Dalga dalga yayılan ateş çemberi

"Güneşimizi Karartamazsınız" eylem şehitleri

  • Uluslararası Komplo'ya karşı ateş çemberine dönüşen “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemlerinde 53 kişi şehadete ulaştı, en az 66 kişi yaralandı.

Uluslararası Komplo'ya karşı başlatılan “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemleri, 25 yıldır süren direniş çemberinin ilk halkası oldu. 

Suriye’de bulunduğu 6 Mayıs 1996’da bombalı suikastla imha edilmek istenen Abdullah Öcalan, bu plan tutmayınca bu kez tasfiye edilmek istendi. Şam hükümetine dönük askeri ve diplomatik baskılar sonucunda ülkeden çıkmak zorunda kaldı. Suriye’den çıktıktan sonra ilk durağı olan Yunanistan’a varmasıyla birlikte, 130 gün sürecek olan sürek avı ile komplo adım adım örüldü. 

Komploya ilk yanıt, “Güneşimizi Karartamazsınız” diyen Kürtlerin bedenlerini ateşe vermesi oldu. Cezaevlerinde başlayan ve dalga dalga yayılan “ateş çemberi”, Abdullah Öcalan tarafından yapılan çağrıyla durdurulduysa da İmralı’da süren tecrit politikasına karşı da aralıklarla sürdü. Mehmet Halit Oral, 9 Ekim 1998’de tutuklu bulunduğu cezaevinde, “Size ve halkımıza yapılan saldırılar, insanlığa yapılan saldırılardır. Öfkem, kinim ve intikamım büyüktür. Ancak bunu zindanda düşmana karşı kusamıyorum. Bu eylemimle, size olan bağlılığımı bir kez daha göstermek istiyorum. Şunu çok iyi görecekler ki, size gelecek en ufak bir zararda, tüm halkımız dünyayı başlarına zindan edecektir” sözleriyle bedenini ateşe vererek, komploya karşı direniş çemberinin ilk halkası oldu. Oral, ailesine bıraktığı mektubunda ise, “Tek kurtuluşunuz mücadelemizdir. Bir diğer isteğim, beni ülkeme gömmeniz ve gözyaşı dökmemenizdir. Aksine tıpkı düğüne gider gibi sevinçli olmanız gerekir. Çünkü zayıf insanlar ağlar, bizler zayıf insanlar değiliz” mesajı verdi. 

Abdullah Öcalan’a yönelik komplonun adım adım örüldüğü günlerde de eylemler sürdü. Manisa Cezaevi’nde bulunan tutsak Mehmet Gül, 19 Ekim 1998’de bedenini ateşe verdi. Mektubunda insanlığa da çağrı yapan Gül, “Siz ne zaman gözlerinizin üzerindeki perdeyi atıp bu vahşeti göreceksiniz. Kürt halkına yapılan bu saldırılara karşı dur demenin zamanıdır” ifadelerine yer verdi. 

Kazanacağımız bir dünya var

Komploya karşı öfkesinin arttığını dile getiren Adıyaman Cezaevi’ndeki Bülent Bayram, 21 Ekim 1998’de “Kaybedecek fazla bir şeyimiz olmadığını ama kazanacağımız bir dünyanın var olduğunu tüm insanlık bilmelidir. Bağlılığım ve inancım beni bu eyleme yöneltiyor. Yaşasın Başkan Apo!" diyerek, bedenini ateşe verdi. Aynı tarihte Bartın Cezaevi’nde tutulan tutsak Ali Aydın, bedenini ateşe vermeden önce “Gerçekleştireceğim eylemle hem düşman saldırılarına cevap vereceğim hem de ulusal birliğin inşasında bir katkı sağlamaya çalışacağım. Eğer ulusal birlik bir bina ise ben de bu binanın duvarlarına bir taş ekliyorum. Halkımızı da bu binanın inşasında görev almaya çağırıyorum" mesajını bıraktı.

Birlikte ateş oldular

Midyat Cezaevi’nde tutulan Selamet Menteş ve Aynur Artan, komployla karşı birlikte bedenlerini ateşe verdi. Artan ve Menteş, Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlük mücadelesine katkılarına dikkat çekerek, bıraktıkları mektupta bugün dünyada yankılanan “Jin jiyan azadî” felsefesinin de öncüleri arasında yer aldılar. Artan ve Menteş “Jin’i Jiyan’a çevirebilmenin yolunun, onu iradeleştirmekten geçtiği tespiti, kadını her gün daha fazla özgürlüğe yakınlaştırıyor. Bu, zulme karşı direniş, yok edişe karşı varoluş, tüketmeye karşı yeniden yaratılışın adıdır” mesajını da verdi.

