“Hayır” demeyi öğretiyoruz
Dosya Haberleri —

Kadın eylemleri, Almanya/ foto:AFP
- Almanya kadına yönelik şiddet verileri korkunç bir tablo ortaya koyuyor. 2024’te 53 bin 451 kadın cinsel şiddete maruz kaldı ve mağdurların yaklaşık yarısı 18 yaşın altında. Almanya’da erken yaşta evlilik de dikkat çekiyor.
- Cinsel, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalan genç kadınlara destek veren Mädchenhaus Bielefeld e.V.’in Başkanı Psikolog Birgit Hoffmann ve Yönetim Kurulu Üyesi Nilgün İsfendiyar, "Koruma tesislerinin güçlendirilmesi ve danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerekiyor" çağrısında bulundu.
- “Amacımız, genç kadınların güçlenmesini sağlamak. Kendi sınırlarını tanıyabilmeleri, kendilerine dikkat edebilmeleri ve gerektiğinde “hayır” diyebilmelerini istiyoruz. Yaşamlarını özgürce ve kendi kararları doğrultusunda sürdürebilmelerini hedefliyoruz.”
ARAT ARARAT/BIELEFELD
Almanya gibi “güvenli” kabul edilen bir ülkede kadına yönelik şiddet verileri dikkat çeken bir tablo ortaya koyuyor. Her yıl artan vakalar, toplumdaki durumun ağırlığını açıkça gösteriyor. 2024’te ülkede 265 bin 942 aile içi şiddet olayı kaydedildi; mağdurların yüzde 73’ü kadın. Aynı yıl işlenen 308 kadın cinayetinin 191’i eşleri, eski eşleri ya da aile üyeleri tarafından gerçekleştirildi. Cinsel şiddette de durum farklı değil: 2024’te 53 bin 451 kadın cinsel şiddete maruz kaldı ve mağdurların yaklaşık yarısı 18 yaşın altında. Şiddet yalnızca fiziksel sınırlarla da sınırlı kalmıyor; dijital taciz, zorla evlendirme tehdidi, mobbing ve psikolojik baskı, özellikle genç kadınlar arasında hızla yayılıyor. Almanya’da erken yaşta evlilik de -geçmiş yıllara göre düşüş görülse de- sorun olarak varlığını koruyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre Nisan 2025 itibarıyla 299 yabancı çocuk evli olarak kayıtlara geçti, bu sayı iki yıl önce 1475’ti. Çocuk yaşta evlilikler en çok Suriye uyruklular arasında. Onu, Bulgar, Yunan ve Romanya uyruklular takip ediyor. Alman vatandaşı çocuk evliliklerine ilişkin ise henüz veri bulunmuyor. Cinsel, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalan kız çocukları ile genç kadınlara destek veren Mädchenhaus Bielefeld e.V.’in Başkanı Psikolog Birgit Hoffmann ve Yönetim Kurulu Üyesi Nilgün İsfendiyar sorularımızı yanıtladı.
Mädchenhaus olarak hangi alanlarda çalışıyor ve genç kadınlara hangi konularda destek veriyorsunuz?
Bizim öncelikli hedefimiz, fiziksel ve/veya psikolojik şiddete maruz kalan kız çocukları ve genç kadınlara destek ve danışmanlık sağlamak. Bunun yanı sıra cinsel şiddet mağdurları için özel bir danışmanlık birimimiz var. Zorla evlilik ya da psikolojik cinsel şiddet yaşayan gençlere de yardımcı oluyoruz. Destek talep eden genç kadınlara danışmanlık, uzman ekibimiz tarafından terapi imkanı ve baskı altında olan ya da can güvenliği tehlikede bulunanlar için barınma olanağı sağlıyoruz. Ayrıca çevrim içi danışmanlık hizmeti de veriyoruz. Çalışmalarımız çok dilli; Kürtçe, Türkçe, Arapça, Almanca dillerinde danışmanlık hizmeti veriyoruz.
