Hesekê’nin yarısına su ulaştı

  • Hesekê Su Müdürlüğü’nün çalışmaları sonrası Salihiyê, Ezîziyê, Telayî, Xişman ve Miftî mahallelerine su ulaştı.

 

Türk devletinin Serêkaniyê’yi işgali sonrası Hesekê’deki yüzbinlerce insana su temin eden Elok İstasyonu’nun faaliyetini durdurması sonrası kentte su krizi yaşanmıştı. Hesekê Su Müdürlüğü de krize çözüm için başlattığı kuyu projelerini tamamdı. Bu kapsamda Ezîziyê Mahallesi’ndeki su deposunda toplanan su, Ezîziyê, Salihiyê, Telayî, Xişman ve Miftî mahallelerine ulaştırıldı. Müdürlük, iletilen suyun Hesekê Kantonu’ndaki tüm halkın ihtiyacını karşılayacak kapasitede olmadığını, söz konusu çalışmanın ilk adım olarak yüzde 50’lilik bir ihtiyaca cevap olacağını açıkladı.

 Suriye suyun kesilmesini kınadı

Suriye hükümetinin resmî haber ajansı SANA, “Suriye Dışişleri Bakanlığı, bir milyondan fazla insanın yaşadığı Hesekê’nin içme suyunu kesen Türkiye rejimini kınadı” ifadelerini kullandı. Açıklamada Türk devletinin suyu, Suriyeli sivillere karşı savaş silahı olarak kullandığı belirtilerek, “Uluslararası insanî sözleşmelere ve Cenevre Sözleşmesine bu bir savaş ve insanlık suçudur” denildi.

Kürtlere karşı su silahı

İşgalci Türk devleti 60’lı yıllardan bu yana Suriye ve Irak’taki Kürtlere karşı suyu bir silah olarak kullanıyor. Türkiye, Nisan 2018’de Kuzey-Doğu Suriye’ye bıraktığı suyu iyice azalttı. Bu nedenle Tişrîn ve Tebqa barajlarındaki su seviyesi düştü. Binlerce kişinin tarımsal sulamada faydalandığı Fırat’ın suyunun azaltılması nedeniyle çiftçiler tarım yapamaz hale geldi. Yapılan tüm anlaşmalara ve imzalanan protokollere rağmen Türkiye, saniyede 200 metreküp suyun Suriye’ye geçmesine izin veriyor.

Kuzey-Doğu Suriye’ye işgal saldırılarında bulunan Türk devleti, Serêkaniyê ve Girê Spî’yi işgal ettikten sonra ilk olarak Elok Su İstasyonu’nu hizmetten çıkardı. Hesekê’ye su sağlayan istasyonun devre dışı bırakılmasıyla milyonlarca insan susuzlukla yüz yüze kaldı. Salgınla mücadelenin yaşandığı bir dönemde suyun kesilmesi, insani bir krize neden oldu. Hesekê’de ayrıca göçmenlerin kaldığı üç büyük kamp bulunuyor. Elok Su İstasyonu’nun suyunun kesilmesinin ardından Kızılhaç ve UNICEF, 460 bin kişinin tehlikede olduğunu duyurdu. Birçok uluslararası kurum, Türk devletinin yarattığı tehlikeye son vermesini istedi.

ANHA’ya konuşan Dr. Azad Doskê, tüm devletlerin uluslararası hukuka ve 1945’te San Francisco’da imzalanan BM sözleşmesine göre hareket etmesi gerektiğini hatırlatarak, Türk devletinin Fırat ve Dicle’nin suyunu tek başına kullanarak uluslararası hukuku çiğnediğini belirtti. Bu suçlara karşın Suriye hükümetinin BM Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırması gerektiğini kaydeden Doskê, “Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin de uluslararası kurumları Türk devletinin işlediği suçlara karşı uyarması gerekiyor. İşlenen suçlara ilişkin tüm belgeler BM Güvenlik Konseyi’ne ulaştırılmalıdır. Bu konuda birçok belge de ulaşmış durumda” dedi.

Türk devleti yargılanabilir

Türk devletinin suyu kullanarak insanları göçe zorladığını kaydeden Doskê, “BM sözleşmesinin 6 ve 7. maddelerine göre Türk devleti yargılanabilir. Bu yönlü suçları belgeleyen onlarca delil bulunuyor. Buradan Suriye hükümetine çağrıda bulunuyorum. Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Lahey’deki uluslararası mahkemeye şikayet etsinler” şeklinde konuştu. HESEKÊ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.