Endüstrinin çirkin yüzü: 'Güzel ol ya da yok ol’

Kadın Haberleri —

Estetik / foto:AFP

Estetik / foto:AFP

  • Güzellik endüstrisi, kadınları “mükemmel” olma baskısıyla estetik operasyonlara zorlarken, fiziksel ve psikolojik kayıplar artıyor. ‘Güzellik’ pazarındaki artışın 2028’de 736,8 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

Dünyanın dört bir yanında kadınlar, aynaya baktıklarında kendi yüzlerini değil, toplumun dayattığı “ideal kadın” imajını görüyor. İnce burunlar, dolgun dudaklar, kalkık kaşlar ve hiç yaşlanmayan bir cilt...  Sosyal medya filtreleri genç kızları daha ergenliğe ulaşmadan estetik kliniklerine sürüklüyor. ‘Güzellik’ endüstrisi, bireysel özgürlük maskesi altında kadınları estetik müdahalelere zorlarken, bu süreçte fiziksel ve psikolojik kayıplar artıyor. 2028’e kadar ‘güzellik’ pazarından elde edilen gelirin 736,8 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. Peki, “güzel ol ya da yok ol” dayatması özgürlük mü, yoksa yeni bir kölelik biçimi mi?

‘Güzel’ olmak için can veriyorlar

Plastik cerrahi ve estetik müdahaleler, bireysel özgürlük maskesi altında pazarlanıyor. Ancak bu “özgürlük”, derinlemesine incelendiğinde kadınları kâr peşindeki şirketlerin, filtrelenmiş güzellik algılarının ve dijital kültürün keskin bıçakları altına iten modern bir şiddet biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Ekmek ve Gül’den Justa’nın edindiği verilere göre, her yıl binlerce kadın, yalnızca “güzel” olmak için can veriyor. Amerikan Plastik Cerrahlar Derneği’ne göre, her 3 bin estetik operasyonda yaklaşık 1 ölüm rapor ediliyor. Ucuz olsun diye yurt dışındaki merdiven altı kliniklerde yapılan ameliyatlar ise kadınların yaşamlarını geri dönülmez şekilde mahvediyor.

“Mükemmel yüz” çılgınlığı

Sadece fiziksel değil, psikolojik kayıplar da büyüyor. Sanal medyada başlayan “mükemmel yüz” çılgınlığı, kız çocuklarını ergenliğe bile ulaşmadan estetik kliniklerinin kapılarına sürüklüyor. Bir filtre gibi görünmek için gerçek yüzünden vazgeçen bu genç bedenler, aslında kendi öz saygılarını da kaybediyor. Sanal medya, güzellik standartlarını yeniden şekillendiriyor. Araştırmalar, 13-18 yaş arası kız çocuklarının yüzde 70’inin sanal medya nedeniyle beden algılarından memnun olmadığını gösteriyor. 

 

Estetik / foto:AFP

 

Endüstri durmadan büyüyor

Endüstri alanındaki ilerlemeye bakıldığında, küresel ‘güzellik’ endüstrisi pazarının büyüklüğünün en az 2028’e kadar büyümeye devam etmesi bekleniyor. Uzmanlar, gelirlerin 2025’de yüzde 3,25 artarak 667,2 milyar dolara, ardından 2026’da %3,63 daha artarak 691,4 milyar dolara ulaşacağını öngörüyor. Gelir büyüme oranlarının sonraki iki yılda da artarak 2027 ve 2028 yıllarında sırasıyla yüzde 4,21 ve yüzde 2,26'ya ulaşması bekleniyor. 

Perakende satışlarda lider bölgeler ise şöyle:

* Asya Pasifik (Çin hariç): Japonya ve Güney Kore öncülüğünde 2027’de 151 milyar dolar.

* Kuzey Amerika: 115 milyar dolar.

* Avrupa: 115 milyar dolar.

Veri analitiği şirketi Euromonitor International, 2024’de küresel satışların yüzde 22'sinin sosyal medya ticareti (S-Ticaret) tarafından, toplam e-ticaret satışlarının ise yüzde 3'ünün ise sanal medya platformları üzerinden gerçekleştiğini ortaya koydu.

Yaşlanmak bir hastalık mı?

Güzellik endüstrisinin sunduğu estetik şablonlar, kadınları tek tipleştiriyor. Etnik yüz hatları “düzeltiliyor”, yaşlanmak bir hastalık gibi gösteriliyor. Böylece kadınların farklılıkları değil, uygunlukları ödüllendiriliyor. Bu, yalnızca bireysel bir tercih değil; kültürel bir asimilasyon. Kadınlara dayatılan bu “güzel ol ya da yok ol” baskısı, bir halkın estetikle sindirilmesidir.

Kadınların doğal görünümleri, kültürel bir asimilasyonun parçası olarak siliniyor. Moda dünyası, influencerlar ve reklam sektörü, kadınları yetersiz hissettirmek üzere adeta bir makine gibi işliyor. Bu sistem, kadınları yalnızca tüketici değil, aynı zamanda kurban haline getiriyor. 

Özgürlük değil dayatma

Güzellik operasyonları günümüzde “kişisel tercih” olarak sunuluyor. Ancak bu tercihler, toplumsal, kültürel ve ekonomik baskıların ürünü olduğunda, gerçek bir özgürlükten söz edilebilir mi? Bir kadın iş bulmak için, sosyal medyada var olabilmek için ya da evliliğini sürdürebilmek için estetik yaptırmak zorundaysa bu bir özgürlük değil; bir dayatmadır.  HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.