Gazeteci Karataş’a gözaltı

  • Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Dindar Karataş evi basılarak gözaltına alındı, MA Van Bürosu da polis tarafından basıldı.

 

Polis Özel Harekat (PÖH) elemanları, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Dindar Karataş’ın Van’ın İpekyolu ilçesinde bulunduğu evi, sabahın erken saatlerinde abluka altına aldı. Polisler, daha sonra eve baskın düzenleyerek, evde bulunanları yere yatırdı. Evde arama yapan polisler, Karataş’ı gözaltına aldı. Karataş’ın telefonu ve fotoğraf makinesinde bulunan hafıza kartına el konuldu. Karataş, İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Karataş’ın gözaltına alınmasının ardından MA Van Bürosu’na da polisler tarafından baskın düzenlendi. Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Van 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen karar ile çok sayıda TEM Şube polisi, gözaltındaki Karataş ile birlikte büroya gelerek, arama gerçekleştirdi.

Gazeteciye ters kelepçe

 Polisler, gazeteci Karataş’ın kullandığı dizüstü bilgisayar ve cezaevinden gelen mektuplar ile MA’ya ait üç harddisk ve dizüstü bilgisayara el koydu. Aramanın sona ermesinin ardından el konulan materyaller için tutanak tutan polisler, daha sonra gazeteci Karataş’a ters kelepçe takarak bürodan ayrıldı. TEM Şube Müdürlüğü’nde tutulan Dindar Karataş’a 24 saat avukat kısıtlılığı getirildi.

6 Ekim’de de basılmıştı

 Van’ın Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerlerin 11 Eylül’de gözaltına aldığı Osman Şiban ve Servet Turgut’un helikopterden atılmasını belgeleriyle ortaya çıkaran ve sonrasında tutuklanan MA muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile Jinnews muhabiri Şehbiran Abi ve gazeteci Nazan Sala’nın gözaltına alındığı 6 Ekim’de de aynı büroya baskın düzenlenmişti. Ajansın haber ekipmanlarına el konulmuştu.

Kürt düşmanlığı

Karataş’ın gözaltına alınmasına tepki gösteren Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, her dönemde iktidarın düşmanının değiştiğini, ancak bir baki düşmanının kaldığına işaret etti. Bu düşmanın da Kürtler olduğunu kaydeden Durmuş, “Kürtler, Kürt gazeteciler her daim hedefte. Bölgede hiçbir kural tanımayan politikalarının ifşa edilmesini istemiyorlar bu nedenle de bölgede çalışan Kürt gazeteciler daha fazla baskıya maruz kalıyor. Mesleklerinin özü olan gerçekleri ortaya çıkarıyorlar” dedi. 

Son dönemde “Yargı reformu” tartışmalarının olduğunu, gazetecilerin gözaltına alınmasıyla bu reform söyleminin toplumun her kesimini kapsamadığını gösterdiğini dile getiren Durmuş, “Gazeteciler haber yaptıkları için gözaltına alınıyor. Büroları basılıyor. İktidarın reform söylemleri genel olarak gazetecileri kapsamıyor. İktidar kendine göre bir reform çıkartıyor. Kendi politikasını rahatlatacak bir reform çıkartıyor. Ama tüm halkları kapsayacak, baskıyı ortada kaldıracak bir reformdan bahsetmiyor. Bu sabahki gözaltı da bunun bir göstergesi. Artık gazetecilere şunu söylüyorlar: Uğraşmayın, gerçeklerin peşinde koşmayın, biz size ne diyorsak onu yapın. Bu iktidarın yaklaşık 10 yıldır uyguladığı bir politika” diye konuştu. 

Vazgeçiremezler

İktidarın son zamanlarda en çok başvurduğu yöntemlerden birinin gözaltı ve tutuklamalar olduğuna işaret eden Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, ”Türkiye çapında ve Kürdistan’da ses çıkarabilen neredeyse bir avuç gazeteci kaldı. Bunlar da baskılanmaya çalışılıyor. Kürt medyası baskı yöntemleriyle hakikatten vazgeçmez. Her koşulda hakikati yazacağız” dedi.

Devlet korkuyor

 Tarafsız, bağımsız gazetecilik yapanların hedef alındığını ifade eden Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği(MLSA) Eşdirektörü Veysel Ok da bunun ayrımının muhakkak yapılması gerektiğini söyledi. Van’da iki yurttaşın askerler tarafından helikopterden atılıp işkence görmesini ortaya çıkaran gazetecilerin gözaltına alınıp tutuklanmasını anımsan Ok, şunları söyledi: “Bu gözaltı, tutuklamalar devam ediyor. Şunu gösteriyor ki gazeteciler devleti korkutuyor. Hukuka aykırı eylemleri, yolsuzlukları, işkenceyi haberleştiren gazetecilere karşı devletin bir arayışı var. Devlet yaptığı eylemlerin, hukuksuzlukların kamuoyu tarafından bilinmesini istemiyor. Helikopterden atılarak öldürülme haberini gazeteciler olmasa öğrenmezdik. Onların tutuklanması ile birlikte yurttaşların haber alma hakları engelleniyor. Gazetecilerle kavga etmek, gazetecileri taciz etmek sorunu ortadan kaldırmıyor. Devlet her ne kadar bilginin kendi tarafından tekelleştirilmesini istese de çabaları boşuna.”

İnatla devam

 “Baskınlar inanılmaz bir hale geldi” diyerek sözlerine başlayan Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (Basın-İş) Genel Başkanı Faruk Eren, “Bu baskı karşısında haber yapmaya, direnmeye devam edeceğiz. Bizim görevimiz topluma gerçekleri ulaştırmak. İnatla bu işi yapmaya devam edeceğiz. Gazeteciler, koca koca yalanlarla yönetilen iktidara karşı bu yalanları ortaya çıkardığı, hakikati anlattığı için gazetecileri hedef alıyorlar. Gerçekler duyulmasın istiyorlar. Sadece kendi yalanlarının olduğu yayın organları istiyorlar ama bu böyle olmayacak” şeklinde konuştu.

Kürtlere dönüktür

 Bölgede çalışan gazeteciler üzerindeki baskıların giderek şiddetlendiğine dikkati çeken gazeteci Mehveş Evin ise şunları ifade etti: “Yargı reformundan, demokrasiden, hukukun üstünlüğünden yeniden bahsedilen bir dönemde hiçbir şekilde meslektaşlarımızın bu şekilde sindirilmeye çalışılmasını kabul etmiyoruz. Ben konunun siyasi, yani Kürtlere dönük olduğunu düşünüyorum. Bölgeye yönelik bir politika olduğunu düşünüyorum. Yönetemediği için şiddete başvurarak çözüm arayan bir yapı var.”  VAN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.