Devlet krizi var

Sezai Temelli

Sezai Temelli

  • DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Kobanê Kumpas Davası’nda son olarak Demirtaş’ın açıklamalarından görüldüğü gibi savunmanın ötesinden sistemin topyekun yargılandığını söyledi.
  • Temelli, ortada bir devlet krizi olduğunu belirterek, Kürt sorununda barış ve çözüme gidilmezse mevcut çöküşün devam edeceğini belirtti. Temelli, çözümden kaçanların tecrit sistemini dayattığını vurguladı.

Kürt sorunu çözülmediği müddetçe Türkiye’de sağlıklı bir sistem kurulmasının mümkün olmadığını söyleyen DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, çözümü tartışmasız mümkün kılabilecek kişi olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı işaret etti.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. 

Basın özgürlüğü yok

Konuşmasına 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne değinerek başlayan Temelli, Türkiye’nin basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında 165. sırada yer aldığını, tutuklu gazetecilerin olduğunu, Türkiye’de basın özgürlüğünden söz etmenin mümkün olmadığını söyledi.

Çözüm olmazsa çöküş sürer

Kürt sorununu çözmeyen Türkiye’nin çöküşü yaşadığını ve çözmemesi halinde bu çöküşün süreceğini vurgulayan Temelli, “Kürt sorunu diğer bütün sorunları derinleştiren, besleyen güce sahiptir. Bir yerden başlayacaksak Kürt sorununun çözümünden başlamalıyız” dedi. Çözümü mümkün kılabilecek kişinin ise tartışmasız olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olduğunu söyleyen Temelli, “Çözümden kaçanlar bugün acımasız bir tecrit sistemini bu ülkeye dayatıyor. İmralı’da devam eden tecrit sistemi, aslında dünyanın en karanlık sistemlerinden biridir. Bu karanlık bütün ülkeyi kaplamaya devam ediyor. Devletin tüm uygulamalarında, iktidarın tüm uygulamalarında aslında bu karanlığın etkilerini görüyoruz” diye konuştu. Aydınların İstanbul ve Amed’deki çağrısının çok önemli olduğunu kaydeden Temelli, “Barışa ses olma zamanıdır. Bu savaşı durdurmak adına herkesin inisiyatif alma zamanıdır. Eğer bunda başarılı olamazsak, bu çöküş devam edecek” dedi.

Arkadaşlarımız sistemi yargılıyor

Kobanê Kumpas Davası’nın hayata geçmesini sağlayan savcının, yolsuzluklarla anıldığını; davanın ilk yargıcının bir çete üyesi çıktığını hatırlatan Temelli, şöyle devam etti: “Davayı izlediğinizde sistematik bir kumpas davası olduğunu görürsünüz. Bu davada aslında yargılanan biz değiliz. Bu davada yargılanan, kriz doğuran sistemdir. Arkadaşlarımızın tüm savunmaları, en son Selahattin Demirtaş’ın yaptığı açıklamaları gördüğünüzde bir savunmanın ötesinde topyekun bir sistemin yargılanmasından başka bir şey değildir. Ortada bir devlet krizi var. Bir tarafı bu demokrasiden kaçan, giderek otoriterleşen bir yandan kaynaklanıyor, bir taraftan da tabii her şeyi ile giderek karanlığa bizi sürükleyen yapıdan kaynaklanıyor. 

Toplumsal maliyetleri

Temelli, bu devlet krizinin toplumsal maliyetlerine kimlerin katlandığını anlattı:

* Hasta tutsaklar katlanıyor. Hasta tutsak sayısı bin 600’ü geçmiş ve bunların yaklaşık 500’ü acil olarak tahliye edilmesi gereken durumda olmasına rağmen Adalet Bakanlığının hiçbir girişimi söz konusu değil. 

* Kayyumlarla iradesi gasp edilen halk katlanıyor. Karşısında bir sistem yok. Bu uyduruk sistemin yaratmış olduğu bir kaos var.

* Sefalete endeksinde ilk 10’a girildi. Sefalet endeksinde ilk 10’a girmiş ülkeleri yan yana koyarsanız, durumun ne kadar vahim olduğunu görürsünüz. Yoksulluk sınırına ve emekli maaşlarına baktığımızda neden sefalet endeksinde olduğumuz anlaşılır. Bugün asgari ücret 17 bin TL olarak açıklandı ve şu anki yoksulluk sınırının üçte biridir. Asgari ücret daha asgari ücretlinin eline geçmeden hızla eridi. Yine İş-Kur’a baktığımızda bir yıl için 1,5 milyon insan işsizlik ödeneğine başvurmuş durumda. Kredi kartlarına baktığımızda insanların geliri yok, ancak ve ancak kredi kartlarıyla ayakta durabiliyor. Yaklaşık 1 trilyon üzerinde kredi kartı borcunun biriktiğini, bunun bir yılda 2,5 kata kadar yükseldiğini görmek mümkün. Şu an itibarıyla kurlara baksanız dolar 30 liraya, euro 33 liraya ulaşmış durumda.

Sadece belediye yönetimleri değil

Aslında bu seçimlerde sadece belediye başkanları, belediye meclis üyelerinin belirlenmeyeceğini, Türkiye’nin önümüzdeki dönem nasıl bir sürece evrileceğine karar verileceğini vurgulayan temelli, açıklanan adaylara dikkat çekerek, ortadaki tabloyu özetledi: “Kentsel haklar mı, kentsel rantlar mı? Proje adayları aslında kentsel rantların peşinde koştuklarını, iktidarın bu rant düşkünlüğünün devam ettiğini net görüyoruz. DEM Parti olarak kentsel haklar mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Bir daha geri dönmemek üzere kayyumları tarihin çöplüğüne gönderme kararlılığımızı ortaya koyacağız. Türkiye halklarının bizzat yerel yönetimlerde iktidara gelmesi için mücadelemizi veriyoruz.”

Kaosu sonlandırmanın yolu

Bu kaosu sonlandırmanın yegane yolu da Türkiye’nin demokratikleşmesinden geçtiğini ifade eden Temelli, şunların altını çizdi: “Türkiye’nin demokratikleşmesi her şeyden önce yasama, yargı ve yürütme arasındaki kuvvetler ayrılığını tesis etmekle, bir tarafıyla da toplumsal barışı var etmekle mümkün. Bunun için de Türkiye’nin her şeyden önce demokratik cumhuriyet konusunda toplumsal iradesini ortaya koyması ve demokratik bir anayasayı hayata geçirmesi gerekiyor.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.