Efendi Biden Recep Tayyip’in ellerini görecek mi?

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • “Efendisiz hayat imkansızdı“ ya, 50 yıl sonra “Amerikan himayesi“ ve NATO şemsiyesi ile korundular. “Efendi“nin gücü ile ona, buna “posta“ koydular. Açlık günlerinde, onların artıklarıyla (peynir, süt tozu) beslendiler. Ordularını giydirip beslediler. Postal, kaput, silahlarla donattılar.

Recep Tayyip, her ağzını açtığında “demokrasi“ diyen ABD Başkanı Joe Biden’dan zere kadar hazmetmiyordu. Ama çıkarı gereği, yaltaklanmak zorundaydı. Onun için, Biden geçen sonbaharda seçildiğinde, onu “en çok sevenler“ kuyruğunda, başta yerini aldı. Hemen ertesi gün tebrikat ve bağlılığını tebliğ için telefona sarıldı. Ama Biden’ın “meşguliyeti“ nedeniyle görüşemedi.

Başkan, tas tamam üç ay sonra, ona “alo Recep“ diyebildi. Onda da, “haberin olsun ben, Ermenilere Soykırım yaptığınızı açıklayacağım“ dedi ve “seninle NATO toplantısı için, Avrupa’ya geldiğimde görüşeceğim“ diye ekledi.

Şimdi o vakit geldi. Recep bey, bir hafta sonra, köleci tabirle “efendi“si Biden’a kavuşacak.

Ve enteresandır. Türkler, hiç bir devirde “efendisiz“ olmadı. Yine enteresandır: Bulup sığınak yaptığı efendiden yedi, içti, beslendi. Yenisini bulunca da, sövüp sayma moduna geçti.

İngilizler ve Fransızların “efendiliği“ günlerinde, devlet sahibi oldular. Hemen ardından Rus Lenin’e sarıldılar. “Efendi Lenin“e yaranma adına Komünist parti bile kurdurttular. Karşılığında, silah, ışıl ışıl altınlar aldılar. Bu imkanla, dünya savaşının kalıntısı Yunanlıları vurdular. Pontus Rumlarını temizlediler. Kürtleri kırmaya başladılar. İşleri bitince de Lenin’in çocuklarına topuk gösterdiler.

Almanların “efendi“liği, Osmanlı ve ataları İttihatçılardan mirastı. İkinci büyük savaş boyunca, Hitler’den himaye gördüler. Ona krom ve demir satarak beslendiler. Ordularını donattılar. Ama Rusların Berlin kapılarına dayandığı gün, süngüsü düşen Hitler’e savaş ilan ettiler.

“Efendisiz hayat imkansızdı“ ya, 50 yıl sonra “Amerikan himayesi“ ve NATO şemsiyesi ile korundular. “Efendi“nin gücü ile ona, buna “posta“ koydular. Açlık günlerinde, onların artıklarıyla (peynir, süt tozu) beslendiler. Ordularını giydirip beslediler. Postal, kaput, silahlarla donattılar.

Karşılığında, Rusya’ya karşı, “efendi“ Amerika‘nın çıkar bekçiliğini yaptılar. Bekçilikten aldıkları güçle, etrafta zayıf kim varsa, ona karşı horozlanıp “yayılmacı emperyalist“ rolüne soyundular. İlk hamlede, “dişlerine göre“ buldukları Kıbrıs’ı karıştırdılar. Sonra, Amerika’nın oluru ile “kurtarıcı“ rolünde, üstüne atılıp adanın yarısını işgal ettiler.

Artık, Amerika’nın gölgesinde bir “Zübük“tü onlar. (Kağnının gölgesini, kendi kuyruğunun gölgesi sanan ite zübük deniyor). Yunanistan, Bulgaristan’a sataşmaya başladılar. Berlin duvarının yıkılıp Rus imparatorluğu, Yugoslavya ve Çekoslovakya’nın dağılmasından, pay çıkardılar. Irak ile Başûr’u (Irak Kürdistanı) tehdit etmeye başladılar. Başûr’u “Türk bekaa-ı için tehlike“ ilan ettiler.

