Fis Köyü’ndeki pencereden dünyayı gördüler

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Fis Köyü’nde, daracık bir odada toplananlar, şimdi kapanmış olan çağda PKK’yi kurdular. PKK de tıpkı diğer devrimci partiler gibi o çağın dünyasındaki devrimci sürecin partisi olarak doğdu. Emperyalizme karşı sosyalist dünyanın yanında saf tuttu.

PKK’nin 45 yılı tamamlandı, şimdi 46’ıncı yılına ayak bastı.

İlk kurşunun atıldığı günden bu yana da 40 yıl geçti.

O günden sonra da PKK, NATO’nun ikinci büyük ordusuyla doğrudan savaşmakta. Diğer üç sömürgeci devletin topraklarında da Öcalan’ın önderliğinde birleşen partiler mücadele etmekte.

PKK öncülüğündeki mücadelenin tarihsel anlamı nedir? Komünistler ve sosyalistler için bu soruya verilecek cevap hayati önem taşıyor.

Dünya tarihinde ve bizim tarihimizde kurulmuş ve ölüm pahasına mücadeleye atılmış sayısız parti var. Hepsi bu tarihte şu ya da bu ölçede kimsenin silemeyeceği  izler bıraktı. Fakat bir “çağı” kapatıp, yeni bir çağ açan ilk parti Büyük Ekim Devrimi’ni zafere ulaştıran Lenin’in önderliğindeki Bolşevik Partisi oldu. Bu Parti “emperyalizm ve sömürgecilik çağını” kapattı, “sosyalist devrimler ve ulusal kurtuluş mücadeleleri, kapitalizmden sosyalizme geçiş çağını” açtı.

Tarih asla düz bir çizgide ilerlemiyor. Kaba determinist görüşler, tarihin daima ileriye gittiğini, geri döndürülmez olduğunu iddia etseler de tarihin kendisi bu görüşü yalanlıyor. Hiç kuşkusuz tarihte ileriye doğru niteliksel gelişmelerin yarattığı birikimler kaybolmuyor, tarih geriye dönse bile artık geriye dönen tarih, o gerilerdeki tarihin aynısı olamıyor. Ama tarih demek ki geriye dönebiliyor.

Döndü de. Bolşeviklerin kapattığı emperyalizm çağının yeni evresine dönmüş bulunuyoruz. Bu evre “küresel ve bölgesel emperyalizm” evresidir. Kendi içinde çelişkiler barındıran dünya kapitalizmi, bağrında her zaman taşıdığı küreselleşme eğilimini muazzam bir düzeye yükseltti. Geçmişin “milli kapitalizmleri” yok artık. Eski sömürge, yarı sömürge, bağımlı ve yarı bağımlı sayısız ülke “kapitalist olmayan yola” değil, kapitalizm yolundan “bölgesel emperyalist” aşamaya yükseldi. Ve bunlar günümüzde birbirleriyle vahşi bir Pazar kavgası vermekte. Sermayenin küresel ve bölgesel ölçekte iç içe geçmesindeki yeni aşama (Marks bu iç içe geçişi kendi zamanında görmüştü) dünya durumunu, hiç görülmedik ölçüde karmaşıklaştırdı. Bu karmaşık dünya durumunda halklar kurtuluş yolunu bulmakta aynı ölçüde bocalıyor. Bu bocalama komünist ve sosyalist partileri de etkisine alıyor ve onların saflarında süregiden kriz aşılamıyor.

Fis Köyü’nde, daracık bir odada toplananlar, şimdi kapanmış olan çağda PKK’yi kurdular. PKK de tıpkı diğer devrimci partiler gibi o çağın dünyasındaki devrimci sürecin partisi olarak doğdu. Emperyalizme karşı sosyalist dünyanın yanında saf tuttu. “Kapitalizmden sosyalizme geçiş çağı”ndan “küresel ve bölgesel emperyalizm çağına” geri dönüş, hemen hemen hepimizi neredeyse yok oluşun eşiğine getirirken, aramızdan yalnızca PKK bu vahşi çağın gerektirdiği “yenilenmeyi” başardı. İsteyen istediği kadar bu “yenilenmenin” devrimci gratını ölçüp biçerek tartışabilir. Kimisi bu “yenilenmeye” burun kıvırabilir. Ancak devrimciliğin ölçüsü pratiktir, teori bu pratikte sınav verir. PKK’nin 45 yıllık tarihi bu sınavdan şu ana kadar inkar edilmez ölçüde başarıyla geçmiştir. İnsanlığı esinlendiren böyle bir örnek şu anki dünyamızın hiçbir yerinde yoktur.

PKK’nin anlamını işte bu tarihi devrimci sürece bakarak anlayabiliriz. Yaşadığımız çağ uygarlığı “ya barbarlık ya sosyalizm” ikilemine sürükledi. Bu çağı kapatıp yeni bir çağı açma misyonu, şu anki verilere baktığımızda Kurdistan halkına, onun partisine yüklenmiş gibi görünüyor. Hatta diyebiliriz ki, “küresel ve bölgesel emperyalizm” çağından yeni bir çağa sıçramanın eşiğindeyiz.

Emperyalizmin “rakipsiz” olduğu çağın sona erişine ve yeni bir çağın başlangıcına ait işaretler güçleniyor. Yeni çağın çizgileri giderek belirginleşiyor. Bu belirginleşen çizgiler nelerdir?

