Ezilenlerin ittifakı sürecin teminatı

Birleşik mücadele

Birleşik mücadele

  • TÖP ve SOLDEP, ‘Barış ve Demokratik Toplum’ sürecinde ortak mücadelenin oynayacağı role dikkat çekti: “Süreç iktidarın insafına bırakılamaz. Bu sürecin gerçek güvencesi ezilenlerin mücadele ittifakıdır.”

AZİZ ORUÇ/İSTANBUL

“Barış ve Demokratik Toplum” süreci, tam da tanımında ifadesini bulduğu üzere, barışın toplumsallaşması ve demokratik toplum üzerine kurulu. Bunun da en temel muhataplarından biri Türkiyeli demokrasi güçleri ve sol-sosyalist partiler. Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) ve Sosyalistler Partisi (SOLDEP) ile sürece dahiliyeleri, ortak mücadelenin önemi üzerine konuştuk. 

Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Dönem Sözcüsü Pelin Kahiloğulları, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin, Kürt halkının özgürlük ve barış taleplerinin karşılanmasıyla mümkün olabileceğini belirtti. Sosyalist hareket ile Kürt hareketinin ortak mücadelesinin önemine dikkat çeken Kahiloğulları, “Bu ittifak güçlendikçe, sahici bir demokratik dönüşüm mümkün hale gelebilir” dedi.

Kürt halkının verdiği mücadelenin meşruiyetine vurgu yapan Kahiloğulları, “Bu halk özgürlük için ağır bedeller ödedi, direndi. Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt halkının haklarını kazanmasıyla sağlanabilir. Aynı zamanda AKP-MHP ittifakının hedeflerine karşı halkların taleplerinin öne çıkarılması gerekir. Eşit yurttaşlığın anayasal güvence altına alındığı bir zemine ihtiyaç var. Demokratik anayasa süreci ve bu uğurda verilecek mücadele büyütülmeli” diye konuştu.

 

 

Ezilenlerin ittifakı sürecin teminatı

Yeni anayasa sürecinin sadece Meclis partileriyle sınırlı olmaması gerektiğini vurgulayan Kahiloğulları, “STK’lerin de bu sürece dahil edilmesi şart. Anayasal düzenlemeleri sağlayacak asıl zemin toplumsal mücadeledir. Bu sürecin gerçek güvencesi ise ezilenlerin mücadele ittifakıdır” dedi.

İttifak alanları genişlemeli

Toplumun farklı kesimlerinin ağır saldırılar altında olduğunu belirten Kahiloğulları, bu duruma ancak ortak bir mücadele zeminiyle karşı konulabileceğini ifade etti. “İşçilerin, emekçilerin hak mücadelesi ile Kürt halkının barış mücadelesinin kesiştiği alanlar çoğaltılmalı. Şimdiye kadar eksik kalan kısım bu. Mücadele ittifakları, halkın gerçek ihtiyaçlarını temel alan bir zemin üzerinde inşa edilmeli” diye konuştu.

 

 

Yan yana gelmeliyiz

Sol-sosyalist yapıların ve demokrasi güçlerinin daha bütünlüklü bir mücadeleye ihtiyaç duyduğunu kaydeden Kahiloğulları, Türkiye solunun örgütsel zayıflığına ve ulusalcı bakış açısına dikkat çekti. “Bu iki sorun, toplumsal muhalefetin rolünü yeterince oynamasını engelliyor. Diğer yandan, Kürt hareketi ile Türkiye sosyalist hareketi arasında ortak mekanizmaların yeterince geliştirilememesi de bir eksikliktir. Ancak biz, Kürt halkının talepleriyle Türkiye’nin demokratikleşmesi arasında stratejik bir ilişki kuruyoruz. Bu yan yana gelişin büyütülmesine ihtiyaç var. Karşılıklı görevlerimiz arttı. Eksiğiz, rolümüzü yeterince oynayamıyoruz” dedi.

