Evîn soluksuz bir yaşamın adıdır

Dosya Haberleri —

 Evîn Goyî (Emine Kara)

Evîn Goyî (Emine Kara)

  • "Gerillaya katıldığında sevecenliği, şakalaşmaları, güler yüzlülüğünü asla yitirmedi. 1992-93 yıllarında ilk kadın ordulaşmasının temelli atıldığı yıllarda hareketli grubun içerisinde yer alıyordu. Sonra  kadın ordulaşmasının örgütlenmesinde takım komutanı olarak yer aldı. Evîn hem heval, hem yönetici hem de komutandı. Her yerde, yoldaşlık ilişkilerinin öncüsüydü. 
  • Evîn denince akla emek gelirdi. Her göreve koşuştururdu. Bir komutandı ama öyle klasik bir komutanlık yapmazdı. Görev üstlenmede asla geri durmazdı. Şakalaşırken, kurallar kaideler size ait, çalışmak bana ait diyordu."
  • Evîn, tam bir Botan kadınıydı. Aileden gelen bir geleneği vardı. Kendini örgütün katılanı değil, kendini örgütün sahibi olarak görüyordu. Ailede çok sayıda katılım olmuştu. Ailede, Evîn adını taşıyan ve şehit düşen üçüncü Evîn oldu. Oldukça geniş bir aileden çok sayıda katılım oldu. Evîn ailenin 60. şehididir"

ERDOĞAN ZAMUR/PARİS

Paris’in orta yerinde arkadaşları Kültür Hareketi üyesi Mir Perwer (Mehmet Şirin Aydın) ve Kürt yurtsever Abdurrahman Kızıl’ın ile birlikte alçakça bir saldırıda KCK Yürütme Konseyi Üyesi Evîn Goyî de (Emine Kara) katledildi. Evîn Goyi 1974 yılında Şırnak’ın Qilaban (Uludere) ilçesine bağlı Hilal köyünde 4 kadın bir erkek kardeşten biri olarak dünyaya gelir. Hilal köyü devleti zulmünü yaşamış ve bundan dolayı köyü boşaltıp Maxmur’a yerleşmiş bir yerdir. Evîn’in 1988 yılında gerillaya katılır ve onun gerillaya katılmasından sonra aile üzerindeki baskı daha da artar. Aile 1994 yılında Botan’daki birçok köylü ile birlikte Güney Kurdistan'a geçer.

Kadın ordulaşması

Evîn ilk Şervan Eğitimi'ni Heftanin’de görür. İlk gerilla eğitiminden sonra Gabar alanına geçer ve 1993 yılına kadar bu alanda kalır. O yıllarda PKK’de kadın ordulaşmasının ilk adımları atılmaya başlar. Evîn, o dönem tim komutanı olarak hareketli grup içerisinde yer alır. Kendini geliştirir ve manga komutanlığına yükselir. Kadın ordulaşmasının ilk çalışmalarında manga komutanı olarak yer alır. 1997 yılında yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle Güney Kurdistan’a geçer. 1997 yılının sonlarında Önderlik sahasına gider ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan eğitim görür. Eğitim bittikten sonra tekrar Güney sahasında geçer.

Tedavi için Paris'e gelir

Kısa bir süre sonra Öcalan’a yönelik Uluslararası Komplo gerçekleşir. Evîn bu olaydan derin etkilenir ancak daha fazla örgütlenerek bu sürece cevap olmaya çalışır. 1999 yılında geri çekilme sürecinde Güney alanında kalır. 2002-2004 yılları arasında PKK içerisinde baş gösteren ihanetçi çizgiye karşı en sert mücadele gösterenlerden biri de Evîn olur. Rojhilat alanında bir süre mücadele yürütür. Daha sonra Rojava alanına geçer ve uzun bir süre bu alanda kalır. Rojava'da ilk olarak halk çalışması içerisinde yer alır. DAİŞ saldırılarıyla birlikte aktif savaşın içerisinde de yer alır. Rojava’da yaralanır ve sonra tedavi için Fransa’ya gelip iltica talebinde bulunur. İltica sürecinde belinden bir ameliyat olur. İkinci bir ameliyat daha olması gerekir ama doktorlar felç riski olduğu için bir süre farklı tedaviler uygulamaya karar verir. Fransa, Evîn’in iltica başvurusunu kabul etmez ve terk kararı verir. O karara itiraz etmez çünkü Evîn için Paris, Sakinelerin katledildiği bir şehirdir. Katledildiği güne kadar Paris’teki çalışmalarını yürütür.

