Doğum sistematik şiddet

Kadın Haberleri —

Jinekoloji-AFP

Jinekoloji-AFP

  • Avrupa Konseyi, doğum alanındaki şiddeti, tıp alanı da dahil olmak üzere toplumda hâlâ egemen olan "ataerkil kültürün bir aynası" olarak tanımlıyor.

Araştırmalar,  dünya genelinde kadınların doğum sırasında sistematik olarak şiddete maruz kaldığını gösteriyor. Anketler, her üç kadından yaklaşık birinin doğum sırasında şiddete maruz kaldığını doğruluyor. Birleşmiş Milletler (BM), kadınları koruma ve doğum hizmetlerinde şiddetle mücadele yükümlülüğünün gecikmeye tahammülü olmadığı konusunda uyarıda bulunuyor.

Tıbbi bilgi sunulmalı

Zdfheute’ye konuşan tıp hukuku alanında uzman avukat Sabrina Diehl, "İlke olarak, her türlü tıbbi müdahale bedensel zarar teşkil eder," diye açıklıyor. Ancak hastanın tedaviye rızası genellikle cezai sorumluluğu ortadan kaldırır. Diehl, bu rızanın öncesinde tıbbi bilginin sunulması gerektiğini belirtiyor. Bazı tedavi yöntemleri, örneğin doğumu başlatıcı bazı ilaçların uygulanması, forseps ve vakum kullanımı, sezaryen doğum yapılması gibi, her zaman kadının onayına bağlıdır ve bu yöntemlerin bireysel riskleri her zaman bilgi formunda yer almamaktadır.

Doktorlar yargılanabilir

Avukat Diehl, hastanın tedavi yöntemini reddetmesi durumunda, hastanın kararı mantıksız olsa bile, doktorların genellikle bu onayı göz ardı etmemeleri gerektiğini söyledi.

Sadece istisnai durumlarda, örneğin hastanın rıza gösterememesi durumunda, rıza gerekli değildir. Bu gibi durumlarda, hastanın varsayılan iradesinin belirlenmesi gerekir. Diehl, hastalara her işlemden önce bilgi verilmediği ve onay alınmadığı durumların da yaşanabildiğini, bu durumlarda doktorların yalnızca zararlardan sorumlu tutulmadığını aynı zamanda cezai kovuşturmayla da karşı karşıya kalabildiğini belirtiyor. 

Erken bilinçlendirme gerekli

Mother Hood örgütünden Katharina Desery , böyle bir yaklaşımın, etkilenen kişilerin doğumu travmatik bir şekilde deneyimlemelerine yol açabileceğini, çünkü kendilerine söz hakkı verilmeden bir şeyler yapıldığını hissettiklerini söylüyor.

Müdahaleler ve tedavi yöntemleri hakkında kapsamlı bilgi verilip onay alınsa bile, bu genellikle doğum sırasında gerçekleşiyor. Diehl, bunun çok geç olduğunu vurguluyor. 

Hukuki açıdan, kadınların öngörülemeyen durumlara ilişkin  erken bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor. 

Avrupa Konseyi, doğum alanındaki şiddeti, tıp alanı da dahil olmak üzere toplumda hâlâ egemen olan "ataerkil kültürün bir aynası" olarak tanımlıyor. Kadın sağlığının geçmişte yalnızca bilimde değil, siyasette de büyük ölçüde ihmal edilmiş olmasının yanı sıra , sistematik şiddetin başka nedenleri de bulunmaktadır. Özellikle sağlık hizmetlerindeki yapısal eksiklikler ve ebelerin güvencesiz çalışma koşulları bunda rol oynamaktadır. HABER MERKEZİ

 

* * *

Obstetrik şiddet nedir?

Obstetrik şiddet, gebelik bakımı kapsamında zarara yol açan her türlü eylemi kapsar. Kadınlara yönelik bir şiddet türü olup insan haklarının ihlalidir.

Obstetrik şiddet farklı biçimlerde ortaya çıkabilir:

* Rızanız olmadan muayene veya tedavi uygulanması.

* Bu, vajinal muayene, germe ve süpürme, epizyotomi veya sezaryen gibi bir işlem hakkında bilinçli bir karar vermeniz için size yeterli bilgi verilmemesini içerir. 

* Obstetrik şiddetin bir diğer türü de, kişinin onuruna saygı gösterilmeden sağlık hizmeti sunulmasıdır.

* Vücudunuzun bazı kısımlarını sizin için uygun olup olmadığını kontrol etmeden teşhir etmek

* Endişelerinizi dinlememek

* Ağrı kesici vermeyi reddetmek

* Uygunsuz yorumlar yapmak

* Zorbalık, tehdit ve suçlama

* Gizliliğin korunamaması

* Etnik kökeni, yaşı, kilosu veya inançları nedeniyle hamile olan veya doğum yapan birine karşı ayrımcılık yapılması

* Sizi bebeğinizden ayırmak

* Gebeliğin güvenli bir şekilde sonlandırılmasına erişimin engellenmesi

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.