Egemenden aman dilemedi

Sedef Güneş

Sedef Güneş

  • Ağır hasta olmasına rağmen tahliye edilmeyerek yaşamını yitiren Halil Güneş, tutuklu kaldığı 29 yıl boyunca egemenlerden aman dilemedi, çektiği acıları kimseye yansıtmadı, mücadele ederek hayata hep gülümsedi. 

“Tespih taneleri ile sayıyorum içeride yılları. Ve bir de bu çağın şu illet hastalığını. Sezdirmeden dostlara, yoldaşlara. Geçiyorum zulüm kapılarında acı eşiklerini. Bir güzel tutuyorum işte, gözler önünde” diye yazmıştı Halil Güneş (53) bir mektubunda. Annesinin de deyimiyle “Gözler önünde yitirdi yaşamını Halil ama başı dik ve onurluca...”

Halil’i tanıyan herkesin ağzından “Onur” sözcüğü çıkıyor. Sürgün edildiği Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde Halil Güneş ile tanışan HDP Şırnak eski Milletvekili Faysal Sarıyıldız da benzer cümleler kuruyor. Sarıyıldız, Halil için, “Çok yoğun ağrılarına ve acılarına rağmen egemenlerden asla aman dilemedi. Halil onca ağrıya rağmen hep gülüyordu” dedi. 

29 yıldır tutsaktı

 Halil Güneş (Xelil) 1992'de cezaevine girdi. Kanser hastası ve İHD'nin hasta tutsaklar listesindeydi. Akciğer ve kemik kanseri olmasına rağmen cezaevinden cezaevine sürgün edildi. 29 yıl sonra tahliye edilmesine bir yıl kalmışken Diyarbakır 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tek başına tutulduğu hücreden 15 Aralık'ta cenazesi çıkarıldı. MA'dan Cemil Uğur ve Selman Güzelyüz, çocukluk yıllarının geçtiği, okul okuduğu ve ilk mücadelesini verdiği Adana'nın Seyhan ilçesine bağlı Meydan Mahallesi’ndeki evinde annesi Sedef Güneş ile konuştu. Halil’in annesi Güneş, tıpkı İzmir’de katledilen HDP çalışanı Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz gibi “Xelil’e söz verdim ağlamayacağım” diyor.

7 yaşındayken ilk sürgün

 Güneş’in ailesi, farklı sebeplerden kaynaklı üç defa sürgüne maruz kaldı. Yaşadıkları Urfa/Suruç’tan Adıyaman/Xuraf köyüne sürülen aile, dört yılın ardından oradan da göç ederek, Adana’nın Seyhan İlçesi'ne bağlı Kocavezir Mahallesi’ne yerleşti. Burada dünyaya gelen Halil Güneş, daha sonra cezaevlerinde maruz kalacağı sürgünlerin ilkini Kocavezir Mahallesi’nde yaşadı. Kürt oldukları için Kocavezir Mahallesi’nde barınamayan 8 nüfuslu Güneş Ailesi, daha sonra Adana’nın bir diğer mahallesi olan Meydan’a taşındı. Böylece Halil, ilk sürgününü daha 7 yaşındayken yaşamış oldu.

8 yaşında babasını yitirdi

Sürgün edildikleri mahalleye yerleştikten sonra daha 8 yaşındayken babasını kaybeden Halil Güneş, 5 kardeşi ve annesi ile birlikte sürüldükleri mahallede yaşamlarını sürdürdü. Anne Güneş’in anlatımına göre, Halil Güneş’in ilk sorgulaması mahalleden çıkartıldıkları zamana denk geldi. O dönem annesine “Biz sağcı mıyız, solcu muyuz” sorularını soran Halil’e, annesi tarafından verilen “Biz Kürt'üz, onun için her yerde sürülüyoruz” yanıtı, yeni bir sürecin başlangıcı oldu. 

13 yaşında ilk baskın

Kürtlük üzerine yoğunlaşan Halil, annesinin anlatımına göre, mahalle gençlerini örgütleme yoluna koyuldu. Halil Güneş, 13 yaşına geldiğinde evlerine ilk polis baskını gerçekleşti. Baskına gelen polisler, “Halil gençleri PKK için örgütlüyor” diyerek annesinin ifadesine başvurdu.

 21 yaşında PKK'ye katıldı

İlk, orta ve lise öğrenimini Adana’da tamamlayan ve 18 yaşında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Fizik Kimya Bölümü’nü kazanan Halil Güneş, gittiği Sivas’ta üç yıl kaldıktan sonra Adana’ya geri döndü. Anne Sedef Güneş’in anlatımına göre, Halil Güneş, eve geldikten sonra ilk önce kardeşlerini yemeğe çıkartıp gezdirdi. Daha sonra kardeşleri uyuduktan sonra, annesine gerillaya katılacağını ve bunun için ellerine kına yakmasını istedi. Halil Güneş’in isteğini geri çevirmeyen anne Sedef, Halil Güneş’in ellerine kına yaktı ve sonraki gün de otogarda yolcu etti. Anne Sedef Güneş, “Yolun açık olsun dedim. Benden hatır isteyip gitti. Halil 21 yaşında PKK’ye katıldı” dedi. 

