Efrîn işgali ve süren devrim

Elif KAYA yazdı —

  • Şehba’da Efrîn halkı bir yandan yurduna dönme özlemini büyütürken diğer yandan yarım kalan devrimi tamamlama çabasında.

Efrîn, işgali üzerinden üç yıl geçti. 58 gün devam eden uçak ve tank vuruşları altında yüz binlerce insan, Efrîn'i terk etmek zorunda kaldı. Son kez dönüp toprağından helallik bile dileyemeden, her şeyini geride bırakarak yollara düştüler. Efrîn’e yakın Şehba bölgesine gelip, konumlandıklarında takvimler 19-20 Mart 2018'i gösteriyordu. O günden bu yana Efrîn'e dönecek olmanın umudu ve özlemiyle direniyorlar. Destek ve dayanışma duygularını güçlendirip, yaşamı her alanda örgütleyerek göçebeliğin zorluklarını aşmaya çalışıyorlar.

Çadırların önüne ekilen yeşillikler, yaşam alanına çevrilen yıkık evler, Efrînlilerin emekle yoğrulmuş yaşam kültüründen izler taşıyor. En kıt koşullarda bile bu alanda "yok!" kelimesi duyulmaz. Yürek gözüyle, tatlı sözüyle, yaratıcı elleriyle her şeyi olur kılmanın yollarını bulmuşlar. İmkanlarını paylaşarak, yardımlaşarak zorlukları özgüçleriyle aşma çabasına girmişler. Bir selamı, hal hatır sormayı, birlikte eylemeyi her şeyden daha değerli saymışlar.

Bu yıl neredeyse yakacak mazot olmadan kışı geçirmişler. Suriye rejimi mazotun geçişine izin vermemiş. Sadece mazot değil, kitapların geçişini de engellemiş. Kitap silahtan daha tehlikeli sayılmış. Çoğunluğu kadın olan öğretmenler sınırlı materyallerle eğitim çalışmalarını kesintisiz sürdürüyor. Yıkık binaları tamir ederek, okula dönüştürülen bu yerlerde binlerce çocuk eğitim alıyor. Her çocuğun bakışında savaşın ve göçün erken olgunlaştıran izleri görünse de, yine de çocuk her yerde çocuktur; harabelerin yıkıntıları arasında kendilerine oyun alanları kurmayı ihmal etmemişler.

Bayramlar da bir başka kutlanıyor Şehba'da. Bir sonraki yıl, Efrîn'de birlikte bayramı geçirme sözüyle kucaklaşıyorlar. Ahtları, kök saldıkları ve birlikte varlık kazandıkları topraklara geri dönmek. Yediden yetmişe her sözün başı "Efrîn’e ne zaman döneceğiz?" sözü oluyor. Bu söz, her sohbetin, yaşamsal faaliyetin öznesini oluşturuyor.

Göç ettikleri bu yere yeni zeytin ağaçları ekilmiş, savaş süresince bakımsız olan, terk edilen arazilerdeki ağaçları budayıp, belemişler. Bir gün Efrîn’e döndüklerinde kendinlerinden geriye güzel izler kalsın diye. Doğayla dostluğu bulundukları her alanda sergilemeyi insan olmanın bir gereği sayıyorlar. Efrîn'de işgalcilerin kestikleri her zeytin ağacı, katledilen bir insan gibi içlerini acıtsa da onlar yeni ağaçlar dikmeye devam ediyor.

Eğitim, sağlık, kültür- sanat, ekonomi gibi yaşamın ilgilendiren konularda kendilerini örgütlemişler. Meclislerini kurup, alınan her kararda alanda yaşayan herkesin sözü- fikri yer alıyor.

Efrîn kadını da toprağı gibi bereketli ve yiğit! Yaşamın her alanında kadınlar önde. Aile içinde olduğu gibi toplumsal yaşamın örgütlenmesinde de kadınlar belirleyici. Kadınların bu konumda olmasında Rebêr Apo'nun ailelerle ve kadınlarla yıllarca yaptığı toplantıların, kadının başarabileceğine dair aşıladığı güvenin izleri var. Her konuşmalarında geçmişin derinliklerine uzanan, güç aldıkları bu direniş damarını görmek mümkün. Rebêr Apo, kadınların varlıklarıyla bağ kurmasında önemli bir motivasyon kaynağı olmuş. "Kadınlar öne geçip, erkekleri geride bırakabilir" sözünü, kadınlar yaşamın şiarı eyleyip, toplumla, erkekle mücadele ederek ilişkilerini özgürlük temelinde yeniden inşa etmişler. Sadece kadınlar değil, erkeklerde Rebêr Apo'nun kadını iradeleştiren yaklaşımının kadını ve aynı zamanda toplumu güçlendirdiğini görmüş, saygı duyup büyük oranda kabullenmiş.

Şehba’da Efrîn halkı bir yandan yurduna dönme özlemini büyütürken diğer yandan yarım kalan devrimi tamamlama çabasında.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.