‘Heval Sara’nın gözü hep üzerimizde’

Kadın Haberleri —

.

.

  • 23 yıl önce misafir olarak geldiği dernekten bir daha ayrılmadı. ‘Kafamdaki soruların cevabını bulduğum yer’ dediği derneğin ev sahipliği yaptı. İlk kadın örgütlenmesinde yer aldı, şimdi kurumsal olarak gitgide büyüyen Rojbin Kadın Meclisi’nin Eşsözcülüğünü yapıyor. Yaratılan sonuçta Sakine Cansız’ın emeklerine işaret eden Leyla Kaya, “Heval Sara’nın gözü hep üzerimizde” diyerek, her koşulda sorumluluk duygusuyla çalışacağının altını çiziyor. 

M. ZAHİT EKİNCİ
HAMBURG

Leyla Kaya, 23 senedir Kürt Kadın Özgürlük Hareketi’nin içinde emek veren bir kadın. 1938 Dersim Tertelesinden sonra nar taneleri gibi dünyanın her tarafına savrulmuş bir ailenin çocuğu. Onun ve ailesinin payına da Çorum düşmüş. İşçi bir ailenin çocuğu olarak 1972 yılında Hannover’de dünyaya geldiğini belirten Leyla, aile içerisinde alevi inanç ve geleneklerinin ağırlıkta olduğunu belirterek hayat hikayesini bizimle paylaşıyor.

Demokrat ve Aleviliğin öne çıktığı bir aile ortamında büyüdüğünü söyleyen Leyla, “Çocukluğumda ailemle beraber sık sık Hannover’deki Alevi derneklerinin düzenlediği gece ve etkinliklere katıldığımı hatırlıyorum. Babam Kürtçe biliyordu ama Kürtlük pek tartışılmazdı ailede. Sanki Alevi olmak bize yetiyordu. Okul ve meslek eğitimi sırasında kimliğime ve geldiğim topraklara ilgi duymaya başladım. Kimdim, nerden gelip nereye gidiyordum” diyor.

Evlendiği 1998 yılında Hamburg’a taşındıklarını ve burada kimlik arayışlarının devam ettiğini belirten Leyla, “Özcesi kendimi arıyor, kendime bir yol çizmeye çalışıyordum. Devrimci bir gelenekten gelen eşimin de arayışları vardı. Feldstrasse’de Sol çevrelere ait bir derneğin olduğunu duyunca oraya gittik. İçeri girdiğimde duvarda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ve diğer şehit arkadaşların fotoğraflarını gördüm. Kürdistan’da devlet eliyle yakılan köyler ve ormanları biliyordum. Faili meçhul cinayetlerin de olduğunu haberlerden takip ediyordum. Ama ilk kez Kürtlere ait bir dernek ortamında bulunuyordum. İlk edindiğim izlenim, insanların bize karşı samimiyeti ve cana yakınlığı olmuştu” dedi.

Kendimi buldum

Dernekteki sıcak yaklaşımlardan çok etkilendiğini söyleyen Leyla, “Öyle ki derneğe gidiş gelişlerimiz sonrası burası bizim ikinci evimiz oldu. Daha önce birçok derneğe gitmişliğimiz oldu ama arayışlarımıza cevap olabilecek tek yer burası oldu. Burada örgütlendik, kafamızdaki birçok sorunun cevabını bulduk. Tartışmalar çok seviyeli ve çok doyurucuydu. Burada yürütülen tartışmalar aynanın yüzümüze yansıtılmasıydı. Hem geriliklerimi ve katetmem gereken uzun bir yol olduğunu gördüm. O aynada bir kadın olarak ne kadar güçlü olduğumu da gördüm” diye belirtiyor.

Misafir geldim, ev sahibi oldum

O dönemler yeni oluşturulacak bir kadın derneği için kendisine bu oluşumda olup olmayacağı sorulduğunda memnuniyetle kabul ettiğini belirten Leyla, “Bu dernek Avrupa’da bir ilk olacaktı. Mezopotamya Özgür Kadın Derneği ismiyle kurulan derneğin yönetim kurulunda yer aldım. Bu benim için aynı zamanda güzel bir deneyim oldu. Alan ve komite çalışmaları üzerinden kadınlara ulaşma, örgütleme ve onları örgütlü bir güç haline çalışmalarımız vardı. Bu çalışmalar sayesinde bir çok kadına ulaştık ve tanıdık. Fazla bir bilincim olmasa da bu çalışmalar sayesinde güçlendiğimi ve belli bir olgunluğa eriştiğimi gördüm. Özgüven duygum gelişti. Misafir olarak geldiğim bu ortamda adeta ev sahibi olmuştum” diye ifade etti.

