Devlet mi o da ne?

Gül Zence
- Antakya’da depremde evi ağır hasar gören, arazisine kurduğu çadırda yaşayan Gül Zence, dışarıda olan eşyaları nedeniyle ‘görüntü kirliliği’ oluşturduğu gerekçesiyle uyarıldı.
- Devletin hiçbir vaadini tutmadığını belirten Zence, “Önümüz kış, soğukta yaşanılmaz. Evimizi kendimiz yapma kararı aldık. İnşaatta da kendimiz çalışıyoruz” dedi.
MAHİR FIRAT FİDAN/HATAY
Maraş merkezli gerçekleşen ve 11 ili etkileyen deprem, 7’inci ayını geride bıraktı. Binlerce binanın yıkıldığı Hatay kaderine terk edildi. Şehirde hala çadır kentlerin olduğu, konteyner kentlere geçen insanların da birçok yaşamsal eksiğinin olduğu görülüyor. Konteyner kentlerde hala elektrik ve su sıkıntısı yaşanırken, şehirde yıkım çalışmaları da devam ediyor. Binlerce kişinin göç ettiği şehirde, geride kalanlar yaşama tutunmaya çalışıyor. İktidarın verdiği sözleri tutmadığını dile getiren Antakyalılar, sivil toplum kuruluşlarının ve deprem dayanışma koordinasyonun sağladığı imkanlarla kendi yaşamlarını örmeye çalışıyor.
Mezarlık deposundan su içtiler
Şehirde, iktidarın her fırsatta dile getirdiği “Bir yılda herkese ev vereceğiz” sözünün hiçbir gerçekliği yansıtmadığı aşikar. Bunun en büyük örneği ise Gül Zence’nin hikayesi. İki çocuğu olan Gül Zence’nin eşi eczanede çalışıyor. Deprem sırasında Zence’nin anne ve babasının yaşadığı ev yıkılırken kendi evi ise ağır hasar alıyor.
Depremin hemen ardından bir arabanın içerisinde yaşamaya başlayan Gül Zenge ve ailesi hiçbir yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını söylüyor.
Çaresiz kalıp göç ettiler
En temel ihtiyaç olan suyu ise Zence ailesi, evlerinin karşısında bulunan mezarlığın deposundan çekiyor. Komşularından birinin cenazesini yıkamak için mezarlık deposundaki sular kullanılınca, aile yeniden susuz kalıyor.
Bu susuzluktan sonra bu kez de Hanne Çayı’ndan sular çekilmeye başlanıyor. Hanne suyuna da atıklar girdiği için çocukların hasta olmasından korkan aile bireyleri çareyi göç etmekte buluyor. Gül Zence, “Antalya'da kayınvalidem vardı. Annemler burada kaldı. Sonra aramızda konuştuk, onlar Kıbrıs'a gitmeye karar verdi, biz Antalya'ya, abimler de Arsuz'a gitti” diyor.