Buradaki temel amaç sadece genç kadınlara ulaşmak değil; aynı zamanda sorun yaşayan genç kadınların bize ulaşabilmesini sağlamak. Bu nedenle okullara giderek bilgilendirme ve önleyici çalışmalar yapıyoruz. Böylece gençler kurumumuzu tanıyor ve bir kez geldiklerinde, bir sonraki sefer daha kolay cesaret bulabiliyorlar. Elimizden geleni yapıyoruz, ancak elbette her yerde olmamız mümkün değil.
Toplumsal cinsiyete dayalı ve dijital şiddetle ilgili genel tablo nedir ve Mädchenhaus bu alanda nasıl çalışmalar yürütüyor?
Bu tür şiddet vakaları uzun yıllardır var. Ancak geçmişle kıyasladığımızda özellikle dijital şiddetin belirgin biçimde arttığını söyleyebiliriz. Mädchenhaus olarak okullarda bilinçlendirme çalışmaları yürütüyoruz. Toplum bilinçlendikçe bize daha fazla başvuru geliyor; bunun farkındayız. Aslında bu durum, eğitmenlerin ve gençlerin bilinçlenmesi anlamına geliyor. Vaka sayılarının yükselmesi, her zaman şiddetin arttığını göstermez, çoğu zaman yaşananların daha fazla görünür hale geldiğine işaret eder.
Sanal medya ve dijital ortamlarda genç kadınların karşılaşabilecekleri risklere yönelik ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?
Korumamız altında olan ya da bizimle iletişimde bulunan genç kadınları bu konuda mutlaka bilgilendiriyoruz. Instagram ve YouTube gibi sosyal medya hesaplarımız üzerinden, karşılaşabilecekleri tehlikeleri ve bu tehlikelere karşı nasıl korunabileceklerini anlatıyoruz. Gençler sosyal medyada çok aktif olduğu için onlara yine bu kanallar üzerinden ulaşıyoruz. Ayrıca “genç kadınlar zehirli bir ilişkiden nasıl korunabilir” gibi konulara değinen videolarımız da var. Bu içeriklerin yoğun ilgi gördüğünü söyleyebiliriz. Genç kadınlar bize telefon, çevrim içi, sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları üzerinden ulaşıyor. Tabii ki başvuruları anonim kalıyor.
Göçmen ve mülteci genç kadınların karşılaştığı ek zorluklar neler?
Yaklaşık 10 yıl önce Porta Amal adlı bir sığınma evimiz vardı. Annesiz ve babasız gelen göçmen kızları burada kabul ediyorduk; zamanla bu başvuruların sayısı azaldı. Kurum olarak toplumdaki ihtiyaçlara göre hareket ediyoruz; Porta Amal da 2014-2015 yıllarında bu ihtiyaca yanıt veren bir rol üstlenmişti. Jugendamt (Gençlik Dairesi) ile ortak çalıştığımız için genç kadınlar bize bu kurum üzerinden yönlendiriliyor. Bielefeld çevresinde bu alanda çalışan tek kurumuz ve gençlerin iltica dosyaları, sağlık sorunları, mesleki gelecekleri ve eğitim süreçleri gibi tüm konularla da ilgileniyoruz.
Genç kızlara yönelik saldırılar ve eşitsizlikle ilgili elinizde veriler bulunuyor mu?
Bu konularda ne yazık ki istatistiki verilerimiz yok. Bizim önceliğimiz, genç kadınları saldırılara karşı korumak ve onları güçlendirmek. Ancak, zorla evlendirilmelere ilişkin veriler tutuyoruz. Yılda yaklaşık 150 yeni başvuru alıyoruz. Başvurular genç kadınların kendilerinden, okullardan ya da güvendikleri kişiler aracılığıyla geliyor. Evlendirilmeler özellikle yaz aylarında artış gösteriyor. Zorla evlendirilmek istenenlerin büyük kısmı burada doğup büyümüş gençler. Bu konuda NRW Eyaleti’nde yılda yaklaşık 25 seminer düzenliyoruz ve mümkün olduğunca çok yere ulaşmaya çalışıyoruz.