Sara’nın gözü hep üzerimizde

Alan ve komite çalışmalarının zamanla ihtiyaçları karşılamaya yetmediği için meclisleşme kararı aldıklarını söyleyen Leyla, “Hamburg Kürt Kadın Meclisi için ilk öneri Sara’dan (Sakine Cansız) geldi. Bizim de buna yönelik çalışma ve tartışmalarımız vardı. Heval Sara, meclisin kurulması aşamasından itibaren hep yanımızda oldu, destek verdi. İlk kongremizde bizimleydi. O olmasaydı belki bazı şeyler yarım kalırdı. Yanımızda olmadığı zamanlar da sık sık telefon açıp soruyordu. Hedeflediğimiz şeylerin hepsini yapamadık belki ama arayışlarımız hep devam etti. Paris’te 9 Ocak’ta yaşanan katliamdan sonra meclisin adını Rojbin Kadın Meclisi olarak değiştirdik. Şehadetler her ne kadar yüreğimizi acıtsa da, bir o kadar da omuzumuzdaki yükü ağırlaştırdı. İnanıyorum ki Heval Sara’nın gözü hep üzerimizde, görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmediğimiz zaman yine bize kızıyor” diyerek çalışmalarına her koşulda devam edeceklerinin altını çiziyor.

Kadınlar birlikte güçlü

Hamburg Rojbin Kadın Meclisi’nin kurumsal olarak gitgide büyüdüğünün altını çizen Leyla, meclisin çalışmalarını şöyle özetliyor: “Hamburg Kadın Ağı içerisinde yer alarak, diğer kadın kurumlarıyla ortak çalışma yürütüyoruz. Meclis bünyesnde 6 komisyonumuz var. Yalnız Hamburg’dakilere değil çevresinde yaşayan kadınlara da ulaşıp komünler oluşturarak, onları çatı meclise dahil ediyoruz. Alman feminist gruplar, Rojava ile dayanışma gösteren gruplarla ilişkilerimiz var. Biz kadın ağını her yönüyle büyütmek ve nitelikli bir hale getirmek istiyoruz. Hayatın her alanında kadınlara bir alan açmak istiyoruz. Kadın kurumlarıyla her ayın ilk haftası kadına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla ortak bir miting düzenliyoruz. Eski eşinin katletme girişiminde bulunduğu Meryem Şahin’in davasını yakından takip ediyoruz ve kamuoyu yaratıyoruz.“

24 saat yetmiyor

Bir çocuk annesi olan Leyla, aynı zamanda hayatını idame ettirmek için de çalışıyor. Bu koşuşturmanın içinde kadın çalışmalarında aktif olarak yer alan Leyla, “Bazen, keşke gün 30 saat olsa diyorum. Yoruluyorum ama neden yorulduğumu biliyorum. Babam bana hep ‘kızım, zalimin karşısında mazlumun yanında ol’ derdi. Katetmem gereken daha çok yol var. Kadın mücadelesi için verdiğim emek, bana moral ve güç olarak dönüyor, hayatıma anlam katıyor. Zaman sorunu yaşasam da, her yere yetişmek, kadının her derdine deva olmak istiyorum. Dünyanın neresinde bir kadın ölüyorsa sanki ben de onlarla ölüyorum. Neden ona yardımcı olmadım diye kendimi yiyip bitiriyorum” diyerek zamansızlığın bir bahane olmadığının altını çiziyor.

Diktatör yargılanmalı

Leyla, Avrupa Kürt Kadın Hareketi’nin bir süredir sürdürdüğü imza kampanyasına da değinerek, şunları vurguluyor: ”Kampanyanın Hamburg ayağında biz de üzerimize düşen görevi yerine getirmek için gece gündüz demeden çalıştık. Kadın katliamı, kadına yönelik şiddet varsa bunun bir yaptırımı olmalı. Bu tür kampanyalarla demokrat olduğunu söyleyen devletlere sorumluluklarını hatırlatıyoruz. Erdoğan’ın yargılanması için değil yüz neden, binlerce neden var. Bugün toplum acı çekiyorsa, insanlar arasında kin ve nefret artmışsa, yoksuluk varsa, insanlar intihar ediyorsa tüm bunların nedeni AKP ve Erdoğan’dır. Onbinlerce insan diktatörlerin ve kadın katillerinin yargılanmasını istiyorum diyerek imza atıyorsa kimse bunu görmezlikten gelemez.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.