Dönemsel bir ittifak değil

SMF Dönem Sözcüsü Dilşat Canbaz

SMF Dönem Sözcüsü Dilşat Canbaz

  • Emek ve Özgürlük İttifakı’nın temel sorunların çözümü için mücadele birliğine, ortaklığına odaklandığını belirten SMF Dönem Sözcüsü ve HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz, "Bu mücadele dönemsel veya seçim odaklı değildir” dedi.

SMF Dönem Sözcüsü Dilşat Canbaz, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın toplumsal dinamiklere öncülük edeceğini belirterek, ittifakın yakın süreçte genişleyeceğini söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve Emekçi Hareket Partisi’nin (EHP) içerisinde yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı, 24 Eylül'de İstanbul'da "Yol Haritası"nı deklare etti. Deklarasyonda ayrıca toplumun tüm dinamiklerine mücadele çağrısı yapıldı. MA'ya konuşan SMF Dönem Sözcüsü ve HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz, İttifak bileşenlerinin birbirlerinden farklı ideolojilere sahip olmalarına rağmen birçok dönem "mücadele arkadaşlığı" yaptığını hatırlattı. Canbaz, yaşanan çoklu krizlere karşı ortak dil ve söylemi oluşturarak bir araya geldiklerini ifade etti. Kürt sorunu, ekonomi ve Alevi sorunu gibi sorunları sıkça konuştuklarını aktaran Canbaz, sorunlara dair tartışmalarının süreceğini aktardı. 

Canbaz, "Alevilere yönelik eşit yurttaşlık talebi, kadınlara yönelik yaşam hakkı, hak gaspları, işçilerin işçi sendikalarına dair çalışmaları gibi birçok çalışmayı özneleriyle görüşerek yaptık. Deklarasyonu diğer ittifak masaları gibi oluşturmadık. Bu deklarasyonu özneleriyle beraber hazırladık. Yani 'biz yazdık onlar da dahil olsun' demedik. Bizlerin talebi birlikte mücadele etmek. Deklarasyonumuzu açıklarken ETF işçilerinin salonda olması, Gezi’de katledilen Berkin Elvan’ın ailesinin orada olması çok anlamlıydı. Biz o gün şunu anladık; gerçekten doğru bir yere odaklanmışız" diye konuştu. 

Seçim odaklı değil

Canbaz, daha önce yaptıkları ittifaklara işaret ederek, şöyle devam etti: "Sol, sosyalistler ve Kürtler olarak genel olarak birlikteyiz ama parçalıyız. Yıllardır faşizmin bize dayattığı şu zorunluluğu kaçırıyorduk; Birlikte mücadele edersek bir şeyleri değiştirebiliriz. Yoksa hepimizin değerli ideolojileri var, değerli katkıları var mücadeleye ama tek başına değil. Artık Türkiye ve Türkiye Kürdistan’ı böyle bir şey beklemiyor. Artık bizden, ‘birlikte mücadele edebilirsek Kürt halkıyla çözümü bulabiliriz, devrim mücadelesini birlikte güçlendirebiliriz' bekleniyor. Yani bir adım atacaksak halk adına, emekçiler adına, ezilen ve sömürülenler adına atılacak. Bu mücadele dönemsel değil, seçim odaklı da değildir.” 

İttifak daha da genişleyecek

Oluşturdukları ittifakın toplumla bütünlüklü olduğuna dikkat çeken Canbaz, iktidarın her alandaki saldırılarına karşı duran dinamik oluşumlara öncülük edecek bir yapı için ortaya çıktıklarını kaydetti. Canbaz, şunları söyledi: "Her günümüz gözaltılarla, tutuklamalarla geçiyor. Basın alanına dönük saldırılar, kadınlara dönük saldırılar, Alevilere ve diğer inançlara yönelik saldırılar... Saldırılara karşı toplumsal dinamikler de var. Siyasiler olarak bunlara karşı sessiz kalmamalıydık. Toplumdan azade bir yerde değiliz. Bugün bir araya getirdiğimiz siyasi güçlerle toplumsal sorunlara çözüm getirebiliriz. Kürt halkının taleplerini, işçilerin direnişlerini, hak arama girişimlerine karşı kendisine devrimciyim, sosyalistim diyenler nasıl sessiz kalabilirlerdi?" 

