Düşman gözüyle bakılıyor

  • Hasta tutsakların iktidar tarafından düşman olarak görüldüğü için serbest bırakılmadığını belirten İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu Üyesi Mehmet Acettin, haksızlığa karşı mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini söyledi. 

 

Türk cezaevlerinde hasta tutukluların sayısı gün geçtikçe artıyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Cezaevi Komisyonu’nun 2020 raporuna göre, bin 604 hasta tutsak bulunuyor. Sağlığa erişim hakları da ihlal edildiği belirtilen rapora göre; bunların 605’i de ağır hasta listesinde yer alıyor. Bu rakamlar, sadece İHD’ye yansıyanlar, kimi kaynaklara göre toplam hasta tutsak sayısı 8 bini buldu. Hasta ve ağır hasta tutsakların durumuyla ilgili rapor hazırlayan İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu Üyesi Mehmet Acettin, cezaevlerine sağlam giren birinin oradaki koşullarından kaynaklı bin türlü rahatsızlıkla karşılaştığını aktardı. Acettin, “Durum böyle olunca hasta mahpus listemizde yer alan ağır hasta mahpusların dışındaki diğer tutuklular da ağır mahpus olmaya aday sayılıyor. Bu sebeple her hafta ‘F oturumlarında’ gündeme getirdiğimiz hasta mahpusların serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Hapishane koşullarında ağır hasta mahpusların kalması sakıncalı ve risklidir. Salgın ise bu riski kat be kat arttırıyor. Sağlıksız, hijyensiz, iyi beslenmenin, normal havalandırmanın olmadığı ortamda her tutuklu ağır hasta olmaya adaydır” dedi. 

Cezaevlerindeki hak ihlallerinin artmasının temel sebebinin tecrit politikası olduğunu ifade eden Acettin, temel amaçlarının tecridi ortadan kaldırmak ve hasta tutsakların bir an önce özgürlüğüne kavuşturmak olduğunu belirtti. Acettin, şöyle devam etti: “Tecrit bir işkencedir. Dolayısıyla insanın kişiliğine, onuruna dönük, yaşamını sınırlandıran bir uygulamadır.”

Ring aracında ölüm

 Öcalan’a uygulanan tecrit ve cezaevlerindeki ihlallere karşı 27 Kasım’dan bu yana devam eden açlık grevlerini hatırlatan Acettin, “Cezaevlerine gazeteler, ilaçlar doğru dürüst gitmiyor. Özellikle bizim hasta mahpuslar konusunda Osmaniye’de kalp rahatsızı olan Sabi Kaya vardı. Bir günde 3 kere hastaneye götürülüp getirildi. Her tutuklunun hakkı olan veda hakkına bile müsaade etmediler. Mesela kalp rahatsızlığı olan bir tutuklunun hastaneye götürüldüğü ring aracında öldüğünü biliyoruz. Onun için her hapishane de ambulansın hazır olması lazım. Diyabet hastası ve böbrek rahatsızlığı olan hasta tutuklular var. Bu tarz hastalar için makine gerekiyor. Bunların hastaneye bu makinelerin olduğu ambulanslarla götürülmesi gerekiyor. Ring aracı ile değil” şeklinde konuştu.

Kelepçeli muayene dayatması

 Kanser, kalp ve koah gibi ağır rahatsızlıkları olan tutsaklarına durumuna dikkat çeken Acettin, şunları dile getirdi: ”Ağır hasta tutuklular muayeneye zar-zor gittiği halde kelepçeli götürülüyor ve kelepçeli muayene dayatılıyor. Muayene dönüşünde ise 14 günlük karantina uygulaması uygulanıyor. Mahpusa ikinci bir zulüm oluyor. Hasta mahpuslar son dönemlerde hastaneye gitmek istemiyorlar. Nedeni de bu zulmü çekmek istememeleri. Zaten doktora gidildiği zaman kelepçeli muayene oluyorlar. Bu hiç etik bir şey değil. Özellikle salgınla birlikte ilaçlara ulaşmada çok zorluk çekiyorlar.”

 Düşman hukukuna göre

 İnfaz Yasası’nı “tecridin tecridi” olarak tanımlayan Acettin, iktidarın salgını fırsata çevirdiğini söyledi. Birçok suç örgütü lideri ve üyesinin serbest kaldığını hatırlatan Acettin, şunları ekledi: “İnfaz paketi düşman hukukuna göre yapılmaya çalışılıyor. Hukuk bu tarzda işletildiği zaman hapishanelerde zulüm oluyor. Türkiye’de af da olsa infaz indirimi de olsa siyasi tutuklular serbest bırakılmıyor. Ancak Anayasa’ya bir itiraz olduğu zaman çıkarılıyor. Şimdiki Anayasa da bunu kabul etmiyor. Eskiden içerideki sayıyı azaltmak için yapılıyordu. Bunlar da bu dönemde böyle bir şey yaptılar ama daha çok adlilere ve suç örgütleri liderleri ve üyelerine çıktı. Bu tamamen iktidardaki siyasi yapının iradesiyle kendi yandaşları için çıkarılan bir uygulamadır.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.