Mädchenhaus Bielefeld olarak genç kadınlara ne tür destek ve danışmanlık hizmetleri sunuyorsunuz? Genç kadınlar dışında yetişkinlere yönelik hizmetleriniz var mı?
Danışmanlık, sığınma evleri, zorla evlilikle mücadele için danışmanlık merkezi ve engellilere yönelik şiddetten korunma gibi farklı birimlerimiz bulunuyor. Danışmanlık merkezlerimize çoğunlukla şiddete uğrayan genç kızlar başvuruyor. Bunun yanında aile içi sorunlar ve okullarda yaşanan mobbing vakaları da bize iletiliyor. Bu birimlerde görev yapan ekip arkadaşlarımız eğitimli ve profesyonel kişilerden oluşuyor; çalışmalarını uygun yöntemlerle yürütüyorlar. Hizmetlerimiz yalnızca genç kızlara yönelik. İstisna olarak, 21 yaşına kadar olan genç annelere ya da henüz evlenmemiş 25 yaş altı genç kadınlara danışmanlık sunabiliyoruz. Yetişkin kadınlar için Kadın Evleri gibi farklı kurumlar mevcut ve bu kurumlara yönlendirmeler yapılıyor. Ancak zorla evlilik söz konusu olduğunda, bölgede en erken müdahale eden kurumun biz olduğumuzu söyleyebiliriz.
Sığınma evi (Schutzhaus - anonyme barrierefreie Zuflucht) hizmetleriniz nasıl işliyor? Hangi durumlarda genç kadınlar buraya kabul ediliyor?
Öncelikle genç kadınların kendilerinin ya da Gençlik Dairesi’nin başvuruda bulunması gerekiyor. Ancak bize ulaşan her vakayı hemen kabul edemiyoruz; Gençlik Dairesi’nin onayı şart. Ayrıca Gençlik Dairesi yalnızca 18 yaşına kadar olan kadınların masraflarını karşıladığından, 18 yaş üstü başvurular daha sorunlu olabiliyor. Barınma yerlerimizde boş yerin bulunması da gerekiyor. Kabul edilen genç kadınların kendi güvenlikleri için kaldıkları yeri kimseyle paylaşmamaları gerekiyor. Cep telefonlarını bize teslim etmeleri ve barınma yerlerimizin kurallarına eksiksiz uymaları zorunlu.
Hizmet verdiğiniz genç kadınların hayatlarında en sık gözlemlediğiniz olumlu değişimler neler?
Amacımız, genç kadınların güçlenmesini sağlamak. Kendi sınırlarını tanıyabilmeleri, kendilerine dikkat edebilmeleri ve gerektiğinde “hayır” diyebilmelerini istiyoruz. Kısacası, yaşamlarını özgürce ve kendi kararları doğrultusunda sürdürebilmelerini hedefliyoruz. Ayrıca fiziksel koruma konusunda da çalışmalarımız var. Örneğin yatılı olarak kalan kızlar için bütçemizle bir özsavunma eğitimi programı oluşturduk ve tüm kızların bu kursa ücretsiz katılabilmesini sağlıyoruz. Elbette bu eğitim, onları her durumda tamamen koruyamayabilir; ancak duruşlarını, özgüvenlerini ve kendilerini ifade etme biçimlerini daha güçlü hale getiriyor.
Birçok başarı hikayemiz var. Zorla evlendirilmekten kurtardığımız gençlerin yıllar sonra bize dönerek teşekkür etmeleri bizim için en büyük ödül. Kimi kendi ailesini kurduktan sonra bile dönüş yapıyor. Örneğin, 20 yıl önce yardım ettiğimiz bir genç kız, “Siz beni kurtardınız” diyerek geçen yıl maddi bağışta bulundu. Kimilerinin eğitimine devam ettiğini görmek de bizi son derece mutlu ediyor.
