Geçen yıldan kalan iki karmaşa

Selim FERAT yazdı —

  • "Mağara sendromu" terimi, insanların sosyal temas kurmaktansa nasıl kendi özel mağaralarına çekilmeyi tercih ettiklerini çok açık bir şekilde tanımlar. 
  • Rojava’ya saldırı, küresel insani değerlere saldırı olarak algılanmalıdır. Rojava’yı düşürecek Türk devletinin atacağı ikinci adım, Başûrê Kurdistan’ı tamamen işgal etmek ve Güney’deki hükümeti lağvetmek olacaktır.

Küresel karmaşa:

Politikacılar, Corona krizi döneminde, sağlıkla ilgili herşeyi daha iyi bildiklerini dikte ettiler.

Dayandıkları güç, virologlardı.

Dünyada, Corona bağlamında çözüm bulmada örnek ülke Almanya’da aşının Corona’nın bulaşmasına engel olmadığı haberleri yayıldıktan sonra, aşı olanlarda büyük bir hayal kırıklığı yaşandığı gözlemleniyor.

Nihayet başta gelinen noktalardan birine dönüldü: hiçbir şeyi bilmiyoruz!

Corona, olağanüstü bir dönemi başlattı.

Politika erki bu tarihi fırsatı kaçırmadı;

Politikacılar bir yerde, olağanüstü dönemin diktatörlüğünü üstlendiler.

Kapitalizm alt yapı olarak hala var ve belirleyici.

Ancak Corona döneminde, üretime dayalı birikim dışında, bir yerde birikimsiz milyarderler, yeni kapitalistler oluştu.

Biontech Corona aşısı keşfinden sonra, 2021 yılında daha öncesinde mümkün olmayan bir net kazanç sağladı: 10,3 Milyar €.

Hükümetlerin, yaşama hükmettikleri olağanüstü bir dönem geçirdi insanlık.

Akıldışı önlemler, egemen mantık hükmüne dayandırıldı.

Alttakilere, sus payı kaldı.

İnsanlığın unutamayacağı hikayenin adı: Corona’ya dayalı darbe!

Altakilerin yaşamında derin izler bıraktı.

Psikolojik hasarı yüksek bir fatura;

Özellikle gençler ve çocuklar üzerinde derin psikolojik etkilere yol açtı.

Almanya’da Goethe Üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya dayalı aktarıyorum: 

"Mağara sendromu" terimi, insanların sosyal temas kurmaktansa nasıl kendi özel mağaralarına çekilmeyi tercih ettiklerini çok açık bir şekilde tanımlar. Sendrom, Coronanın olası geç etkileri hakkında basında çıkan haberlerde daha sık görülür. 

Araştırmayı yürüten Psikoloji Profesörü ve çalışmanın sorumlusu Prof. Ulrich Stangier,  bunun gerçekten patolojik bir fenomen olup olmadığının tartışılmaz olduğunun altını çiziyor.

Frankfurt psikologları, salgının yarattığı bir "motivasyonel ikilem"e işaret ediyorlar:

Bir yandan haklı bir enfeksiyon ve sosyal mesafe korkusu, diğer yandan temas ve sosyalleşme ihtiyacı. 

Bazı insanların temas kısıtlamalarının sona ermesinden sonra bile, neden hala belirli bir "güvensizlik" hissettiği sorulduğunda, uzun süreli sosyal kısıtlamaların sosyal temaslara olan ilgiyi ve bunlardan alınan zevki azaltmasında olası bir sebep görüyorlar. Buna “sosyal anhedonia /zevksizlik” diyorlar…

Kurdistan’a dair karmaşa:

Türkiye, Kürt ve Kurdistan’a dayalı hayati kurumları hedef aldı ve yaşam alanlarını bombaladı; Kimyasal kullandı. 

Rojava’ya saldırı, küresel insani değerlere saldırı olarak algılanmalıdır. Rojava’yı düşürecek Türk devletinin atacağı ikinci adım, Başûrê Kurdistan’ı tamamen işgal etmek ve Güney’deki hükümeti lağvetmek olacaktır. 

Rojava’da olduğu gibi, güvenli yaşam alanlarına sahip olmalarına rağmen, güvenli yaşama alanlarının tehdit altında olması, Kürtler’in içinde bulunduğu tarihi ikilemdir.

Kuzey Kurdistan’da kazanmalarına rağmen, gasp edilen belediyeler, kazanmak ile "hiçe sayılmak" ikilemiyle, bireylerin, toplumların sosyal yaşamı ve psikolojik sağlığı üzerinde önemli etkilere sahip.

Rojava’daki tabloda, "Kürtler yine satıldı" tablosunun egemen kılınması, kurban yerine koyulma psikolojisinin kanıksatılmasına hizmet ediyor; psikolojik açıdan zehirli ve özgüveni sarsan, muhtemelen, Ankara menşeli bir çıkmaza işaret ediyor.

Ve bu karmaşadan çıkacak tek güç var o da Rojava ve Kurdistan halkları; "büyük plan"ı bozacak tek güç de onlar.

Selimferat@web.de

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.