Dünyamızı geri istiyoruz!

Elif KAYA yazdı —

  • Sömürgeciliğin bizden çaldığı, her şeyini lime lime pazarladığı dünyamızı geri almak için deneyimlerimizi paylaşmak, ortak paydalarda buluşmak, mücadele ağlarını örmek amacıyla insanlar buluştu. Deneyim ve kuramsal çalışmaların buluştuğu, senteze ulaşmaya çalıştığı  bu konferansın her aşamasına Reber Apo’nun felsefesi ışık tuttu.

Özgür yaşam arayışında olanların yolları bir kez daha Hamburg’da kesişti. Bu hafta sonu Hamburg’da Kapitalist Moderniteye Meydan Okumak konferans serisinin dördüncüsü yapıldı. Bu yılki konferansın şiarı, “Dünyamızı geri istiyoruz” du. Sömürgeciliğin bizden çaldığı, her şeyini lime lime pazarladığı dünyamızı geri almak için deneyimlerimizi paylaşmak, ortak paydalarda buluşmak, mücadele ağlarını örmek amacıyla insanlar buluştu. Deneyim ve kuramsal çalışmaların buluştuğu, senteze ulaşmaya çalıştığı  bu konferansın her aşamasına Reber Apo’nun felsefesi ışık tuttu.

 Kuşkusuz dünyamızı geri alma iddiası sadece istemekten ibaret değildi. Aynı zamanda kararlılık, örgütlenmek ve mücadele etmekle mümkün olabilirdi. Pakistan’dan Kolombiya’ ya, Kurdistan’dan Amazonlara kadar dünyanın her yerinden katılımcılar konferansta kendi deneyimlerini paylaştılar. Kullandığımız kavramlara kafa yordular, yaşamın ruhunu yansıtacak kavramları kullanmanın önemini ortaya koydular. Örneğin, faşizmin globalleştiği bir dünyada yardımlaşma kavramının hakikati perdelediğini ifade eden bir katılımcı, gerçek dayanışmanın her halkın bulunduğu yerde egemenine karşı mücadeleyi yükseltmek ile mümkün olabileceğini ifade etti. Faşizm her yerde olduğuna göre kendi egemenini görmezden gelip, dayanışmayı başka yerlerde aramak yersizdi. Herkes bulunduğu yerde, kendisi için başlatılacağı mücadeleyle enternasyonal ağları örülebilirdi. Gerçek dayanışma bu ağlarda yaşam bulabilirdi.

Konferansın yapılacağı Hamburg Üniversitesi, Alman İstihbaratı’nın direktifiyle yerini vermemesi ise en çok tartışılan ve çalışmaların nasıl olması gerektiği kadar nasıl olmaması gerektiğine ayna tutan diğer bir gelişmeydi. Hamburg Üniversitesi salonlarını kullandırmaması bir anlamda olumlu sonuçlara da yol açtı. Konferans programında değişiklik olmadan, daha zengin tartışmalarla konferans yapıldı. Reber Apo’nun az imkanla çok şey başarma tarzı yaşam imkanı buldu. Üniversite binasına sıkışacak etkinlik şehrin her alanına dağıldı, geniş çevrelere ulaştı, yaratıcılığı açığa çıkardı. 

Konferansın önemli çalışmalarından biri de atölyelerdi. Tam 22 atölyenin yapıldığı konferansta yaşama dair hemen her konuda farklı yöntemlerle, sunum ve tartışmalarla deneyimler paylaşıldı. Jineolojî Akademisi’nin düzenlediği iki atölyeden biri olan kendi kültürümüzle bağ kurmada Jineolojînin rolü atölyesinde değişik sunum yöntemleriyle renkli sunumlar yapıldı. Jineolojî kamplarında yaşanan deneyimler paylaşıldı. Kim oldukları arayışıyla yolları Jineolojîde buluşan kadınlar, köklerine nasıl yolculuk yaptıklarını ve sonuçlarını görseller eşliğinde anlattılar. “Kimim?” sorusuna cevap oluşturmadan, "ne olmalıyım?" sorusuna cevap veremediklerini ifade eden katılımcılar, kültürleriyle kurdukları bağ sayesinde ne olmak istediklerini daha net görebildiklerini kendi öykülerinde, Jineolojî eğitim kamplarında ulaştıkları deneyimlerle dile getirdiler. Almanya'da Hitler faşizmine duyulan tepki, Fransa’da ulus-devlet politikalarının farklı kültürleri eriten politikası,  Katalonya ve İrlanda’da egemen ulusların yarattığı asimilasyon politikaları, İtalya’ya göç eden bir Filistinli göçmenin yaşadığı kültürler arası sıkışma ve parçalanma bu öykülerde dile geldi. Ülke ve öyküler farklı olsa da sonuç benzerdi; Kökleriyle bağı koparılan bir yaşam rotasını yitiren bir gemi gibiydi. Bilinmezlik içinde yol alması mümkün değildi. Geçmişin bilgisi, geleceğin hayalinden koparılan ve sadece an’a hapsedilen birey güçsüzdü ve her tür yönelime açık bir konumdaydı.

Kapitalizm köklerini bilmeyen ve geleceğini kurma iddiasını yitiren bireyler üzerinde ancak hükümranlık kurup, pazarını geliştiriyordu. Bu nedenle toplumsallığı yok edip, bireyi an’da sabitlemek, tarihsel hafızayı yok etmek kapitalizmin bilinçli bir politikasıydı. Ancak Jineolojînin yöntemleriyle geçmişten geleceğe yeniden köprüler kurma gücü elde ediliyordu. Kim olduğumuzu bilmemizi sağlayan, ne olmamız gerektiğine ışık tutan bu atölye çalışması son derece verimli sonuçlar açığa çıkardı.

Konferans çok verimli tartışmaların yapıldığı, toplumsal hareketlerden ve akademi alanından gelenlere kadar geniş yelpazeden insanların buluştuğu bir çalışmaydı. Profesör Barry Gills'in “ Yıllardır öğrencilere ders veriyorum. Reber Apo’nun kitaplarını okuduktan sonra ben onun sürekli öğrencisi olmaya başladım” sözleri Reber Apo’nun öğretisinin bu bileşen üzerindeki gücünü ortaya koyan özet ifadeydi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.