Kürt halkının omuzlarına bırakılamaz

Kürt halkının yalnız bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Kahiloğulları, “Türkiye halkları direniyor, teslim olmuş değil. Ama bu da yetmiyor. Kurucu bir döneme ihtiyaç var ve bu dönemi başlatmak için örgütlü bir güce ihtiyaç var. Bu mücadele sadece Kürt halkının değil, eşitlik ve demokrasi isteyen tüm kesimlerin ortak sorumluluğudur. Herkes bulunduğu yerden bu süreci sahiplenmeli ve örgütlemelidir” ifadelerini kullandı.

 

 

İktidarın insafına bırakılamaz

Sosyalistler Partisi (SOLDEP) Genel Başkanı Deniz Can Aydın, da sürecin açık ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve hukuki güvencenin sağlanması gerektiğini belirterek, “Süreç iktidarın insafına bırakılamaz. Bu süreci desteklemek, kamulaştırmak, örgütlenmek ve büyütmek gerekiyor” dedi. 

Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için şeffaflık ve hukuki zeminin önemli olduğuna dikkat çeken Deniz Can Aydın iki hususun önemli olduğunun altını çizdi: “Birincisi; sürecin bütün paydaşlar için oldukça şeffaf, kamusal ve anlaşılabilir bir şekilde ilerlemesi, topluma ve halklara anlatılması gerekiyor. İkinci boyutu ise diğer çözüm süreçlerinde oldukça eksik olan hukuki ve siyasi zemin. Meclis’te kanunlarla, çeşitli komisyonlarla ve yasal düzenlemelerle süreç güvenceye alınmalı. Bu iki konunun hayati önemde olduğunu düşünüyorum.”

 

 

Somut adımlar atılmalı

Sürece dair toplumun kaygı ve beklentilerinin giderilmesinin önemine vurgu yapan Aydın, “Örneğin, silah bırakan PKK'lilerin hayata entegrasyonunun nasıl sağlanacağına, yasal güvencelerin ne olacağına ilişkin henüz bir şey yok. Bu somut adımların atılması için Meclis Komisyonu önemli. İkinci bir boyutu da Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ başta olmak üzere binlerce siyasi tutsak, hasta tutsağın durumu ne olacak?” diye sordu. Aydın öncelikli beklentilerini şöyle sıraladı:

* Siyasi tutsaklar serbest bırakılmalı.

* Şiddet ortamı sona erdirilip demokratik bir zeminde siyaset yürütülmeli.

* Silahlarını yakanların yaşama entegre olabilmesi için yasal düzenlemeler yapılmalı.

Toplumsal basınç oluşmalı

Şu aşamaya kadar Kürt Özgürlük Hareketi’nin samimi ve şeffaf bir şekilde süreci yürütmeye çalıştığını kaydeden Aydın, “Süreci kaba haliyle görüyoruz ama en nihayetinde barış ve demokrasi gibi bir ihtimalin var olması her halükarda halklar için olumludur. Bu süreci desteklemek, kamulaştırmak, örgütlenmek ve büyütmek gerekiyor” dedi. AKP-MHP iktidarının tek başına demokratikleşmeye olanak tanımayacağının da altını çizen Aydın şöyle konuştu: “Bunun için de demokratikleşme mücadelesi örgütlenmelidir. Yasal düzenlemelerin yapılması için kamuoyu oluşturmak, hükümete politik basınç oluşturmak, kampanyalar yürütmek gerekir. Demokrasi güçlerine düşen görev sözünü söylemek, harekete geçmektir. Örgütlenerek bu süreci kamusallaştırıp, iktidarın insafına bırakılmayacak bir örgütleme sürecine çevirmek gerekiyor. Sol sosyalist güçler, bütün demokrasi güçleri mücadeleyi iktidara dayatmalı ki bu süreçler toplum yararına sağlıklı ilerleyebilsin.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.