Eko-faşizm geliştiriliyor

Toplum/Yaşam Haberleri —

  • Amed Ekoloji Derneği Başkanı Vahap Işıklı, "Kentin ekolojisi, silueti değiştirilmek isteniyor. Kente karşı suç işleniyor. Yaşanan çarpık yapılanmanın ardında eko-faşizm var. Ekoloji üzerinden bir faşizm gelişmekte" diyor. 

YILMAZ KAYA/AMED

Amed'de 9 yıl önce kurulan hem Türkiye hem de Ortadoğu’daki ekoloji hareketleri ile ortak çalışma sürdüren Amed Ekoloji Derneği, Hewsel Koruma Platformu ve Mezopotamya Ekoloji hareketiyle de ortak hareket ediyor. Türkiye genelinde yaşanan doğal tahribat ve ekolojik yıkımlara karşı da çeşitli eylemsellikler içinde bulunan dernek, son süreçte Kulp ilçesindeki Sarım Çayı üzerine yapılan HES ve Kırklar Dağı'na MHP lideri Devlet Bahçeli adına yapılacak Hatıra Ormanı’na karşı da çeşitli etkinlikler gerçekleştirdi. 

Atıklar Dicle nehrine boşalıyor

Dicle nehrine sadece kanalizasyon değil, tıbbi atıkların da atıldığını belirten Amed Ekoloji Derneği Başkanı Vahap Işıklı, “Nehrin kent içinde geçen kısmında sadece 7 yerden değil, Cizre'ye kadar olan bölümüne kadar kum, mermer ocakları, petrol rafineleri ve Dicle Üniversitesi’nin atıkları boşaltılıyor.  Cizre'de ise kayyumun denetiminde ilçe çöpleri nehre dökülüyor”dedi. 

Statüsüzlük tahribatları çoğaltıyor

Dicle nehrine böyle hoyratça yaklaşımın altında yatan en büyük sorunun statüsüzlük olduğunu vurgulayan Işıklı şunları aktardı: "Yani mevzuatta yasal olarak Dicle nehrinin korunabilmesi için bir statü yok. Bu statü ne anlama geliyor? Dicle nehrinin doğduğu yerden Bismil ilçesine kadar olan bölümünün bir statüsü yok. Nehir değil, dere diye adlandırılıyor. Statüsüzlük, nehir üzerindeki tahribatları çoğaltıyor. 

Rant için statüsüz bırakıyorlar

Düşünün statü kapsamında kıyı şeridi belirlenmiş olsaydı kıyı koruma kanunundan faydalanabilirdi. Dicle nehri kıyısına kurulan kafeler nehrin içine bu kadar girmezdi. Bütün tahribatların altında yatan budur. Burada özellikle yapılmak istenen tamamen tahribatın ve rantın önünü açabilmek için statüsüz bırakılma durumu var.”

Dicle nehrine sadece kanalizasyon değil tıbbi atıklar da atılıyor. Mermer ocakları, petrol rafineleri,
Dicle Üniversitesi’nin atıkları hatta Cizre'de kayyum denetiminde ilçe çöpleri nehre dökülüyor.

Vali’den, DİSKİ’den dönüş yok

Hewsel bahçelerinde yıllar önce kurulan su arıtma tesisinin Dicle nehrine dökülen atıkları engelleyemediğini söyleyen Işıklı, nehirde artan balık ölümlerinden bunun anlaşıldığını ifade etti. "Son dönemlerde molozlar da Dicle nehrine dökülüyor” diyen Işıklı tedbir alınmadığını belirterek şöyle devam etti: “Kaç kez gündeme gelmesine rağmen, Valilik ve diğer kurumlar tarafından yeterli önlem alınmadı. Nehir kıyısındaki sazlıklar yok edildi neredeyse. Hewsel Koruma Platformu olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İşleri Daire Başkanlığı’na (DİSKİ) yazı yazdık. Platform olarak sorduğumuz soruların hiçbirine cevap alamadık.”

Mesele iyilik değil!

Amed Ekoloji Derneği Başkanı Vahap Işıklı, MHP lideri Devlet Bahçeli adına Kırklar Dağı'nda kurulacak Hatıra Ormanı tartışmalarına da değinerek, "Kentin bileşenleri ile bu konuda söz sahibiyiz. 'Siz ekoloji derneğisiniz neden ağaç dikimine karşı çıkıyorsunuz' diyenler olabilir. Ama Bahçeli adına kurulacak kent ormanı konusunun altında yatan şey farklı" şeklinde konuştu. Işıklı, “Mesele bu kente iyilik yapmak ise, bir fidan dikmek ise, Türkiye'de son bir ay içinde 1 milyon metrekarelik orman alanı, orman vasfından çıkarılıp yapılaşmaya açıldı" diye belirtti.