İçinden geçtiğimiz çağ “küresel ve bölgesel emperyalizm ve küresel ve bölgesel emperyalist savaşlar çağı” olmaktan çıkıyor, ve tarih sahnesinde “bölgesel devrimler çağı” Rojava devrimiyle yer alıyor. Bu ifade yetersizdir. PKK’nin öncülüğünde başlayan bir “devrim” değil, her niteliksel adımı “bir devrimden” oluşan bölgesel devrimci süreçtir. Nefesi olanın yer alacağı bir süreçtir bu. Ara verme, yan gelip yatma, mevcudu savunma yoktur.

Dünya devrimi gerçekleşmedi. Gerçekleşmeyince ilk büyük devrim savunmaya geçti. “Tek ülkede sosyalizm” bir kader gibiydi. Yenilgiye uğradı. Yeni çağ, daha şimdiden söyleyebiliriz ki, emperyalizmi, kapitalist moderniteyi “bir vuruşta” yıkma, yıkamayınca “ona yetişme ve onu geçme” çağı olmayacak. Konfederalizm çağı olacak. Emperyalizmi “bölge bölge” kuşatıp, her bölgede Konfederal Ortak Evler’in inşa edildiği bir süreçten geçilecek. Konfederal Ortadoğu, Konfederal Kafkasya, Konfederal Balkanlar, Konfederal Kuzey Afrika, Konfederal Latin Amerika, Konfederal Avrupa Birliği… Bana öyle geliyor ki, bu bölgelerin her birinde er ya da geç Konfederal demokratik partiler oluşacak.Ve onların birleşmesinden yeni enternasyonal doğacak.Ve bu enternasyonal, “nasyonal” yani “uluslar” arası değil, “demokratik uluslar” arası olacak. Bu ise yeni enternasyonalin, partilerin bir araya gelip karar vereceği basit bir süreç olmayacak, “demokratik uluslaşma” sürecinin sonucu olacak.

Tarihteki bütün devrimler “yarım devrimlerdi”. Kadınlar cephe gerisinde erkeklerin savaşının, en küçük bir payları olmayan kurbanlarıydı. Yeni çağ, öyle görünüyor ki “kadın devrimi çağı” olacak. PKK’nin öncülük ettiği devrimci süreç kadının kendi kendini özgürleştirdiği bir süreçtir. Kadınlar bu sürece “katılmıyor”, kendi partileri ve ordularıyla bu sürecin ön safında yer alıyor. “Jin, Jiyan, Azadi” sloganıyla büyüyen bu kadın devrimi süreci, hiçbir devrimin başaramadığı işi başaracak: Her hane kadın tarafından zaptedilecek ve devrimin mücadele mevzilerine dönüşecek. “Erkek egemen evleri” toplumu kemiren birer kanser hücresi sayarsak, kadın devrimi işte bu hücrelere neşter vuracak. Kadın özgürleşirken erkek de sağlığına kavuşacak. Yeni çağa denenmeyen bu yoldan yürünecek.

Yeni çağda nasıl ve nereye doğru yürünecek? Kimlik mi sınıf mı tartışmasından artık vaz geçelim: Çetin, barışçı ve barışçı olmayan yöntemlerle inşa edilecek olan Demokratik Konfederal Ortak Evler’den, ahlaki- politik toplumu yarata yarata, barışçıl yolla, “kadın özgürlükçü, ekolojik ve komünal sosyalizme” doğru yürünecek.

Çok şey söylenebilir. Son olarak şuna değineceğim. “Sınıfa karşı sınıf” ile “faşizme karşı tek cephe” anlayışları vaktiyle çok çatıştı. Oysa şu anda kapitalizmin sebep olduğu ve sınıfların çıkarlarını aşan global sorunlar uygarlığımızı yok oluşa sürüklüyor. İklim krizi, nükleer tehlike tüm küreyi, görülmemiş göçlere sebep olan yoksulluk “güneyi” yani “yarım küreyi”, kadın sorunu “yarım insanlık küresini” tehdit ediyor. Bu tüm ve yarım küresel sorunlar sınıfları aşıyor, sebep kapitalizm olduğu için sınıfsal, sonuçları bakımından sınıflar üstü bu sorunlara karşı mücadelenin “konfederal devrimci süreçle” birleştiği yeni bir çağın eşiğindeyiz. İşte bu gelişme  devrimci sürecin “saf kan proleter” darlıktan çıkacağına, devrimci sürecin tabanını görülmedik ölçüde genişleteceğine işaret etmekte.

Yeni çağın muhtemel çizgileri bence böyledir. Soru şu: Küresel ve bölgesel emperyalizm ve küresel ve bölgesel savaşlar çağını” kim kapatıp, kim “kadın devrimiyle bütünleşen bölgesel konfederal devrimler, kapitalist moderniteden kadın özgürlükçü, ekolojik, komünal sosyalizme geçiş çağını” başlatacak?

On milyonlarca insan, dünyanın dört tarafından Öcalan’ı ve partisi PKK’yi işaret ediyor.

Komünistler, devrimci partiler bu devrimci sürecin organik parçaları oldukları ve programlarını birbirleriyle uyumlulaştırdıkları ölçüde, Duran Kalkan’ın dediği gibi, “kendi gibi olurlar ve kendi rollerini oynarlar.”

PKK üyesi olmayan ben, o nedenle PKK’nin 45’inci yıldönümünü selamlıyorum. Bu partiyle birlikte, tüm devrimci partilerin kollektif öncülüğünde yaşadığımız çağı kapatacak, yeni çağı başlatacak olan devrimci sürecin zaferine inanıyorum.

Zaferin en büyük adımı Öcalan’ın fiziki özgürlüğü olacak. Hapisten çıksın, bir çağ kapanır, yeni çağ açılır.  Gemlik’ten İmralı’ya yürüyenlere başarılar diliyorum.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.