Fakat Recep Tayyip, 2007 yılında kendini Ortadoğu ve Mağribi yeniden düzenleme (paylaşma) projesinin başkan yardımcısı ilan edince, “Türk’ün emperyalist“ taktiği değişti. “Bekaa“ için düşman olan Başûr, aniden dost ve kardeş oldu. Açılan kapılardan içeriye girdiler. Kısa zamanda, Başûr‘un ekonomisini ele geçirdiler. En önemlisi petrolü kontrol altına aldılar. Ama, “Romareş“ hesapları büyüktü. Girdiği yerde “rahat“ durduğu görülmemişti. “Ayaklarına yer“ edindikten sonra, Başûr’a sahip olmak amacıyla, Kürt’ü Kürt‘e düşman etme fesatlığını körüklediler. Bunu başardılar da. Başûn’un dostu olarak, düşman PKK’lileri temizlemek üzere işgale başladı.

Ardından, Suriye’nin talanı başlayınca, “Batı yanlısı laik TC“ ani bir eksen kırma ile İslamcı teröristle bütünleşti. Kılıçla cami mimberine çıkan terörist başının ortadan kaldırılmasında, Recep Tayyip’in muhbirlik payı ne oranda bilemiyorum. Ama onun öldürülmesinden sonra Recep, onun çocuklarından ordular kurup başlarında “Başkomutan“ oldu. Kuzeydeki “Sri Lanka harekatı“ndan sonra Başûr’u, Başûrlular adına düşman Kürtlerden temizlemek üzere, işgale başladı. Bu arada, kiralık “dost“ (Gurka) Kürtler, aracılığıyla Suriyeli kullanışlı Kürtler piyasasına girdi, Recep’in adamları. Efrîn saldırısında kullanılmak üzere, kiralıklardan bir tugay kurdular. (Dönemin Başbakanı Davutoğlu, bunların cepheye sevk töreninde yaptığı konuşmada, lütfedip “gözlerinizden öperim“ bile dedi.)

Efrîn ve Rojava’nın işgali, Amerikan eski Başkanı Trump’ın izni, Rus Putin’in onayı ile gerçekleşti. Başûr’un işgali ise kimi “vatansever“ Gurkaların, celladına muhafızlığı ile derinleşiyor, hala.

Recep Tayyip, geçenlerde televizyonda Irak Kürdistanı’nın (Başûr) fethini anlatırken, gözleri ışıl ışıl parlayarak, “Kandil’den sonra sıra Mexmûr’a gelecek“ diyordu.

Oysa Mexmûr, Musul'a bağlı çölün bir parçasıydı. 1992 yılında, Türk bombardımanından kaçan Şırnaklılar, burada bir köy kurdular ve çölü yeşerttiler. O köy şimdi, en az 15 bin kişilik bir kasaba. Kasaba, Kürt düşmanları için, katledilecek çocuklarla dolu. Mexmûr’dan söz ederken Recep Tayyip’in gözleri sevinçten nasıl ışıldayıp oynamasın, buranın çocukları, beş yıl önce, şehirleri başlarına yıkılan Cizreli, Şırnaklı, İdil ve Nusaybinli ile öteki Kürt şehirleri çocukları kadar savunmasız. Kolay av...

Ve Recep Tayyip, bir hafta sonra Amerikan Başkanı “Efendi“ Biden’ın huzuruna çıkacak. Ve Recep Tayyip efendisine giderken tek konusu, değişmeyen gündemi Kürtlerin canı, kanı, mal ile mülkü ile Başûr işgalinin tamamlanma isteği...

Bu kapsamda, Mexmûr soykırımı. Benim merak ettiğim, Efendisi onu dinlerken, ellerine bakacak ve “Kürt deq“ı gibi teni haline gelmiş, Kürt çocuklarının kanını görecek mi? Görürse ne hissedecek, mesela midesi bulunacak mı? Merak ettiğim bu...

Biden, şimdilerde çok demokrat, çok insani yürekli. Kendini öyle anlatıyor. Ve Recep’in kanını, canını istediği Mexmûr’da insanlar yaşıyor. Ayrıca, o insanlar Birleşmiş Milletlerin koruması altında. Buna rağmen, katle hazırlanan, sabırsızlıkla o anı bekleyen can düşmanına, “geçin, insan kırın, çocukların, ihtiyar ve kadınların kanını dökün“ diyecek mi, bilemiyorum.

Ama bir gerçeği tüm evren biliyor artık: Kürtler Kürt oldukları, başka bir vurgu ile kimlikleri nedeniyle soykırım sularından geçiyor, kırılıyorlar. Bu yüzden Cemile çocukların kanı akıtılıyor.

Bir insan hakları ilgilisi olarak Biden da biliyor, herhalde bu gerçeği. Ve kendisi her türlü ırkçılık karşıtı. Ama Mr. Biden, Kürtler aidiyetleri, ırkları yüzünden kırılıyor, talana, yangına uğruyorlar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.