Erkeklerin ‘güç’ kaybı korkusu

Kadın Haberleri —

Çocuk ve şiddet

Çocuk ve şiddet

  • Uzmanlar, çocuklukta duygusal iletişimin eksik olmasının, yetişkinlikte şiddet davranışlarını tetikleyebileceğini vurguluyor.
  • Bilim insanı Rothermel, eski cinsiyet rollerinden vazgeçmenin erkeklerde güç kaybı korkusu yarattığını ve bunun şiddete yol açabildiğini söylüyor.

Partner şiddeti, özellikle kadınları orantısız bir şekilde etkileyen ciddi bir toplumsal sorun. Almanya’da her dört kadından biri, mevcut veya eski partneri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete uğruyor; kadınlar, bu tür vakaların yaklaşık yüzde 80’ini oluşturuyor. Erkek faillerin çoğunlukta olduğu bu sorunun kökeninde, toksik erkeklik anlayışları ve duyguların ifade edilememesi yatıyor. Araştırmalar, daha fazla iletişim ve cinsiyet rollerinin sorgulanmasının şiddeti önlemede etkili olabileceğini ortaya koyuyor. Tagesschau’dan Katharina Bruns’a konuşan Alex’in yaşadıkları, bu sorunun hem bireysel hem de toplumsal boyutlarını gözler önüne seriyor.

Alex: pişmanlık duyuyorum

Gerçek isminin gizli kalmasını isteyen Alex, 50’li yaşlarının başında, evli ve iyi bir işe sahip bir erkek. Ancak bir Noel günü, eşiyle yaşadığı bir tartışma sırasında şiddet uyguluyor. “Onu köşeye sıkıştırdım, boynundan tuttum ve duvara bastırdım” diye anlatıyor.  Tartışma bir yanlış anlaşılmayla büyüyor ve Alex, “Bunu kabul etmem” diyerek eşine fiziksel şiddet uyguluyor. Eşi, 18 yıllık evlilikten sonra kızı ile birlikte evi terk ediyor ve şikayette bulunuyor. Alex, o dönemde eşini mahkemede psikolojik olarak hasta gibi göstermeye çalışsa da, sonradan pişmanlık duyuyor: “Kendimi haklı hissediyordum. Şimdi geriye dönüp baktığımda o zamanki halim benim için inanılmaz derecede şok edici” diye anlatıyor.

Testosteron efsanesi çürüyor

Yıllarca erkeklerin saldırganlığının testosteron hormonuna bağlı olduğu düşünülüyordu. Ancak Erlangen-Nürnberg Üniversitesi’nden psikolog Oliver Schultheiss’in 300 kişiyle yaptığı bir araştırma, bu görüşü çürüttü. Araştırma, testosteronun saldırganlıkla bağlantılı olmadığını, ancak stres hormonu kortizolün düşük seviyelerinin şiddete yatkınlığı arttırabileceğini gösterdi. Schultheiss, “Stres tepkimde bir sorun varsa, şiddete daha yatkın oluyorum” diyor.

İfade edememe şiddeti doğuruyor

Çocuklukta veya daha sonra duygularını fark etmeyi, tanımayı ve ifade etmeyi öğrenmemiş olanlar, çatışma durumlarında çaresizlik hissiyle karşılaşabilir. Bu da kontrolü yeniden kazanmak için şiddete başvurmaya yol açabilir. Alex’in yaşadığı da tam olarak bu; duyguların ifade edilememesinin şiddete nasıl yol açabileceğini gösteriyor. Çocukluğunda babasından dayak yiyen ve duygular hakkında konuşmayı öğrenemeyen Alex, eşinin suçlamaları karşısında çaresiz hissederek içine kapanmış. “Kendimi çok çaresiz hissettiğimde, hep içime kapanırdım” diyor. Fail çalışması programında, çatışmalarla başa çıkmayı ve duygularını ifade etmeyi öğreniyor. Uzmanlar, çocuklukta duygusal iletişimin eksik olmasının, yetişkinlikte şiddet davranışlarını tetikleyebileceğini vurguluyor.

‘Kadın provoke etti’

Sosyal pedagog Simon Tica, fail gruplarıyla çalışırken, erkeklerin sıkça “kadın provoke etti” gibi hikayeler inşa ettiğini gözlemliyor. “Erkek güçlü olmalı” gibi stereotipler, şiddeti meşrulaştırmada rol oynuyor. Diplomasi pedagogu Sebastian Tippe ise, sanal medyada Andrew Tate gibi influencer’ların “manosphere” adı verilen alanda toksik erkeklik ideolojisini yaydığını belirtiyor. Tippe, “Genç erkekler bu ideolojilerden etkilenip kendilerini eşitliğin kurbanı olarak görüyor” diyor. Özellikle “Incel” hareketi, kadınlara karşı şiddeti haklı gören radikal bir anlayış sergiliyor. Tippe, okullarda “feminist erkek çalışması” üzerine atölyeler düzenliyor ve “Toksik Erkeklik” üzerine bir kitap yazmış.

Özellikle TikTok, YouTube veya Reddit gibi sosyal medyada endişe verici bir gelişme gözlemleniyor. Andrew Tate gibi influencer’lar, “manosphere” adı verilen alanda, rol modelleri, erkeklik ve kişisel gelişim üzerine basit cevaplar sunuyor.

Erkek üstünlüğü bir kurgu

Bern Üniversitesi’nden politika bilimci Ann-Kathrin Rothermel, erkek üstünlüğünün doğal değil, tarihsel bir kurgu olduğunu vurgulayarak şunları ifade ediyor: “Sorun şu ki, burada bahsedilen erkeklik, sabit, doğal ve doğuştan gelen bir şey olarak algılanıyor. Ama bu doğru değil. Erkeklik zamanla hep değişti.” Arkeolojik bulgular, Taş Devri’nde kadın ve erkeklerin eşit görevler üstlendiğini gösteriyor. Erkek üstünlüğü, Neolitik dönemde tarımın başlamasıyla ortaya çıkmış. Rothermel, eski cinsiyet rollerinden vazgeçmenin erkeklerde güç kaybı korkusu yarattığını ve bunun şiddete yol açabildiğini söylüyor.

Uzmanlar, sorunun çözümü için hem toplumsal hem bireysel değişim gerektiğini vurguluyor. Tippe, okullarda şiddet, kadın tarihi ve cinsellik üzerine erken yaşta eğitim verilmesini öneriyor ve ekliyor: “Çocuklara farklı bir erkeklik imajı sunan rol modeller eksik. Sorunlu erkeklik anlayışları ve bunun sonucunda ortaya çıkan tutumlar ve davranışlar nedeniyle erkekler kadınlardan beş yıl daha erken ölüyor.” HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.