
Kobane Kumpas Davası
HDP'ye karşı bir intikam davasına dönüştürülen ve "Kobanê Davası" adı altında yürütülen kumpas davasına ilişkin avukatlardan Çiğdem Kozan ile konuştuk...
- Mahkeme başkanı hakkında "Atadedeler isimli suç örgütünün yöneticilerinden olduğu" yönünde soruşturma yürütüldüğünü belirten Av. Çiğdem Kozan, "Eski mahkeme başkanı itirafçı oluyor ve ev hapsi adli kontrolü ile bırakılıyor. Bu örgütün Kobanê Davası’na dair bir siyasi kabul ve kararı var mı, bunun araştırılması gerekir" dedi.
MASİS HESKİF/ANKARA
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı gerçekleşen 6-8 Ekim protestolarından 6 yıl 3 ay sonra açılan Kobanê Davası Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi Sincan Kampüsü’nde devam ediyor. Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan davanın 13. duruşması 9 Mayıs’ta görüldü. HDP'yi kapatmak için açılan bu kumpas davasıyla ilgili dava avukatlarından Çiğdem Kozan ile dava sürecini konuştuk.
İlk olarak hakkında açılan soruşturmalar nedeniyle görevden alınan eski mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın durumuna değinen Kozan, “Hakkında derin devletin ticari istihbarat ayağı olduğu iddia edilen Atadedeler isimli bir suç örgütünün yöneticilerinden biri olduğu için soruşturma yürütülüyor, eski mahkeme başkanı itirafçı oluyor ve akabinde ev hapsi adli kontrolü ile bırakılıyor. Yani hakkındaki iddia alelade bir iddia değil, derin devlet ile ilişkilendiren bir mahkeme başkanının bu aşamaya kadar yapmış olduğu yargılamadan, vermiş olduğu kararlardan bahsediyoruz. Bu nedenle bu işlemlerin tamamı üzerinde şaibe olduğunu biz mahkemede detaylıca ifade ettik. Zira derin devlet denen yapının bu zamana kadar yaptıkları ortada, kendisini böyle nitelendiren bir mahkeme başkanının siyasi bir iradesi olduğu, siyasi isimlerle kişiliklerle ilişkili olduğu açıktır. Bu örgütün Kobanê Davası’na dair bir siyasi kabul ve kararı var mı, bunun araştırılması gerekir. Bunun için dosyadaki tape kayıtlarının, ifadelerin incelenmesi hatta bu kişilere bu konuya ilişkin sorular yöneltilmesi de gerekir” diye belirtti.
Bağlantılar incelensin talebi kızdırdı
Mahkeme başkanının HTS kayıtlarının incelenmesi, ilişkili olduğu siyasiler ve talimat alıp almadığına dair araştırma yapılmasının gerektiğini de sözlerine ekleyen Kozan, mevcut mahkeme heyetinin de farklı bir motivasyonu ve karar alma iradesi olmadığından bu yönlü bir araştırma yapmayacağının da açık olduğunu belirtti. Mahkemenin bu dosya ile Kobanê Davası’nın ilişkili olmadığını ifade ederek taleplerini reddettiğini söyleyen Kozan, “Ayrıca mahkeme heyetlerinin bu konudan çok rahatsız olduklarını ve duruşmada ifade edilmesini istemediklerini tavırları ile ortaya koyduklarını da ifade etmek gerek. Mahkeme başkanı bu konuda alınan sözlere bu dosya ile ilgisi yok diyerek ısrarla müdahale etti. Bu konu dışında da mahkeme heyetinin yargılamadaki genel tutumunu yargılananlar karşısında bir taraf olarak nitelemek mümkün olacaktır. İddia makamı benzer tavırlar ile mahkeme sürekli yargılanan siyasetçiler ve biz avukatlara karşı bir noktadan tavır sergilemekte. Taleplerimizin birçoğu kabul görmüyor, mahkemenin hukuksuz kararlarına itiraz ettiğimizde mahkeme başkanının çok defa bağırdığına da şahit olduk. Duruşmalara katılan herkes tarafından mahkeme heyetinin, bir siyasi irade, siyasi fikir olarak karşımızda konumlandığı gözlemini yapmak çok zor olmayacaktır” dedi.