Öldü diye morga kaldırıldı

Anne Sedef Güneş’in anlattığına göre; Halil Güneş bir yıl dağda kaldıktan sonra Amed'e döndü. Yaklaşık bir yıl çalışma yürüten Güneş, bir ihbar sonucu gözaltına alındı. Gözaltında uğradığı işkenceler sonucu “öldü” denilerek morga kaldırıldı. Halil Güneş’in annesi Sedef Güneş, o günleri şöyle anlattı: “Oğlumun durumunu öğrendiğimde direk Amed’e gittim. Morgda, orada genç bir kadın çalışan vardı. Halil’in işkenceden öldüğünü ve cenazesinin dört gündür morga kaldırıldığını söyledim. O kadın görevli direkt, ‘Sen Halil arkadaşın annesi misin?’ diye sordu. Beni içeriye alamadı ama kendisi morga girdi. Meğer öldü denilerek morga kaldırılan oğlum, morg içerisinde yaşıyormuş. Morg görevlisi kadın, 36 gün sonra tesadüfen Halil’in bulunduğu yerde inleme seslerinin geldiğini fark ediyor ve sonrasında kimseye söylemeden Halil’i orada tedavi ediyor ve besliyor. Beni oraya götürdüğünde içeri girmeme müsaade etmedi. Kendisiyle birlikte getirdiği meyve suyu ve bir paket bisküvi ile içeri girip Halil’e benim dışarıda olduğumu söylemiş. Ben oradan savcılığa gittim ve savcılığa oğlumun ölmediğini söyledim. O da bana bunu nerden öğrendiğimi sorunca, morga girip gördüğümü söyledim. Savcı bana morga girmemin mümkün olmadığını, ben de ona gördüğümü ve oğlumun yaşadığını söyledim. Bunun üzerine savcılık bir yerleri aradı ve ben savcılıktan çıkana kadar Halil’i morgdan alıp Diyarbakır Cezaevi’ne geri götürmüşler.

Sabah saat sekiz olduğunda cezaevine gittim. Halil’i orada gördüm. Yaşadığı işkencelerden dolayı ayakta duramıyordu. Arkadaşları onu hazırlamış ve görüşe getirmişti. Ben orada Xelilimi gördüm. Bana ‘merak etme ben rahatım’ dedi. Ondan sonra üç defa daha görüştüm.”

İşkenceci gardiyanı öldürdü

Güneş, 29 yıllık cezaevi sürecinde 10 farklı cezaevine sürgün edildi. İlk olarak Diyarbakır’dan Halfeti Cezaevi’ne sürüldü. Halfeti Cezaevi’nde kendilerine işkence yapan gardiyanı öldüren Halil Güneş, sonrasında Elazığ Cezaevi’ne sürgün edildi. Burada 45 gün açlık grevine giren Halil Güneş, zorla tedavi altına alınmak üzere Ankara Ulucanlar Cezaevi'ne götürüldü. Tedavi sürecinden sonra oradan da sürgün edilen Güneş, Adıyaman Cezaevi’ne, ardından Diyarbakır Cezaevi’ne, oradan Adana Ceyhan M Tipi Cezaevi’ne sürgüne yollandı. Ceyhan’dan sonra Adana Kürkçüler Cezaevi’ne sürgün edilen Halil Güneş, kendi isteği üzerine Diyarbakır 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne götürüldü. Güneş, yaşamını yitirene kadar 15 yıl boyunca Diyarbakır D Tipi ve 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kaldı. 

Acılarına rağmen gülendi

HDP Şırnak eski Milletvekili Faysal Sarıyıldız da sürgün edildiği Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde 2012’de Halil Güneş ile tanıştı. Sarıyıldız, karşılaştığı dönemde Halil’in sürekli olarak kolunda serum olduğunu, kemik kanseri hastalığına yakalandığı için ağrılarının çok aşırı olduğu belirtti. Sarıyıldız, Halil Güneş için, “İnsan Halil’in yaşadığı acıyı yüz hatlarında fark edebiliyordu. Ama ona rağmen sürekli yüzünde bir tebessüm vardı. Onca acıya rağmen gülüyordu” dedi. Sarıyıldız, Halil Güneş için şunları söyledi: “Onca acı yaşamasına rağmen kimseye yakındığına tanıklık etmedim. Düşünebiliyor musunuz, ben 2012'den bahsediyorum. Demek ki Halil arkadaş her gün ama her gün acı yaşatılarak katledilmiş. Bunu hiçbir zaman dışarıya mektuplarla yansıtmadı. Egemenlerden aman dilemedi. Yalvarmadı hiçbir zaman. Halka karşı da duygu sömürüsü yapmak istemedi. Sessizce, acı çeke çeke şehit düştü. Öyle de onurlu bir insandı.”  ADANA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.