Cahide Goyî

Gabar’da birlikte kaldık

Cahide Goyî, hem Evîn ile aynı aşiretten hem yakın köylü hem de gerillada arkadaşı… Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi önündeki merdivenlerden çiçek ve mumlarla bezeli Evîn’in fotoğrafları önünde bir kaç kadınla sohbet ederken bana Evîn’i anlatmasını istiyorum. Önce Evîn’in resmine baktı sonra bana dönerek, "Tamam" dedi. konuştukça ses tonu daha da yükseliyordu. Katilden çok Evîn’i katleden zihniyete kızgındı. Cahide Goyî, Evîn’e dair şunları ifade ediyor: “Ben Evîn’i ilkokuldan da biliyorum. İlkokulu birincilikle bitirmişti aynı zamanda tiyatro grubunda da yer alıyordu. Evîn ile gerçek anlamda tanışmamız 1991 yılında oldu. Biz Evîn ile aynı aşiretteniz ve aynı zamanda da yakın köylüyüz. O gerillaya katıldığında aynı bölgede kaldık. Gabar alanında birlikte mücadele yürüttük. Aynı birlikte değildik ama yakın yerlerde görev yaptığımız için sürekli birbirimizi görüyorduk."

Evîn çekim merkeziydi

Evîn'i tanıyan herkesin onun birçok önemli özelliğinin olduğunu iyi bildiğini dile getiren Cahide Goyî, "Gerillaya katıldığında sevecenliği, şakalaşmaları, güler yüzlülüğünü asla yitirmedi. 1992-93 yıllarında ilk kadın ordulaşmasının temelli atıldığı yıllarda hareketli grubun içerisinde yer alıyordu. O zaman manga komutanı idi, sonra takım komutanı oldu ve özgün kadın ordulaşmasının örgütlenmesinde takım komutanı olarak yer aldı. Evîn hem heval, hem yönetici hem de komutandı. Her yerde, yoldaşlık ilişkilerinin öncüsüydü. Onun için Evîn bulunduğu her yerde bir çekim merkezi oluyordu. 1997 yılında Güney'e geçti. Bir başka özelliği de doğayı çok iyi tanımasıydı. Doğayla adeta bütünleşirdi. Onun bu özelliği, özellikle düşmanın saldırılarını boşa çıkarmada önemli bir rol oynuyordu. Düşmana karşı taktik geliştirmede, ona darbe vurma konusunda önemli meziyeti vardı" diyor.

Önderlik sahasına giden ikinci Goyî

Evîn'in Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a olan bağlılığına vurgu yapan Goyî, "Önderlik sahasına gitti ve Önderlik eğitiminde geçti. Goyî aşiretinde Önderlik sahasına giren ikinci kadın oldu. Evîn, Önderlik sahasında döndükten kısa bir süre sonra Uluslararası Komplo gerçekleşti. Gidip geldikten sonra çok daha derinleşti. Ve daha örgütlü biçimde geri döndü. Önderliğe yönelik gerçekleşen komploda ‘yetersiz yoldaşlık nedeniyle Önderlik’in esir düştüğünü söylüyordu. Verilen emeğin boşa gitmemesi için ideolojik anlamda daha da derinleştirdi kendini" diye vurguluyor.

Evîn dünyayı savundu

Evîn'in Kurdistan’ın dört parçasında çalışmalar yürüttüğüne dikkat çeken Goyî, şöyle devam ediyor: "En son örgütsel çalışmalarda bulunmak üzere Rojava‘ya gitti. Uzun süre orada kaldı. DAİŞ saldırıları başladığında aktif savaşın içerisinde yer aldı ve yaralandı. Tedavi olmak için Avrupa’ya geldi. Fransa’da iltica başvurusunda bulundu ancak Fransız devleti ilticasını kabul etmedi. Katledildiği güne kadar hiçbir zaman çalışmalarda geri durmadı. Fransız halkının, Fransız hükümetinin Evîn’e borcu vardır. Katliamcı DAİŞ’e karşı mücadele ederek bu insanlık düşmanlarını yenilgiye uğratan Evîn’i ne yazık ki Fransa koruyamadı. Katledilmesine adeta göz yumdu. Burada belinden ciddi bir ameliyat oldu. Son nefesine kadar mücadele etti."

Hesabını mutlaka soracağız

Kürt devrimci bir kadının katledildiğini anımsatan Goyî, "Bizim Evîn’e özgür Kurdistan ve özgür Önderlik borcumuz var. Başta biz yoldaşları olmak üzere bütün kadınlar onun mücadelesini sahiplenmeli ve sonuna kadar onların ardılları olarak mücadele etmeliyiz. Biz Kürt kadınları olarak Evîn’in hesabını mutlaka soracağız. Bu hesap sorma daha fazla örgütlülük, daha fazla mücadele olacaktır. Fransız halkının da kendi devletine Evîn’e karşı yapılan bu katliamın ortaya çıkarılması için baskı yapması gerekir" diyor. 