Çalışmalarınızı yürütürken ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Bir dönem ciddi personel sıkıntısı yaşadık, ancak şu anda tüm kadrolarımız dolu. Bunun yanı sıra her yıl çeşitli bütçe kesintileriyle karşılaşıyoruz ve bağışlara bağımlıyız. Bunu açıkça söyleyebiliriz. Halktan gelen düzenli bağışlar ve bizim yürüttüğümüz tanıtım çalışmaları olmasaydı, bu kız evi çoktan kapanmış olurdu. Toplum içinde oldukça görünür olmamız da önemli bir avantaj. Zaman zaman bağış kampanyaları, stantlar ve etkinlikler düzenliyoruz.
Aynı zamanda gönüllü desteğine de büyük ihtiyaç duyuyoruz. Örneğin, yönetim kurulumuz tamamen gönüllülük esasına göre çalışıyor. Bunun yanında birçok vakıftan fon desteği alıyoruz. Pflege Stiftung, Aktion Mensch, Deutsches Hilfswerk, “Ein Platz an der Sonne” ve Almanya Televizyon Piyangosu gibi çeşitli kuruluşlardan destekler aldık.
Almanya’nın kadın hakları konusundaki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Almanya bu alanda adımlar atıyor, ancak bizim gibi kurumlar için en büyük sorun finansman. Örneğin, barınağımız dolu değilse finansal destek alamıyoruz; bu da ciddi bir risk oluşturuyor. Bu tür barınakların masraflarının federal hükümet tarafından tamamen karşılanması gerektiğini düşünüyoruz. Sosyal medya proje çalışmalarımız sırasında kadınların Almanya’da kendilerini özgürleşmiş hissettiklerini, fakat diğer bazı ülkelerin daha ileride olduğunu da fark ediyoruz. Örneğin İspanya’da, ev içi şiddet nedeniyle polis müdahalesi olduğunda özel bir koruma görevlisi kadının sürekli temas halinde olduğu biri olarak görevlendiriliyor. Kadın evde kalmak istese bile bu görevli iletişimi sürdürüyor. Benzer uygulamalar İspanya’nın yanı sıra Fransa ve hatta İtalya’da da mevcut.
Almanya politikalarının genç kadınların ihtiyaçlarını karşılamadığını düşündüğünüz noktalar var mı?
Bu zor bir soru. Kanun önünde herkes eşit, ancak pratikte kadınların ve kızların güçlenmesini sağlayacak bilincin geliştirilmesi, koruma tesislerinin güçlendirilmesi ve danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Gözlemlerimize göre, özellikle AfD gibi partilerle yürütülen siyasi tartışmalar, toplumdaki düşünce yapısının daha muhafazakar bir yöne kaymasına neden oluyor. Bu nedenle, toplumsal olarak geleneksel kalıplara geri dönülmesine izin vermememiz gerektiğini düşünüyoruz.
Genç kadınlara, ailelere, eğitimcilere ve topluma ne söylemek istersiniz?
Bazen çocuklar önce yanlış ya da dolambaçlı yolları deneyebilir ve süreç her zaman düz ilerlemeyebilir. Ancak aileler, çocukların kendi belirledikleri yolda ilerlemelerine izin verip onları desteklediğinde, bu durum çocukların mutluluğu, memnuniyeti ve psikolojik sağlığı için çok şey kazandırır. Kızların özgür ve korkusuz bir şekilde büyümesi ve diğer çocuklara güven verebilmesi de son derece önemlidir. Bu, çocukların sürekli şüphe ve korku içinde yaşamamasını sağlar.
Almanya’daki bazı ailelerde hala çekingenlik görüyoruz; oysa ebeveynlerin topluma katılmaları ve çocuklarına güven vermeleri gerçekten çok önemli. Ayrıca çocukların yaşadıkları olumsuz deneyimleri, taciz gibi durumları ifade edebilmeleri gerekir. Bu durumda onlara “sen suçlu değilsin” denilmeli ve gerekli destek sağlanmalıdır. Çocuklar ve gençler hata yapabilir, sınırlarını deneyebilir ve tüm bunlara rağmen değer görmelidirler.