Yargılama usulsüz
Kobanê Davası sürecinde, davaya müşteki olarak dahil olan birçok kişinin yargılanan sanıklardan şikayetçi olmadıklarına ve yine dava süresince mahkemenin gizli tanık bulma arayışına da şahit olduk. Bu duruma dair de konuşan Kozan, mahkemenin müvekkillerinin sorgularının henüz devam ederken, bir anda yargılamayı hızlandırma kararı ile müşteki ve tanık dinlemeye başladığını belirtti. Kozani, “Oysa CMK bu konuda açık olup; sorgular tamamlandıktan sonra delil tartışması aşamasına geçilebilir. Mahkeme gerekli süreyi sağladığını yargılananların savunma yapmadıklarını iddia etmiş ise de bizler ve müvekkillerimiz mahkemenin gerekli süreyi tanımadığını ve gerekli koşulları sağlamadığını birçok duruşma periyodunda ifade ederek, taleplerde bulunduk. Bu taleplerimiz mahkemenin duvarlarına çarpıp yine red ile döndü. Duruşmalarda şu an CMK’ya uygun bir yargılama usulü mevcut değil. Bir yandan müvekkillerimizin sorgusu yapılırken bir yandan da tanık ve müşteki dinleniyor. Birçok müşteki şikayetçi olmadı, müştekiler duruşmaya katıldıklarında genellikle ilk olarak neden burada olduklarını bilmediklerini ve bu dosya ile ne ilgilerinin olduğunu anlayamadıklarını ifade ettiler. Burada yargılanan kişiler ile yaşadıkları olayların ilgisi olmadığını söyleyen birçok müşteki dinledik. Bu beyanlarla ile; halk nezdinde de bu yargılamanın bir gerçekliği yok, bu yargılamanın siyasi olduğunun halk da farkında bunu anladık” şeklinde konuştu.
Savcı Google'dan bilgi alıp ekledi
“Yine mahkemenin henüz sorgular dahi başlamamışken talimat duruşmaları ile yokluğumuzda başkaca mahkemelerde dinlettiği müştekiler de var. Yani mahkeme kendi huzurunda değil, kendi yerel mahkemelerinde müştekilerin dinlenmesine karar verdi ve bir sürü müşteki bu şekilde dinlendi” diyen Kozan, adil yargılanma hakkı ihlali olduğunu defalarca dile getirmelerine rağmen taleplerinin reddedildiğini vurguladı. Kozan, “Bu dosyanın başlangıcında, yani soruşturma aşamasında soruşturma savcısının tanık arayışına girdiği dosyaya yansıyan belgeler ile açıkça görülmekte. Örneğin; etkin pişmanlık kapsamında ifade veren dosyanın açık tanığı bir isim, Şırnak’ta alınan ilk ifadesinde bu dosya ile ilgili bir ifadesi yok iken, bu dosya kapsamında ifadesi alınmak için tanık olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da tekrar dinlenmiştir. Şahıs geçen oturum dinlendi, 6-8 Ekim’e dair bilgisi, görgüsü yok. Tanık, örgüte dair genel bildiklerini anlatarak burada yargılanan kişileri tanımadığını ifade etti. Yani savcının bulduğu tanık dahi buradaki kişiler ile yaşanan olaylar arasında bir ilgiyi, örgütsel bir bağı ortaya koyamadı. Ama şunu da ifade etmeden geçmek istemem, tanık ifadesinde hatırlamadığı şeyleri soruşturma savcısının Google üzerinden aratarak oradan alıp ifadesine eklediğini ifade etti. Böyle bir usul olabilir mi, savcı ancak tanığın hatırladığı, anlattığı şeyleri dinleyebilir ve hatırlamadığını söylediklerini ‘Hatırlamıyorum’ olarak ifadeye geçirir. Bu dahi savcının hukuk dışı, hukuki olmayan bir irade ile işlemleri yaptığını açıkça ortaya koymaktadır" dedi.