Zozan Serhat

Evîn denince akla emek gelirdi

Evîn Goyî’yi 1999’daki geri çekilme sürecinde tanıdığını ifade eden mücadele arkadaşı TJK-E aktivisti Zozan Serhat, Evîn’i şöyle tanımlıyor: “Dışarıda baktığında sakin ve rahat hareket eden biri gibi görünürdü. Ancak pratik yaşamda oldukça açık, atik, ince ayrıntıları iyi gören ve buna göre kendini planlayan biriydi. Savaş alanında arkadaşlarını konumlandırma, düşmanın açıklarına yakalama da oldukça yetkindi. Parti disiplini, parti ilkelerini kendi kişiliğinde oturmuştu. Çok küçük yaşlarda gerillaya katılmıştı. Evîn denince akla emek gelirdi. Her göreve koşuştururdu. Bir komutandı ama öyle klasik bir komutanlık yapmazdı. Görev üstlenme de asla geri durmazdı. Şakalaşırken, kurallar kaideler size ait, çalışmak bana ait diyordu."

Tam bir Botan kadınıydı

Zozan Serhat, şöyle devam ediyor: "Arkadaşlara hitap ederken hep 'Ruhêmin' derdi. Onun bu kelimeyi kullanmasının anlamı oldukça derindir. Partinin oluşturduğu ruha vurgu yapardı. Partinin oluşturduğu ruh birliğini yakalayan ve her arkadaşta kendini ve arkadaşlarının eksikliğini kendi eksikliği olarak görüyordu. Arkadaşlarının yaşadığı eksikliği gideren bir yapıya sahiptir. Botan kadını doğa ile iç içeydi. Doğal yaşamla güçlü bağ kuruyorlar. Evîn, tam bir Botan kadınıydı. Aileden gelen bir geleneği vardı. Kendini örgütün katılanı değil, kendini örgütün sahibi olarak görüyordu. Ailede çok sayıda katılım olmuştu. Ailede, Evîn adını taşıyan ve şehit düşen üçüncü Evîn oldu. Oldukça geniş bir aileden çok sayıda katılım oldu. Evîn ailenin 60. şehididir" diyor.

Pratik yaşamıyla örnek oldu

Evîn'in savaşta her zaman en önde yer aldığını söyleyen Serhat, "Bir komutanın yapmaması gereken işleri de yapardı. Her zaman 'Bir komutan pratik yaşamıyla savaşçılarına örnek olmalıdır' derdi. Evîn arkadaş her arkadaşla farklı bir bağ oluşturabilen ender komutanlardan biriydi. Erkek arkadaşlar bile Evîn’i esas alıyordu. Partideki duruşu daha sonra ailede partiye katılımları da arttırdı. Kadın ordulaşması çalışmalarında yer alan öncü komutanlardan biri oldu. Kadın gerillaların eğitiminde ciddi emekleri oldu. Parti kongrelerine katıldı. 2004 yılındaki kaçkınlara karşı en net tavrı alıp mücadele eden arkadaşlardan biriydi. Evîn arkadaş ailede ilk katılanlardan biri olduğu için aile bireylerinin ona karşı yaklaşımı da farklıydı. Annesi her zaman 'Evîn’in şehit düşmesin çünkü o halkın umududur' diyordu" ifadelerini kullanıyor.

Sakinelerin katledildiği şehirdir Paris

Hastalığına rağmen hiç bir zaman çalışmalardan geri durmadığını söyleyen Serhat, şöyle devam ediyor: "Rojava da DAİŞ’e karşı verilen savaşta yine öncü komutanlardan biri oldu. Savaşta yaralandı ve tedavi olmak için Paris’e geldi. Devlet ona oturum vermedi. Ben ısrarla 'yeni bir başvuru yap dedim. Fransızlar seni alıp Türkiye’ye verirler' dedim. O dinlemedi. 'Ben Paris’e neden geldim ki, tedavi olup ülkeye döneceğim. Sakinelerin katledildiği bu şehide yaşamak bana acı veriyor' diyordu. O Sakinelerin katledildiği bu şehirde maalesef şehit düştü. En son onunla en son Paris'teki parti kuruluş kutlamasında karşılaştık. Hasta haliyle salonu süslüyordu. Sen niye yapıyorsun dedim. 'Parti bizim partimiz, ben yapmayacağım da kim yapacak' dedi. Evîn’i ve binlerce Evîn’i anlatmak için kelimeler yetmez."

