Diyanet de süreci anlatmalı

Muhammed Salar

Muhammed Salar

  • İlahiyatçı Muhammed Salar, Diyanet'in hutbelerde Hudeybiye Antlaşması'nı, Medine Sözleşmesi'ni anlatarak süreci halka doğru anlatması gerektiğini söyledi

Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ni "tarihsel bir fırsat" olarak değerlendiren araştırmacı-yazar ilahiyatçı Muhammed Salar, barışın onurlu bir kavram olduğunu, İslam'ın da barışa büyük önem verdiğini savundu. İslam'da diğer semavi dinlerde ve eski Yunan felsefesinde barışın, yani huzur ve güvenin, insanlığın en temel hedeflerinden biri olduğunu anımsatan Salar, "Barış aynı zamanda huzur ve güvendir. Barışa verilen her anlam ve değer, yerinde ve kıymetlidir" dedi.

Barışı toplumsallaştırma

Rêber Apo ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin süreçteki rollerine işaret eden Salar, "Madem barış bu kadar anlamlıdır. O zaman bu barış, sadece her ikisi arasında kalmamalıdır. Bu barışı toplumsallaştırmalıyız. Bu süreçte herkes kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Süreç hem Kürtler, hem Türkler hem de Ortadoğu halkları için tarihi bir adımdır. Bunun bilincinde olmak gerekir" diye konuştu. 

Kırmızı çizgiler barikatı

Kimsenin "kırmızı çizgim var" deme hakkı olmadığını vurgulayan Salar, Hz. Muhammed'in Mekke müşriklerinin provokasyonlarına rağmen barış masasından vazgeçmediğini hatırlatarak, şöyle devam etti: "Peygamber, büyük bir orduya sahip olmasına rağmen hiçbir zaman 'kırmızı çizgim' demedi; buna karşın müşriklerin bütün itirazlarına rağmen Hudeybiye Anlaşması'nı yaptı. Bu bize şunu gösterir: Savaşın bir sınırı vardır, bir yerden sonra barışa dönmek gerekir. Toplumlar ilerlemeyi savaşla değil, barışla sağlar."

Salar, çözüm için Hz. Muhammed dönemindeki barış örneklerine bakılması gerektiğini öne sürerek, şunları söyledi: "Sorunu çözmek istiyorsanız muhataplarıyla görüşmek zorundasınız. 'İmralı ile görüşmem' deme lüksü yoktur. Kimse peygamberden üstün değildir. Peygamber barış için müşriklerle oturmuşsa bugün kimse 'şununla görüşmem' diyemez. Barış için çaba gösteren herkesin bu sürece sahip çıkması gerekir."

Hutbelerde yer verilmeli

Salar, barışın sıradan bir olgu olmadığını ve Diyanet İşleri Başkanlığının süreçte büyük bir görev üstlenmesi gerektiğini ifade etti. Salar, Diyanet'in hutbelerde Hudeybiye Anlaşması'nı, Medine Sözleşmesi'ni anlatarak süreci halka doğru anlatmasını istedi. Salar, "Dinde 'Bir insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmek, bir insanı yaşatmak tüm insanlığı yaşatmaktır' deniyorsa Diyanet bu tarihi sürecin sonuçlanması için üzerine düşeni yapmalıdır" dedi.

Salar, bugün fikirleri nedeniyle on binlerce siyasi tutsağın cezaevinde olduğunu hatırlatarak, mağduriyetlerin giderilmesini istedi. KHK ile ihraç edilenlerin işlerine dönmesi, Kürtçenin önündeki engellerin kaldırılması, hasta tutsakların ve tahliyesi geldiği halde bırakılmayanların serbest bırakılması gerektiğini ifade eden Salar, "Herkes kendi kimliğiyle, rengiyle, inancıyla özgürce yaşamalıdır. Partiler çıkarlarını toplumun önüne koymamalı. Halk sürece sahip çıkarsa partiler de halkı dinlemek zorunda kalır. Basın ve akademi de sürecin sorumluluğunu üstlenmelidir" şeklinde konuştu.

Herkesin hukuku tanınsın

Bir önceki sürecin nasıl heba edildiğinin ortada olduğunu belirten Salar, bunun tekrar etmemesi için bu kez sürece daha güçlü sahip çıkılması gerektiğini vurguladı. Herkesin hak ve hukukunun tanınmasının önemini vurgulayan Salar, Rêber Apo'nun dönemin koşullarına göre düşüncelerini yenileyen biri olduğunu ve çatışmanın çıkmaz bir yol olduğunu ifade etti. Kürtlerin bugün Rojava'da güçlü bir konumda, Başûr'da statü sahibi ve Bakur'da milyonlarca nüfusa sahip olduğunu hatırlatan Salar, "Kürtler artık bölgesel bir güç haline geldi. Bu gerçekliği görmek gerekir. Bahçeli veya Öcalan bu süreci hangi niyetle başlatmış olursa olsun bu hakikat değişmez; barış sürecine destek verilmelidir" diye ekledi.  AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.