Milyonları ayağa kaldırdın

Erzirom'daki cezaevinde 26 Ekim 1998’de bedenini ateşe veren Mirza Sevimli de Abdullah Öcalan’ın Kürtler için önemine dikkat çekerek, "Başkanım, bu mücadeleye tek başına başladın. Kürt halkının tarihi baş aşağıya giderken tarihi tek başına bugüne kadar getirdin. Bugün artık halk bilinçlenmiş, dünya da kalksa Kürtlere karşı hiçbir güç dayanamayacaktır. Bugün milyonları ayağa kaldırmışsın. Düşman da senden çok korkuyor. Kendini yakan arkadaşlara destek amacıyla kendimi yakmayı düşünüyorum. Bu eylemde sonuna kadar kararlıyım” mektubunu bıraktı.

Abdullah Öcalan’ın Roma’ya ulaştığı günlerde artık sadece tutsaklar değil, Kürt gençleri, kadınları, hatta yaşlılar bedenlerini ateşe vermeye başladı. 13 Kasım 1998’de Mêrdîn'de adli tutuklu Erdal Çeken, 27 Kasım 1998'de Cemil Özalp, 13 Aralık 1998’de İstanbul Bağcılar'da 55 yaşındaki Hatice Falay bedenini ateşe verdi.

Abdullah Öcalan'ın çağrısı

Eylemlerin yayılmasıyla birlikte Abdullah Öcalan, 19 Kasım 1998’da şu mesajı yayınladı: “Son günlerde kendini yakma eylemleri sürdürülüyor, en son cezaevlerinde 8, Rusya’da iki (ki birisi şehit düştü), Almanya’da bir ve bugün de Roma’da çok değerli bir arkadaşımız bedenini ateşe verdi. Özellikle halkımıza her türlü sıcaklığı gösteren Roma’da yapılan bu eylem nedeniyle tekrar çağrıda bulunuyor, kendini yakma şeklinde kendi yaşamına son veren eylemlere kesinlikle ve derhal son verilmesini istiyorum. Bize bağlılığı ve yiğitliği tüm benliğimle selamlıyorum. Ama bize gerçekten bağlı olanların bundan sonra böyle kendini yakma biçimindeki eylemlere kesinlikle başvurmaması gerektiğini, bu eylemlere derhal son verilmesini bir talimat olarak belirtiyorum. Ben her bakımdan iyiyim, sizlerin kararlılığı bizi daha da coşkulandırıyor ve özgürlüğün yakınlığını müjdeliyoruz. Bu temelde bizi üzen bu kendi yaşamına son verme yönelimlerinin tamamen son bulması inancıyla hepinizi tüm içtenliğimle selamlıyor ve sevgilerimi sunuyorum.”

Abdullah Öcalan’ın bu çağrısının ardından 17 Şubat 1999’da Marksist-Leninist Silahlı Propaganda Birliği (MLSPB) Onur Üyesi Serpil Polat, tutulduğu Sakarya’daki cezaevinde “Öcalan yargılanamaz” sözleriyle bedenini ateşe verdi. 2000’lerin başında ise gençler “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemlerine katıldı.

Kimse Güneşimizi Karartamaz!

Abdullah Öcalan’ı sahiplenme boyutu Kurdistan sınırlarını aştı. 24 Mart 2006’da iki çocuk annesi Yunan Elefteriya Fortulaki, Atina’da bedenini ateşe vererek, komployu protesto etti. Fortulaki, arkasında bıraktığı mektupta eylemine ilişkin şu mesajı verdi: “Saygım var size ve sizin gibi Kurdistan için mücadele edenlere. Kimse Güneşimizi Karartamaz! Kürt halkı ve Başkan Apo'nun özgürlüğü, tüm dünya halklarının özgürlüğüdür. Yaşasın halkların kardeşliği.”

Ateş çemberine dönüştüler

Uluslararası Komplo'ya karşı ateş çemberine dönüşen “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemlerinde 53 kişi şehit düştü. En az 66 kişi yaralandı. MA/AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.