Geriye sadece annemin fotoğrafı kaldı

Toplum/Yaşam Haberleri —

Mithat Aşur ve annesinin fotoğrafı

Mithat Aşur ve annesinin fotoğrafı

  • “Deprem olmadan önceki son gece kızımın doğum gününü kutladık. Felaket öncesi son mutlu günümüz” diyen Mithat Aşur enkaz altındaki hatıralarını korumaya çalışıyor. Geriye sadece annesinin fotoğrafı ve elinde sıkıca tuttuğu kızının lastik tokası kalmış.

ERDOĞAN ALAYUMAT/HATAY

Hatay’da enkaz başında çaresiz bekleyiş devam ediyor. Depremle birlikte harabeye dönen kentte tarihin en büyük trajedilerinden biri yaşanıyor.

Antakya sokaklarında yıkımın boyutunu fotoğraflamaya çalışırken, yaşanan trajedi bir tokat gibi yüzüme çarpıyor. Asi nehrinin kıyısında karşılaştığımız Mithat Aşur, yıkılan evinin enkazında bekliyor. Neden beklediğini sorduğumda ise “Anılarımın çalınmasına engel olmak için” yanıtını alıyorum. Mithat abi yürürken, bir yandan depreme nasıl yakalandığını anlatıyor bir yandan da gözyaşlarını siliyor. “Deprem olmadan son gece kızımın doğum günü kutladık. Felaket öncesi son mutlu günümüz” diyor ve devam ediyor: “Tüm ailemi enkaz altında bıraktım, iki kızımın cansız bedenini çıkardılar sadece eşim ve ben kaldık. Bundan sonra tüm dünya kurtulsa, her yer mutluluktan şenlik alanına dönse bizim mutluluğumuz felaketten önceki o son günde kaldı.”

Kentin utanç vesikası

Sessizce Mithat abiyi dinlerken gözüm elindeki torbaya ilişiyor. Torbayı taşımak için yardım teklifinde bulunuyorum. “Bunlar benim geriye kalan son hatıralarım. O yüzden kimseye vermem” diyerek yardım teklifimi geri çeviriyor. Birlikte Hatay Valiliğine doğru yürüyoruz. “Burada mı kalıyorsunuz” diye sorum “evet” diyor. Valilik binası ortadan çatlamış ve ağır hasar almış. Güvensiz bir alanda neden kalmak istediğini sorduğumda ise, “Burası bu kentin utanç vesikası. Bizi deprem değil (Valiliği göstererek) buraya giren devlet yöneticileri bu hale getirdi. İşte bu yüzden burada bekliyorum” yanıtını alıyorum. Kentin en sıkı korunan yapısının önüne geldiğimizde kimse yok. Normal günlerde önünden geçildiğinde bile polis tarafından önünüz kesilip GBT kontrolü yapılırken şimdi ihtişamını kaybetmiş, harabeye dönmüş.

Kızımın hayalleri vardı

Valilik bahçesine girdiğimiz de endişeli ve umutsuz gözlerle etrafı izleyen Mithat abinin eşiyle karşılaşıyoruz.  Yol boyunca elinde taşıdığı torbanın içinde ne olduğunu sorduğumda ise torbanın içini açıp içindekileri çıkarıyor. Enkazın altında sadece daha önce kanser hastalığından vefat eden annesinin çerçevelenmiş fotoğraflarını ve elinde sıkıca tuttuğu kızının lastik tokasını enkazda bulabilmiş.

Kızı hakkında konuşmak istediğimde ise konuşamıyor. Bu sefer bir ağlama krizine giriyor. Uzun bir süre ağladıktan sonra “Kızımın her genç gibi hayalleri vardı. Fotoğrafa merakı vardı Melikem’in, bu yüzden ona bir fotoğraf makinesi aldım. Babaannesinin fotoğraflarını çekmeyi çok severdi. Bazen annem kızardı. ‘Yeter artık beni artist yaptın’ diye kızardı. Onun çektiği fotoğraflarda yok artık.”

60 yıllık yaşam sıfırlandı

Hatay’da bir yaşam kalmadı. Bu yüzden kentten bugüne kadar binlerce kişi ayrıldı. Özellikle Mersin, İzmir, Muğla ve İstanbul olmak üzere Türkiye’nin farklı kentlerine göç ediyorlar. Mithat Aşur ailesi de göç edecek ailelerden biri. Yıkılan kentin enkazından geriye kalan akrabalarının çıkarılmasını bekliyor. Nereye gideceğini sorduğumda ise “Neresi olursa fark etmiyor. 60 yıllık yaşamım sıfırlanmış gibi sanki o yüzden nereye gidersem gideyim bir tarafım hep bu enkazın altında kalacak” diyor.

Benim devletim olamaz

Arama kurtarma ekiplerinin günler sonra kette gelmesi, kentin devlet tarafından yalnızlaştırılması ile ilgili soruma ise, derin bir iç çekerek yanıtlıyor: “Ben eskiden devleti çok severdim. Böyle bir felaket karşısında bizi yalnız bırakan devlet benim devletim olmaz zaten. Ben yıllarca devlet yaşasın diye elimden geleni yaptım ama şimdi anlıyorum ki ben öleyim diye devlet elinden geleni yapıyormuş. Dışarıdan gelen yabancılar bize daha çok yardım etti. Koskoca bir devletin ne kadar aciz olduğunu ben bu felakette gördüm.”

Mithat Aşur ve eşiyle vedalaşıp gitmeye hazırlandığım sırada gözüm yine valilik binasına takılıyor. Elinde son hatıraları kalmış gözü yaşlı bir anne-baba ve ortadan ikiye ayrılmış devlet otoritesi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.