Zozan Derik

Bütün ömrünü verdi

Evîn'in mücadele arkadaşı Zozan Derik, duygularını şöyle dile getiriyor: “Bundan 10 yıl önce Paris’te bir katliam gerçekleşti. Bu katliamda 3 kadın devrimci Sara, Rojbin, Ronahi katledildi. Bugün de Hevale Evîn'i şehid verdik. Evîn yıllardır 4 parça Kurdistan’da halkı için mücadele veren bir kadındı. Botan'da köyler boşaltılıp yakılırken genç yaşında mücadeleye katıldı. Hiçbir zaman mücadelesinden vazgeçmedi. Kadın örgütlenmesinde ciddi bir emeği oldu. Önderliği okuyup anlamıştı. Onu yaşamında pratikleştirmiş bir arkadaşımızdı. Botan’da komutanlık yaptı. Başka alanlarda siyasi ve örgütleme çalışmalarında yer aldı. Rojava'ya yönelik DAİŞ saldırıları döneminde Rojava’da mücadele etti. Yaralandı. Avrupa’ya geldi ve vahşice katledildi. Evîn mücadele için bütün ömrünü verdi ve bir çizgi oluşturdu. Bizler onun açtığı yolda gideceğiz. Düşman PKK şahsında Kadın Özgürlük Mücadelesi'ni yok etmek istiyor. Binlerce kadın Evîn’e ve onun yoldaşlarına sahip çıkıyor. Fransa devleti bu alçakça saldırıyı aydınlatmalıdır. Sadece tetiği çekeni değil onun arkasındaki karanlık güçleri de ortaya çıkarmalıdır.”

Halkına sevdalıydı

Zeynep Kara, teyzesi Evîn Goyî’yi tanımlarken onu Botan doğasına benzetiyor. Kolay baş eğmeyen, aşılması güç ve özgürlük düşkünü. Devletin Kürt’ün her şeyine düşmanlık yaptığına vurgu yapıyor ve ekliyor: “Teyzem çok küçük yaşında katıldı. Sonra ailelerimiz devletin zulmünden dolayı köyü terk edip Maxmûr’a yerleşti. O dört parça Kurdistan’da mücadele etti. Bazen görüşme şansımız oluyordu. Ben ona hep 'Xalti' derdim çok hoşuna giderdi. Teyzemin insan ilişkileri çok güçlüydü, büyük-küçük demeden herkes ile diyaloğu olan, sürekli güler yüzlü ve moraliydi. Ailede hep örnek gösterilen biriydi. Kendini geliştirme, toplumu geliştirme konusunda çok istekliydi. Eğitime sevdalı biriydi, örneğin; 'Kendini eğitmeyen bir birey toplumu da eğitemez' derdi. Gerçekten büyük bir emek sahibiydi."

Zeynep Kara

Kim olduğu biliniyordu

Dünyada herkesin korktuğu DAİŞ çetelerine karşı Kürt kadınının mücadelesinin, bütün halklar açısında önemli olduğunu vurgulayan Zeynep Kara, Avrupa devletlerinin Kürtlere yaklaşımının samimi olmadığını dile getirerek, şöyle diyor: “Kürt kadını insanlık mücadelesi verdi. Eğer burada -Avrupa yada Paris'te- Avrupalılar rahat uyuyorsa, Kürtlerin DAİŞ'e karşı vermiş olduğu savaşın ve mücadelenin sayesindedir. Bu konuda Kürtlere borçlular. Kürt kadını hiç korkmadan savaştı ve DAİŞ'i yendi. Avrupa, bugün bu savaşan, direnen Kürt kadınına çok şey borçlu. Sağlık sorunları olan biriydi. Geldiğinde yürüyemiyordu bile. Bir ameliyat oldu, eskiye göre durumu daha iyiydi ama daha tedavisi bitmemişti. Kim olduğu biliniyordu, sağlık durumu ortadayken Fransa devleti oturum vermedi."

Son konuşma

Kara şöyle konuştu: “Sağlık durumunu merak ediyordum. Arada bir arıyordum son günlerde telefonunu açmıyordu. Kendisine not yazdım, durumunu sordum. Sonra bana şunu yazdı: 'Ben iyiyim, 7 Ocak'da Sara, Rojbin ve Ronahi’nin anması var, onlarla uğraşıyorum.' Sonra beni arayıp, eylem için tertip komitesinde olduğunu bu yüzden çok yoğun olduğunu söyledi. Almanya'ya geldiğinde de bizde birkaç gün kalacağını söyledi. Bu son konuşmamız oldu" diye belirtiyor.

Evîn ailenin 60. şehidi

Ailesinin büyük bedeller verdiğini anımsatan Kara, “Evîn’in ve yaşadığı Botan halkının yurtseverliği tartışılmaz. Kendi geniş ailesinde Evîn 60. şehittir. Büyük bedel ödeyen bir halkız. Şehitlerimizle onur duyuyoruz. Evîn ailemiz içinde hep örnek gösteriliyordu. Rojava’da iken ağabeyinin oğlu Rezan (Nihat Kara) Rojava'da şehit düştü. Bu şahadet de onu etkilemişti” diyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.