Devlet bir suç örgütüne dönüştü

Dosya Haberleri —

Susurluk

Susurluk

  • İnsan Hakları Derneği (İHD) Onursal Başkanı Akın Birdal ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) MYK üyesi Musa Piroğlu, Susurluk kazasının üzerinden 27 yıl geçmesine rağmen geçmişle yüzleşilmediği için hiçbir şeyin değişmediğini söyledi.

ERDOĞAN ALAYUMAT

Susurluk’un yaşandığı dönemde İHD Genel Başkanlığı yapan Akın Birdal, devletin derin güçleri tarafından 98’de suikaste uğradı, yaralı olarak kurtuldu. Birdal, bugün hala insan hakları mücadelesinde aktif olarak görev alıyor. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken mafya, devlet ve siyaset üçlüsüyle yola çıkıldığını belirten Birdal, ülkede tam anlamıyla demokratik bir işleyiş olmadığı için geçmişte varolan hukuk dışı yapıların açığa çıkarılmadığını ve varlıklarını günümüze kadar koruduğunu söyledi. 

Suikastler cumhuriyeti

Soğuk savaş döneminde NATO üyesi ülkelerde oluşturulan kontrgerilla, Gladyo gibi örgütlerin soğuk savaş sonrasında bir bir tasfiye edildiğini ancak bu yapılanmaların Almanya ve Türkiye’de kendisini korumaya devam ettiğinin altını çizen Birdal, “Nihayetinde Susurluk kazasında bu yapının varlığı ortalığa saçıldı. Ama ne oldu peki her şeyde olduğu gibi bunun da üstü kapatıldı” ifadelerini kullandı.  

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinin siyasi cinayetler, faili meçhuller ve katliamlar tarihi olduğunu belirten Birdal, “Bugünlerde yüzüncü yıl kutlamaları yapılıyor. Peki neyi kutluyorlar. Suikastların, cinayetlerin ve katliamların kutlamasını mı yapıyorlar. Akıl ve vicdanı olan biri ‘Bu yüzyılı bir sorgulayalım, nerede hata yaptık, bundan sonra ne yapabiliriz’ der ancak bu yapılmıyor. Hala varlığını sürdüren çete yapılanmalarının açığa çıkarılması için bu ülkenin tam anlamıyla demokratikleşmesi gerekiyor” dedi. 

 

Geçmiş unutulmamalı

“Bu günü anlamak için önce Susurluk’u hatırlamak gerekir diyen” diyen Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) MYK üyesi Musa Piroğlu, “Susurluk gözaltında infaz yönetimi ile ülke yönetilir hale gelmiş bir dönemin açığa çıkmasının adıdır. Devlet 1993 yılından itibaren hem Kürt halkına hem de Türkiye devrimci güçlerine karşı kendi yasalarını askıya alarak topyekun bir savaş başlattı” dedi. 1993 ile 1996 yılları arasında ülkenin bir çete devletine dönüştüğünü söyleyen Piroğlu, devletin bu dönemde işlediği suçları uyuşturucu kaçakçıları eliyle finanse ettiğini ifade etti. JİTEM’in kurucularından Veli Küçük dönemini hatırlatan Piroğlu şöyle devam etti: “Veli Küçük, dönemin en namlı komutanlarından biriydi. Gittiği her yerde insanları öldürürdü. Panzerle, helikopterlerle uyuşturucu taşırdı. Yani ülke bir yandan paramiliter güçlerin istediğini yaptığı bir dönem yaşarken, diğer yandan bunların kendilerini finanse etmek için her çeşit suça bulaştıkları bir dönem olarak şekillendi. Susurluk tam anlamıyla budur.”

Susurluk’a rahmet okuttular

Günümüz iktidarının Susurluk’a rahmet okuttuğunu belirten Piroğlu, “Peki nasıl oluyor da tekrar tekrar aynı noktaya geliyoruz” sorusuna şu yanıtı verdi: “Bu sorunun cevabı çok basit kimse yargılanmıyor. Göstermelik soruşturmalar açıldı. Görev yapan özel timler sözde yargılandılar ama her şeyin üstü örtüldü. Ayhan Çarkın’ın ifadeleri hala kayıtlarda duruyor. Gösterdiği yerlerde yüzlerce insan kemiği çıktı. Kimse bunların üzerine gitmedi.”

Kara para aklama cenneti

Bugün devlet eliyle Türkiye’nin uluslararası mafya ve uyuşturucu kartelleri için güvenli bir liman haline getirildiğini sözlerine ekleyen Piroğlu, “Devlet bir suç örgütüne dönüştü. 1993 yılında devlet Kürt halkına ve devrimcilere karşı yürüttüğü kirli savaşı uyuşturucu ticareti ile finanse ediyordu. Günümüzde sadece savaşı değil, geçmişin yöntemleri ile ÖSO, El Nusra, DAİŞ gibi yapıları da finans etti. Bunla da yetinmedi, kendi cari açığını finanse etti. Artık sadece uyuşturucu kaçakçılığından söz edilmiyor. Türkiye kara para aklama cennetine dönüştü” şeklinde konuştu. 

Dün geçiş bugün satış noktası 

1990’lı yıllarda Türkiye uyuşturucunun geçiş noktalarından biriyken günümüzde uyuşturucunun satıldığı bir ülke haline geldiğini söyleyen Piroğlu ekledi: “Devlet denetimin fazla olduğu bir yerde bu kadar kolay uyuşturucu satılabiliyorsa bu devletten habersiz yapılamaz. Devlet tüm Kürt bölgelerinde, Alevi bölgelerinde ve potansiyel muhalif dinamiklerin olduğu her yerde uyuşturucuyu temin edip dağıtımını sağlıyor. Toplum ve muhalefet bu sayede çürümeye itiliyor. Türkiye sosyalist güçleri şunu iyi bilmeli kendi öz gücüne dayanan mücadele dinamiklerini yaratmadığımız sürece bu çürümeyi durduramayız.”  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.