Tanık beyanları tutarlı değil
Av. Kozan, şöyle devam etti: "Yine bir diğer açık tanık dinlendi. Bu kişi açıkça burada yargılanan kişilerden tanıdıklarını ancak legal siyaset nedeni ile tanıdığını, örgütsel herhangi bir bağlarını bilmediğini söyledi ve ifadesi alınırken emniyet personelinin elinde hazır kağıtlar ile geldiğini ve çok uzun ifadeler yazdıklarını söyledi. Tanık, emniyet ifadesi sırasında rahatsız olduğu için ifadeyi okuyamadığını, söyledikleri dışında şeyler yazıldı ise kabul etmeyeceğini o aşamada söylediğini duruşmada da ifade etti. Bir önceki duruşmada da mahkemenin, soruşturma savcısı ile aynı saikle gizli tanık arayışında olduğunu gördük. Dosyadaki her şey açıkça çökmüştü ve mahkeme yeni bir şey arıyordu, tam da bu aşamada duruşmalar devam ederken ara verilen çarşamba günü bir gizli tanığı bizlerin yokluğunda dinledi. Usulen bu tanık savcılık tarafından dinlenerek, beyanlarının bu dosya ile ilgili olduğu kanaatine varılırsa ek iddianame hazırlanıp bu dosya ile birleştirilmesi gerekirdi. Bu kişi ne şekilde direk dosyanın görüldüğü mahkemede dinleniyor, bu tesadüf müdür diye sormamak işten değil. Tanığa bizlerin soru sorması engellenirken, tanığın soyut beyanları mahkeme tarafından soru sorularak somutlaştırılmamış dahi. Tüm tanık beyanlarının birbiri ile tutarlı olmadığını da ifade etmekte fayda var. Aslında mahkeme her iki tanıktan aradığını bulamasa da bu beyanları dahi aleyhe yorumlayarak tutuk devam gerekçesi yaptı. Yani tanıklar aleyhe beyanda bulunmasalar dahi bu dosyada aleyhe yorumlanıyor” diye belirtti.
Müvekkillerimiz tarihe not düşüyor
Diğer yandan müvekkillerin savunmalarına da değinen Kozan, müvekkillerinin savunmalarıyla tarihe not düştüklerini belirtti. Kozan, “Bunun aslında şuradan da bir anlamını okumak gerek. Müvekkiller bu dosyada hukuken bir yargılama yapılmadığını ifade etmekle birlikte, adil bir yargılama yapılacağına dair bir inançları da yok. Mahkemeye kendilerini anlatmak gibi bir dertleri yok, halka kendilerini anlatmak ve tarihe not düşmek için savunma yapıyorlar. Müvekkiller bu zamana kadar yürüttükleri siyasi faaliyetleri neden yürüttüklerini ortaya koyan ve bu siyasi faaliyetlerin gerekliliğine dair, yine Kadın Hareketinin, Kürt Kadın Hareketi'nin yürüttüğü faaliyetlere dair çok geniş çerçeveli savunmalar yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar. Tam da mahkemeyi yargılayan bir noktadan yaptıklarının siyaset yapma hakkı kapsamında olduğunu, bunların yargılama konusu yapılamayacağını ifade ediyorlar. Ki bir siyasi hareketin yargılanması, diğer siyasi partiler karşısında açık bir ayrımcılık yasağı ihlali olarak da önümüzde duruyor” ifadelerini kullandı.
AİHM herkesi etkileyen bir karar verdi
Bir hukukçu olarak “Bu dava buradan itibaren devam etmemeliydi” dedikleri birçok yer olduğunu ve bunun sürekli devam ettiğini söyleyen Kozan, “Soruşturma Savcısı bu kadar hukuk dışı bir soruştura yürütmemeli, bir iddianameyi dahi hazırlamamalıydı. Aynı şekilde mahkeme de bu iddianameyi en başından kabul etmemeliydi. Çünkü iddianamenin tamamına bakıldığında, yaşanan olaylar ile yargılananlar arasında somut bir bağ kuran tek bir kısım yok, siyasal faaliyetlerin, kadın çalışmalarının hukuka aykırı şekilde illegal gibi lanse edilmesi, olay tarihlerinin bilinçli olarak çarpıtılmasına kadar birçok hata içeren bu iddianamenin kabul dahi edilmemesi gerekirdi. Yine AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) Büyük Daire'nin Demirtaş kararı ile aslında bu dosyada yargılanan herkesi etkileyen bir karar verilmiş ve olaylar ile HDP tarafından paylaşılan Tweet arasında illiyet bağı olmadığı yönünden kesin bir karar verilmiştir. Yerel mahkemenin artık bu karara uymaması hukuken mümkün değil, ancak bu mahkemenin verdiği siyasi karar ile uyulmamakta. Mahkeme çevirinin gelmediğini iddia etti vs. ama çeviri geldikten sonra yine bu dava devam etmemeliydi” dedi.