor; ama sesini saldırgandan yana çıkararak, doğrudan hedef göstererek kendini belli ediyor.
Siyasal İslam’a alan açmak için
Leman dergisine yönelik saldırı ve gözaltıların arkasındaki yasal gerekçe ise TCK 216: “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik.” Ancak bu madde, hukukçulara göre son yıllarda seküler bireyleri, sanatçıları, gazetecileri ve akademisyenleri susturmanın başlıca aracı hâline geldi. Kimi hukukçular, TCK 216. maddesinin yalnızca dindar kitleleri korumak amacıyla uygulandığını; sokakta DAİŞ bayrağıyla yürüyene işlemeyen yasanın, mizah yapan içeriklere karşı işletildiğini, anayasal düzeni açıkça tehdit eden çağrıların ise görmezden gelindiğini vurguluyor.
İfade özgürlüğüne saldırıdır
1991’de kurulan Leman, 90’lı yıllardan bu yana Türkiye'de sistem eleştirisinin en keskin mizah damarlarından biri oldu. Bürokrasi, iktidar, din, militarizm ve milliyetçilik gibi “dokunulmaz” kabul edilen konuları hicvetmekten çekinmeyen bir çizgiye sahip. Dolayısıyla Leman’a yönelik saldırı, sadece bir yayına değil, ifade özgürlüğüne yönelik topyekun bir saldırı olarak değerlendiriliyor.
Toplumda şiddet meşrulaştırılıyor
Gazetemize konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Jiyan Tosun, yaşananları yerinde gözlemlediklerini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Orada toplanan kitle, barışçıl bir şekilde bir araya gelen bir topluluk değildi. Mekânlarda oturan yurttaşlara yönelik saldırılar oldu. Atılan tüm sloganlar nefret ve şiddet içeriyordu. ‘Ölürüz, öldürürüz’ şeklinde sloganlar duyduk. Buna rağmen hiçbir müdahale olmadı. Aksine, kitle giderek büyüdü ve bazı mekânlara saldırılar gerçekleşti. İçişleri Bakanlığı yapan bir kişinin, işkenceyle gözaltına alınan kişilerin görüntülerini kendi resmi hesabından paylaşması kabul edilemez. Bakan’ın bu görüntüleri paylaşması, toplumda yaşanan tüm şiddeti meşrulaştırıyor.”