Cudi Dağı’nda iki yıldır günde yaklaşık 450 ton ağaç kesiliyor. Lice'de Dêrxust köyü çevresinde
98 hektarda yaklaşık 140 stadyumluk alanda ağaç kesimi var.

 

Cudi’de günde 450 ton ağaç kesiliyor

Turizm kanunu çerçevesinde meclisten geçirilen kanunu hatırlatarak “Gerektiği zaman kamu yararı denilerek, 'ormanlar, yapılaşmaya açılabilir' deniliyor” diyen Işıklı, şu soruları yöneltti:

* Madem bir iyilik yapmak istiyorsunuz; Cudi Dağı’nda iki yıldan beri günde yaklaşık 450 ton ağaç kesiliyor. Neden kesiyorsunuz? 

* Lice'de Dêrxust (Dibek) köyü çevresinde 3 bölgede 98 hektarda yaklaşık 140 stadyumluk alanda ağaç kesimi var. Madem ağaç seversiniz, doğa seversiniz, niye bunları yapıyorsunuz? 

* Kulp Sarım Çayı üzerinde yapılacak HES ile 118 köy sular altında bırakılacak. 

* Onun devamında Batman Sason'a kadar devam edecek. Bu alanları niye yok ediyorsunuz o zaman?

Kentin silueti değiştiriliyor

2015 yılındaki çatışmalı süreçten sonra sembolik olarak kentlerde var olan kültürel hafıza ve isimler üzerinden saldırı başlatıldığının, kentin değiştirilen sokak isimlerinden değil değiştirilen siluetinden dahi anlaşıldığına dikkat çekerek şöyle devam etti: "Yurt dışından palmiye getirildi ve ihale olmadan 11 milyar lira ödendi. Palmiye burada yetişmediği için daha sonra kaldırmak zorunda kaldılar. Bu ne anlama geliyor? Açıkça kentin ekolojisi bile değiştirilmek isteniyor. Silueti değiştirilmek isteniyor. Sur içinde yapılan evlerin kentteki mimari yapıyla veya siluetiyle alakalı olduğunu kimse iddia edemez. Hatta oraya yapılan evlerin cezaevini andırması normal bir şey değil. Evler F tipi cezaevini andırıyor.”

Kent suçu işleniyor

"Burada yaşanan yapılanmanın ardında eko faşizm var. Ekoloji üzerinden bir faşizm geliştirilmekte" diyen Işıklı şunları söyledi: "Bu kente iyilik yapılmıyor. Hepsinin altında yatan, mekan kırım meselesi. Tahribatlar üzerinden bölge boşaltılmakta. Kent suçu işlenmekte. Kırklar Dağı'na 'Bahçeli Hatıra Ormanı' ismi veriliyor. Birinin ismini vermek istiyorsanız, bunu kaç kişiye sordunuz. Belediye meclisi diye bir kurum var. Bu kararı meclise getirdiniz mi? Kayyum, 'Bu kentin sahibiyim' iddiasında bulundu. Velev ki sahibisiniz, Ben-u Sen'i yıktınız. İnsanlar halen sokakta. İnsanlar halen kendi evlerine girmiş değiller. Sonrada 'biz kentin hizmetkârıyız' dediler. Kentin hizmetkârı da değilsiniz. Bu halkın seçtiği belediye değilsiniz. Bugün meslek odaları TSK, siyasi partilerle çatışmaktasınız.

Ardında sömürgecilik mantığı var

Kentte yeni bir tarih yarattılar. Fetih günleri düzenliyorlar. Fetih kapısı yaptılar. Bugün aslında eko faşizm bununla tamamlanmak istenmekte. Kentler de insanlar gibi asimile edilebilir. Kentleri de tükettiler insanlar gibi. Bunun altında yatan o sömürgecilik mantığını görmekteyiz. Açıkçası bir kente düşmanlık gözetilmekte. Ve kentin bütün yapısıyla oynanmak istenmekte. Bu kadar açık. 

Ekolojik tahribata karşı çıkmalıyız

Kentin ekolojisi bugün bozulmadı 2014'te Hevsel'de binlerce ağaçlar kesildi. Halk 20 gün nöbet tuttuktan sonra geri adım atıldı. Fakat 2015-16'da Hevsel'i 'özel alan' ilan ettiler. Beton yolu neredeyse Hevsel'in içine kadar getirdiler. Kentte ekolojik tahribat yaşanmakta. Herkes ekolojik tahribata da karşı çıkmalı. Bunu yaratmak da bizim gibi kurumlara düşmekte. Bir kent yok oluşla karşı karşıyadır. Yaşanan tahribatlara karşı çıkmak zorundayız.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.