Erkek aklı toplumu çürütüyor

• DEM Parti Milletvekili Sümeyye Boz, iktidarın kadının rengini, sözünü ve iradesini yok eden politikaları her alanda devreye koyduğunu kaydederek, “Karşımızda bir devlet aklı var bu akıl aynı zamanda erkek aklı da oluyor. Kadın örgütlülüğünü büyüterek buna cevap verebiliriz” dedi.
• Kurdistan’da kadınlar ve gençleri üzerinden yaygınlaştırılmak istenen göç, asimilasyon ve fuhuşun tecrit politikası çerçevesinde yürütüldüğüne dikkat çeken Boz, şunları ekledi: “Bu politika, kişiyi kendi değerlerinden uzaklaştırıp, asimilasyona hizmet eden bir yerde duruyor.”

MEDİNE MAMEDOĞLU/AMED

Erkek-devlet zihniyetinin kadına yönelik saldırıları günbegün artıyor. Kadınların kazanımları ve yaşam hakkının doğrudan hedef alındığı bu saldırılar çok boyutlu. Kurdistan’da özellikle genç kadınların kıskaca alındığı saldırılar kayyum ve özel savaş politikaları aracılığıyla yoğunlaşıyor. Her güne yeni bir saldırı haberiyle uyanan kadınlar ise mücadelesini elden bırakmıyor. Öyle ki bu 8 Mart’ta her sokağı ve alanı mora boyayarak geri adım atmayacaklarını haykırdı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Muş Milletvekilli Sümeyye Boz, kadına yönelik saldırıların son yıllarda derinleşerek devam ettiğine dikkat çekti. Boz hem Kurdistan hem de Türkiye’deki kadınların her dönem saldırılara maruz bırakıldığını söyledi.

Çok yönlü saldırı

Ülkede yaşanan kadın cinayetleri ve şiddetin cins kırımı noktasına ulaştığını aktaran Sümeyye Boz, mevcut iktidarın kadını toplumda nefes alamaz hale getirmek istediğini ancak kadın örgütlenmesinin bu politikaları boşa çıkardığını kaydetti.

“Tutuklanan kadın gazeteciler, cezaevindeki siyasetçiler yine katledilen kadınlar ve şiddet gören kadınlar… Kadınların cezaevi, katliam ve baskı politikaları altında bir yaşam sürdürdüğünü görüyoruz. Öyle ki geçtiğimiz günlerde 24 saat içerisinde 8 kadın katledildi. Kadın kırımı boyutuna varan cinayetler durdurulamıyor. Saldırıların günden güne artığı bu dönemde kadın kazanımlarına yönelik de çok ciddi saldırılar var. Var olan politikaların hepsi de kadın düşmanı zihniyetin sonucudur. Kadının yaşamın hiçbir alanında var olmasını istemeyen bu sistem, ‘makul kadın’ dayatmasıyla kadını sosyal yaşamdan uzaklaştırmak istiyor.”

 

 

Toplumu çürütüyorlar

Öte yandan, Kurdistan’da son 6 yılda özel savaş politikalarıyla hayata geçirilen saldırı pratiğine işaret eden Boz, sadece kadın ve gençlerin değil, tüm toplumu etkileyen bu politikaların çok ince ve sinsi bir şekilde ilerlediğini kaydetti.

“Bazı durumlarda bunun bir özel savaş politikası olduğunu ayırt etmekte zorluğa dahi düşüyorlar. Bu anlamda biz de bu politikaları yakından görüp takip ediyor, her platformda dile getiriyoruz. Bu politikalar sadece kadının bedeni ya da hayatına dönük değil. Toplumsal yaşamın içerisinde dâhil olmak istedikleri her alanda bulunmak ve yer almak isteyen bir akıldan bahsediyoruz. Kimi zaman bunun devletin görevlileri tarafından işletiliyor olması da bunun ayrıca bir argümanı olarak karşımıza çıkıyor. Sonuç olarak topluma çok farklı ve yönlü çerçevede zararlar veriyor.”

Tecritten bağımsız değil

Boz, değerlendirmesinin devamında toplumda yaygınlaştırılmak istenen madde kullanımı, göç, asimilasyon politikaları, fuhuş ve yoz ilişkilerin tecrit politikası çerçevesinde hayata geçirildiğine dikkat çekti.

“Bu politikalar kadının toplumun içinde var olma gücünü ve inancını parçalamayı hedefliyor. Kadın renginin, sözünün ve iradesinin sökülüp alınmasına hizmet eden politikaları her alanda devreye koyuyorlar.  Bu aynı zamanda bir topluluğu oluşturan kadınları ait oldukları yaşam alanlarından uzaklaştıran bir noktaya götürüyor. Gençler ve kadınlar üzerinden bunlar sürdürülüyor. Bu politikaları bir alan uzaklaştırması, bir tecrit politikasından azade olmadığını düşünüyoruz. Bu politika aynı zamanda kişiyi kendi değerlerinden uzaklaştırıp, asimilasyon politikalarına hizmet eden bir yerde duruyor.”

 

 

Toplumsal tepki şart

Bu politikaların her alanda teşhir edilmesi ve toplumsal bir tepkinin oluşturulması gerektiğini söyleyen Boz, şöyle devam etti: “Buna dair de ilgili mekanizmaları devreye koyacak gerekli yerlerin de söz büyütmesi ve toplumsal bir muhalefetin oluşması gerektiğini düşünüyorum. Burada kadınlara da ciddi roller düşüyor. Bunu en derinden birebir hisseden kesimiz. Bu politikaları boşa çıkarmanın ilk adımı onların belirlediği alanın dışına çıkmakla başlayabilir. Ancak bu şekilde kalıcı ve etkili çalışmalar yürütülebilir. Bütün bu sindirme politikalarına rağmen kadın örgütlülüğünü daha fazla örüp, büyütmek gerekiyor. Karşımızda bir devlet aklı var bu akıl aynı zamanda erkek aklı da oluyor. Buna en büyük cevabın kadın örgütlülüğüyle olur.”