Faiz kararı öncesi TL’den düşüş rekoru

  •  TL, Merkez Bankası’nın yılın son faiz kararını vereceği haftaya çok sert değer kaybıyla başladı. Dolar/TL, dün yüzde 1’e yakın yükselişle 14.75’i bularak rekor tazeledi. TL’nin dolar karşısında bu seneki değer kaybı yüzde 50’ye ulaşıyor

 

Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz indirimleri ve müdahaleleri sürerken döviz kurlarında şok artış yaşandı. Dolar/TL’de 14,75’lik, euro/TL’de 16,65’lik rekor görüldü. Türkiye’nin kredi temerrüt risk primi (CDS) 500 baz puan seviyesinde bulunurken 10 yıllık tahvil faizi yüzde 21,41 civarında seyretti.

TCMB yüksek enflasyona ve TL’de art arda gelen sert değer kayıplarına ve benzer ülkelerde sıkılaştırmaların başlamasına rağmen faiz indirimlerine devam ediyor. TCMB, enflasyonda yükselişe yol açan unsurların geçici olduğu kanısıyla son üç ayda 400 baz puan faiz indirimi uygulamış, son PPK kararında bundan sonra para politikasında kalan sınırlı alanı Aralık’ta kullanmayı değerlendirdiğini ifade etmişti.

TCMB yılın son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini 100 baz puan indirmesi bekleniyor. Reuters anketine katılan 13 kurumun 12’sinin tahminleri haftalık repo faizinin 25 ile 200 baz puan indirilmesi arasında yer alırken, medyan beklentiye göre politika faizinin yüzde 14’e indirilmesi bekleniyor. Son yıllarda TCMB ve ekonomi yönetiminde sık sık değişikliğe gidilmesi, Erdoğan’ın düşük faiz istekleri ile üretim, ihracat ve cari dengede fazla verilmesini öngören ekonomik planına yönelik endişeler sebebiyle TL’nin dolar karşısında bu seneki değer kaybı yüzde 50’ye ulaşıyor

Üç yılın zirvesinde bulunan yüzde 21.31 seviyesindeki enflasyonda birkaç ay içinde yüzde 30’a doğru beklenen yükselişe rağmen TCMB’nin Aralık’ta bir faiz indirimine daha gitme ihtimali, TL’nin değerini tarihi dip seviyelere düşürdüğü gibi toparlanmasına da engel oluyor. 

Geçen hafta üç müdahale

TL’nin iki hafta önce 14 seviyesini görmesinin ardından TCMB toplam üç kez dolar satarak piyasaya müdahale etti. TCMB’nin müdahaleleri kurun 14 seviyesine yaklaşmasıyla başladı.

Merkez’den 4. müdahale

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, kurun 14.75’e kadar yükselmesinin ardından piyasaya müdahale etti. Banka tarafından yapılan açıklamada, “Döviz kurlarında görülen sağlıksız fiyat oluşumları nedeniyle piyasaya satım yönünde doğrudan müdahale edilmektedir” denildi. TCMB, 2014’ten bu yana ilk defa 1 Aralık’ta piyasaya müdahale ettiğini açıklamıştı. Merkez Bankası, 1 Aralık’taki doğrudan müdahale ile piyasaya yaklaşık 700 milyon dolarlık döviz satışı gerçekleştirmişti. Aynı hafta 3 Aralık’ta döviz piyasasına ikinci müdahaleyi de gerçekleştirmişti. İkinci müdahalede toplamda 300 milyon dolarlık, üçüncü müdahalede ise 500 milyon dolarlık satış yapıldığını belirtmişti.

Ekonomistler, bu müdahalelerin etkisi olmayacağını düşündüğünü, piyasada Perşembe günü tekrar 100 baz puanlık faiz indirimi beklentisi olduğunu söyledi. TL’deki değer kaybının sebepleri ortadan kalkmadıkça bu tür müdahalelerin faydası olmayacağını tekrarlayan ekomositler, zaten sınırlı olan net rezervlerin daha  negatif olacağını, risk algısının da artmasına yol açacağını vurguladı. Temel problem hallolmadıkça geçici pansumanların etkisinin sınırlılığına işaret eden ekonomistler,  döviz tevdiat hesaplarının bozulması için tek ilacın faiz olduğunu savunuyor. 

Erdoğan müdürleri çağırdı

Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kamu bankalarının genel müdürleri ve TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile görüştü. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin de katıldığı toplantı, İstanbul’daki Cumhurbaşkanlığı Vahdettin Köşkü’nde yapıldı. 

