Kapitalist talan altında toplumsal bilgiyi savunmak

Elif KAYA yazdı —

  • Bilgi ehil olana emanet edilen, toplumsal değerlerin süzgecinden geçirilen kutsal bir şey olmaktan çıkıp, herkesin aracısız ulaştığı bir özellik kazandı. Herkesin kendisine göre algıladığı ve toplumsal alanın dışında edindiği bu tarz avantajları kadar ciddi tehlikeleri de barındırmaktadır.

İnsan-bilgi ilişkisinin başlangıcı çok eski tarihlere dayanır, insanın ilk anlam vermeye başladığı dönemlere kadar uzanır. Toplumun gelişim süreçleri ve tarihi biraz da insan+bilgi ilişkisinin gelişim diyalektiğine bağlı olarak şekillenir.

Kadın etrafında gelişen doğal toplumlarda, değerlerin oluşumu ve niteliği toplumun bilgiyle kurduğu bağ temelindedir. İnsan+insan ilişkisi, insan+doğa ilişkisi, kadının toplumsal yaşamdaki yeri, toplumun inancı ve kültürü gibi pek çok konu bu perspektifle şekillenir.

Bu ilişkiler zamanla farklılaşıp, derinleşse de sürekliliğinden bir şey yitirmez. Değişimle birlikte ilk oluşum ruhunu taşıyan değerler toplumun yaşamında farklı biçimlerde yaşatılmaya devam edilir. Bunun izlerini günümüzde yaşayan pek çok yerel halk ve inanç kültürlerinde görebiliyoruz.  Alevilik, Yarsanilik, Ezîdîlik gibi pek çok inanç kültürlerinde bilgi hala kutsal sayılır. Bu inanç kültürlerinin bilgi yapılanmasında doğal toplum bilgisinin güçlü izleri vardır.

 Bu inançlarında en önemli özellik, bilgi rastgele herkese teslim edilmez, ehil olana teslim edilir. Yani taşıyabilecek güce ve bilgeliğe sahip olmayana bilgi emanet edilmez. Bizden öncekilerden alınıp, bizden sonrakilere bırakılacak bir emanet gibi ele alınır. Sadece sözle değil, sezgi+his, eylemle tamamlanan bir bütünsellikle işlenir. İnsan+insan, insan+doğa ilişkileri içinde öğrenilir. Bu nedenle bilmenin ilk koşullu kendini bilmektir. Bu inançlarda kendini bilmeyene cahil denilir ve söylediği sözlere itibar edilmez.

 Bu inançlarda bilgi kutsal olarak kabul edildiği gibi komünal bir özellik de taşır; bilgi yaşamın içinde ve hizmetindedir. Herkesin ulaşabileceği mesafede duran, yaşamın hizmetinde olan bilginin kötü amaçlarla kullanılmasını önlemek için toplum bazı savunma yöntemleri geliştirmiştir.

 Bunlardan biri yukarıda belirttiğim gibi bilginin kamil+ehil olana emanet edilmesidir. Diğeri ise bilgeliğin de sır taşımayı gerektirdiğidir. Bu inanç kültüründe sır taşımasını bilmeyene bilgi emanet edilmez. Sır saklamak bu kültürlerin bir parçası olarak, bilginin ve toplumun savunulmasının bir yöntemine dönüşür.

 Bu inançların beslendiği, doğal toplum bilgisi kadın etrafında şekillenen değerlerin ve bilginin izlerini taşır. Bu bilgi yapılanmasında doğayla uyuma, bütünselliğe, ahlaki değerlere önem veren bir özellik vardır. Doğal toplumun bu bilgisiyle toplum ilk örgütlenmesini, değerlerini oluşturmaya, yaşam alanları-köyler kurmaya, üretmeye, öz savunmasını geliştirmeye başlar, binlerce yıl bununla yaşamını sürdürür. Özüne sadık kalarak, yeni anlamlar yüklenir ve günümüze kadar gelir.

Günümüzde gelişen teknoloji ve değişen toplumsal ilişkiler bu bilgi yapılanmasının sürdürülmesi önünde ciddi tehdit konumundadır. Bunlardan birincisi pozitivist eğitim yöntemleriyle anlama dayalı bilgi yapılanmasının bilime değer olmadığı, hurafe olduğu yönlü geliştirilen saldırılardır. Deneye, gözleme dayalı olmayan her şeyin bilim dışı olduğu tezi binlerce yıllık bu bilgi yapılanmasına yöneltilen çok ciddi tehdittir.

 Bir diğer şey toplumun bilgiye ulaşma yöntemlerinde önemli değişimler yaşandı. Bilgi ehil olana emanet edilen, toplumsal değerlerin süzgecinden geçirilen kutsal bir şey olmaktan çıkıp, herkesin aracısız ulaştığı bir özellik kazandı. Herkesin kendisine göre algıladığı ve toplumsal alanın dışında edindiği bu tarz avantajları kadar ciddi tehlikeleri de barındırmaktadır.

Bunun yanı sıra toplumsal yaşam ilişkileri değişti. Komünaliteye dayalı kırsal toplum yapılanması yerine birbirine yabancılaşan, bireysel ilişkileri önceleyen toplumsal ilişkiler öne çıkmaya başladı. Geleneksel toplumsal örgütlenme formların dışına çıkmak, göç ile birlikte dağılan toplumsallığın yerine yeni toplumsal bir örgütlenmenin oluşturulmaması toplumun savunmasız kalmasına yol açtı.

Her şeyin ifşa edildiği, pazarda bir metaya dönüştürüldüğü bu ortamda ne bilginin kutsal olma özelliği korunabilir, ne de toplumun bilgisi savunulabilir. Bilginin toplumun hizmetinden çıkıp, topluma hükmeden bir karakter kazandığı bu dönemde toplumsal komünal bilgiyi savunmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Alevi inanç kültürü açısından dağılan geleneksel toplumsal ilişkiler ve ocak sistemi ve toplumsal perspektiften azade gelişen bilgi bombardımanı, toplumsal varlığın sürdürülmesini ciddi düzeyde tehdit ediyor.

Değişen çağın koşullarına göre toplumsal yaşamı yeniden örgütlemek elzemdir. Alevi inanç kültürünü ve bilgisini açığa çıkarmak ve toplumla buluşturacak mekanizmalar oluşturmak önemlidir. Öncelikle bu alanda araştırma, tartışma, birlikte bilgiyi geliştirme mekanizmalarını kurmaya daha ihtiyacımız var.

Dergahlar ve akademiler yeni dönemde bu ihtiyacı karşılamaya dönük çalışmalar yürütmeye çalışıyor. Bu çalışmaları derinleştirilip sürdürülmesi ve örgütlenmesi aynı zamanda toplumun ve inancın savunulması anlamına gelmektedir.  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.