Canbaz, bundan sonraki yol haritalarına da değinerek, Cumhur ve Millet ittifakları tarafından kendilerinin tartışılıyor olması ve "Artık bir ittifak daha var" tartışmalarının önemli olduğunu kaydetti. Canbaz, deklarasyon sonrası bazı görüşmeler yapıldığını ve kurdukları ittifakın yakın süreçte daha fazla genişleyeceğini aktardı.  İSTANBUL

 

İktidarı değiştirmek yetmez

HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, en geniş demokrasi, eşitlik, özgürlük ve emek birlikteliğinini önemine işaret ederek, sadece iktidarı göndermeye yönelik bir ortaklığın yetersizliğini vurguladı.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupalı Avukatlar Birliği (ELDH), Avrupa Demokrat Avukatlar Birliği (AED) ile İzmir Dayanışma ve Bilimsel Araştırma Derneği tarafından düzenlenen Uluslararası Ege İnsan Hakları Okulu’nun üç gün sürecek olan 2022 Sonbahar Çalıştayı, dün başladı. “Adalet krizi ve hak siyaseti” konusu adı altındaki çalıştayı, İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Nesin Matematik Köyü’nde gerçekleşiyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Mithat Sancar'ın yanı sıra çok sayıda akademisyen, avukat ve insan hakları örgütü temsilcisi çalıştaya katıldı.  

Demokrasi askıya alındı

Çalıştayın açılış konuşmasını yapan HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, “beka söylemi ve milli güvenlik” kaygısıyla demokrasinin askıya alındığını belirterek, belediyelere atanan kayyumları bu duruma örnek gösterdi. Bütün muhaliflerin meşru siyasetin dışına atıldığını kaydeden Sancar, “Bu baskıcı yöntemler öncelikle en tehlikeli düşmanlara karşı yöntemlerini tecrübe eder. Sonra yavaş yavaş ülkenin bütününe yayar. Kayyım rejimine HDP ile birlikte mücadele ettiği siyasal oluşumlar dışında itiraz gelmedi. Ancak daha sonra bu siyaset tüm ülkeye yerleşti. Bu baskıyı, ötekileştirmeyi topluma kanıksatmak rıza üretim mekanizmalarından birisi. Yine alternatifsizlik algısının kalıcılaştırılması rıza üretimi olarak tüm iletişim aygıtlarından halka pompalanıyor” şeklinde konuştu.

Krizi krizle yönetiyor

Neoliberalizmin gelişimi ve geldiği aşamanın artık bir rejime dönüştüğünü söyleyen Sancar, neoliberalizmin krizlerden beslenen bir yönetim işlettiğini kaydetti. Sancar, şöyle devam etti: “Karşılaştığı her krizi başka bir krizle yönetiyor. Bu da dünya çapında bir demokrasi çözülmesi yaşandığı görüşünü haklı kılıyor. Batıda aşırı sağın yükselmesi liberal demokrasinin çöküşü olarak söylenebilir. Adaletsizlik seferberliği, rıza olarak güvenlik kaygısıyla canlı tutulması sağlanıyor. Bu devlet modeline güvenlik devleti deniyor ama daha ileri götürerek savaş devleti demekte mümkün. Türkiye’ye baktığımızda kalıcı olağanüstü hal, güvenlikçi anlayış ve tekrarlanan savaş senaryoları, eşitsizlikler üzerine yükselen, keyfilikle işleyen, krizleri kendi devamının kaynağı haline getirmeye çalışan bir yönetimle karşı karşıyayız.”

İktidarı da besleyen rejime karşı

Çözüm için öncelikle neye karşı mücadele edildiği ve ne istendiğinin bilinmesi gerektiğinin altını çizen Sancar, şunları söyledi: “En geniş demokrasi, eşitlik, özgürlük, emek birlikteliğini kurabilmek gerekiyor. Böyle yapılabilirse mevcut iktidar ve bunu besleyen rejime karşı durulabilir. Böylece alternatifsizlik de ortadan kalkar. Sadece iktidarı göndermeye yönelik bir ortaklığın yetersiz kalacağını düşünüyoruz. Krizler derinleştikçe bunlardan beslenme imkanları da aşınıyor. Yeni imkanların ortaya çıktığını söylemek abartı olmaz. Değişim ve dönüşüm için imkanlar büyümüştür. Değişimi iktidar kadrolarının yer değişimi olarak algılamamak lazım. Geniş çevreleri bu adaletsizlikler seferberliğine karşı harekete geçirmek gerekiyor. Bizlerin oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı'nı bu çerçevede değerlendirilmelidir.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.