Nebati modelin sözcüsü

Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati hafta sonu iş dünyası ile yaptığı toplantıda, yeni dönemdeki ekonomi politikaları hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Düşük faiz, yüksek ihracat, ardından bolluk hikayesini pazarlayan Nebati, faiz indirimine devam edeceklerini söyledi.  HABER MERKEZİ

 

Tek adamı korumaya 10 ayda 263 milyon

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koruma ordusu için 10 ayda 262 milyon 592 bin TL harcandı. 

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün mali tablolarında yer alan bilgileri inceleyen BirGün’den İsmail Arı’nın haberine göre; Cumhurbaşkanlığı korumalarının bağlı olduğu Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı, bu yılın Ocak-Ekim dönemini kapsayan 10 aylık döneminde tam 262 milyon 592 bin TL harcadı. Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı 2020’de tam 263 milyon 627 bin TL harcamıştı.

Erdoğan’ın koruma ordusu için harcanan milyonlarca lira, Siber Suçlarla Mücadele, Narkotik Suçlarla Mücadele, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı gibi Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı birçok başkanlığın bütçesini de geride bıraktı.

Erdoğan’ı ve Saray’ı koruyan koruma sayısı da yıllardır sır gibi saklanıyor. Milletvekillerinin “Sarayları ve Erdoğan’ı kaç koruma koruyor?” sorularına bugüne kadar hiç yanıt verilmedi.

 

13 Türk bankası için negatif olarak revize

Fitch Ratings, 13 Türk bankasının Uzun Vadeli Yabancı Para (LTFC) İhraççı Temerrüt Notlarının (IDR) görünümünü ‘durağan’dan ‘negatif’e revize etti. Görünüm revizyonları, Türkiye’nin Uzun Vadeli IDR’lerine ilişkin görünümün ‘durağan’dan ‘negatif’e değişmesini takip ediyor.  20 bankanın Uzun Vadeli Yerel Para Birimi (LTLC) IDR’lerine ilişkin görünüm de ‘durağan’dan ‘negatif’e revize edildi.

 

UBS TL’yi raporlamaktan vazgeçti

Zürih merkezli İsviçre bankası UBS, Türk Lirası ile ilgili rapor yayımlamama kararı aldı. UBS Analisti Tilmann Kolb, yatırımcıların son yayımladıkları Türk Lirası tavsiye raporlarını dikkate almamalarını belirten bir müşteri notu yayımladı. Kolb en son Kasım sonlarında bir rapor yayımlayarak, Dolar/TL’nin 2022 ilk çeyreğinde 10,2’ye; 2022 sonunda ise 10,8’e ulaşmasını beklediklerini ifade etmişti. Kolb, TL’deki değer kaybının mevcut para politikası çerçevesinin enflasyonla mücadelede yetersiz olduğu görüşünü yansıttığını ve bu nedenle daha fazla değer kaybı ihtimalini göz ardı etmediklerini belirtmişti. 

UBS’nin bu kararını Cumhuriyet.com.tr’den Altuğ Yerlisu’ya değerlendiren ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, ”Ekonomik realitelere uymayan siyasi tavır bizi bu noktaya getirdi” diyerek iktidarın ekonomi politikalarını eleştirdi. 

Bankaların her ay müşterilerine, büyük yatırımcılarına göndermek üzere kur tahmini, sanayi büyüme tahmini, iş gücü talebi ve arz tahminleri gibi tahmin raporları hazırladığını kaydeden Ulusoy, kararın bu netlikte ifade edilmesinin, ekonomide yürütülen siyasi tavrın bir sonucu olduğunu söyledi. 

Karara ilişkin, daha önce başka bankaların da kısmi olarak bu yönde kararları olduğunu değerlendiren Ulusoy, ”İlk defa böyle keskin bir cümle karşımıza geldi. Bu da tabii iyi değil. Ekonomik realiteye uymayan bir davranış var. Ekonomik realitelere uymayan siyasi tavır bizi bu noktaya getirdi” diye konuştu. 

Kararın, Türk ekonomisindeki yanlış kararların bir sonucu olduğunu söyleyen Prof. Veysel Ulusoy, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, ”Kusursuz bir döviz krizi karşımızda. Dolayısıyla herkes ona göre tavır alacaktır. Onun da başında stokçuluk geliyor. Stokçuluk bir sonuçtur. Esas neden ekonomideki dengesizliklerdir” dedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.