HPG ve YJA STAR’ın şimdilik boşa çıkardığı plan

Forum Haberleri —

.

.

  • Erdoğan KDP’den işgal saldırısı çağrısı dosyası alabilseydi ABD’ye ‘Kürtleri ben koruyorum, Kürtlerle ilişkilerin üzerimden yürüsün. Çıkarlarını da savunurum. Kürdistan’ı birlikte yeniden paylaşalım’ diyecekti. HPG ve YJA-Star gerillasının direnişi şimdilik bu planı boşa çıkardı.

CİHAN EREN

Yaşanan gelişmeler 5 Haziran Metîna provokasyonunun sıradan bir olay olmadığını daha iyi göstermiş bulunuyor. Bu provokasyon sonuç almış olsaydı, Türk ordusu ve MİT’le ortak çalışan Serbest Lezgin ve Aziz Weysi gibileri, Metîna’da çok sayıda peşmergeyi gerillaya öldürtecekti. Türk uçakları ve helikopterleri de peşmergeleri vuracaktı. Yüzlerce cenaze Başûr kent ve kasabalarına gönderilecekti. KDP ve basını bunu Türk özel savaş yöntemiyle propaganda ederek bilinen güçlerden PKK’ye karşı kendilerini korumasını isteyecekti. Bu çağrıya Türk devleti hemen cevap verecekti. Oyunun ikinci perdesinde Mesrur Barzani, Başûr parlamentosunu toplayıp Türk ordusunu Başûr’a resmen çağıracaktı. Erdoğan bu çağrı belgesini cebine koyup NATO toplantısına öyle gidecekti. Provokasyonu tutmayınca oyunun ikinci perdesi de açılmadan kapandı ve Mesrur Barzani adamlarını alıp Brüksel’e gitmek zorunda kaldı. Yani 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Erdoğan'ın Türkiye'de oynadığının Başûr'daki sahnesi oynanacaktı.

Erdoğan, NATO toplantısında görüştüğü liderlere ‘ben Kürtleri savunmak için Irak ve Suriye’deyim, terörle savaşıyorum, bana destek verin’ talebini daha rahat dillendirecekti. Kürt soykırım saldırılarına daha büyük destek talep edecekti. Başûr parlamentosu ve hükümeti Erdoğan-Bahçeli devletine o belgeyi verebilseydi, NATO’dan destek gelmemiş olsaydı da durum değişmeyecekti. Kürtler arası savaş ve Kürtleri ‘koruyan’ Türk devleti tablosu çizilecekti.

KDP, uluslararası komplo sürecinde Kürt Halk Önderi Öcalan hakkında hazırladığı dosyanın bir benzerini, 1996’da Saddam’ı tanklarıyla Hewlêr'e çağırıp, YNK’yi buradan çıkarıp kurtuluş dediğinin ikincisine çok benzer bir şey yaptığına inanmaktadır.

Erdoğan KDP’den işgal saldırısı çağrısı dosyası alabilseydi ABD’ye ‘Kürtleri ben koruyorum, Kürtlerle ilişkilerin üzerimden yürüsün. Çıkarlarını da savunurum. Kürdistan’ı birlikte yeniden paylaşalım’ diyecekti. Bu da İran Şahı’nın Mele Mustafa dönemindeki politikasının tekrarı olacaktı. İran Şahı, Mele’yi elinin altında tutuyor, her zaman ABD, İsrail’in Irak politikasında koz olarak kullanıyordu. Böylece Irak devletine karşı eli güçleniyordu. Cezayir anlaşmasından sonra ‘Aşbetal’ oldu. Yaşananlar biliniyor. Türk devleti de ‘Kürtleri PKK’ye karşı koruma savaşı’ adı altında en azından Hewlêr ve Duhok vilayet sınırlarını KDP ile birlikte tümden işgal edecekti. Kendini tam güvende hissettiğinde de KDP’ye ‘aşbetalını yap’, Barzanilere de ‘bir şirket olarak kal’ diyecekti. Türk devletinin politikasının bu çerçevede olduğu kesindir. KCK yönetiminin ısrarla “Türk devleti Başûr’u işgal ediyor” demesini anlamak istemeyenler gelişmeleri bir de bu pencerede okuyabilmelidir.

Türk devletinin Kürt soykırımında iç içe geçmiş tehlikeli saldırıları bu oyunla sınırlı değildir. Başûrlu siyasilerin önemli bir kesimi, Türk devletinin Kürt soykırımından sadece yüzbinlerce Kürt’ün öldürmesini anlıyor. Ya da Bakur Kürtlerinin Türkleştirilmesini. Çünkü soykırım denilince Başûr Kürtleri haklı olarak Saddam’ın yaptıklarını hatırlıyor. Bu, doğruluk payı olsa da eksik bir anlama biçimidir. Başûr siyasileri, aydın ve entelektüelleri Türk devlet kültürünü, Kürtlerle ilişkisindeki Kürt fobisini tam anlayamıyor. Kürtlerin coğrafik dağılımı Kürtlerin yüz binlercesinin öldürülerek teslim alınmasını imkansız kılıyor. İkincisi Türk egemenlerinde Kürtleri tümüyle Türkleştirebilecek ne bir kültür ne de ekonomik güç bulunmuyor. Türk devleti askeri olarak da Kürtleri tek başına yenecek kadar güçlü değildir. Bunun için KDP’yi kullanıyor, korucuları örgütlüyor ve dışarıda da dileniyor. Peki, içinden geçtiğimiz tarihsel süreçte Türk devletinin Kürt soykırımından tam olarak ne anlaşılırsa gelişmeler daha doğru okunmuş ve karşısında demokratik yurtsever direniş tavrı alınmış olur?

Kürt soykırımı ancak Ortadoğu'da büyük ve kalıcı bir nüfus kaydırma, göçertme, işgal, yeni siyasi yapılar ve sınırlar ile olabilir. Bu biraz da Türklerin Ermenilerin ve Asuri-Süryanilerin başına getirdiği türden bir katliam türü oluyor. Türk devletinin büyük Kürt soykırım planında bu vardır. Tabi ki Türk devletinin Kürtlerden katledebileceklerini katletme, göçertebileceklerini göçerme de vardır. Ancak daha tehlikeli Türk planı, Rojava-Başûr-Bakur-Rojhilat Kürtleri arasına adeta rehin tuttuğu Suriyelileri yerleştirip Kürdistan parçalarını birbirinden kopartmak vardır. Bu plan Efrîn ve Sêrêkaniyê’de kısmen uygulanıyor. TC, Heftanîn-Xinerê hattına tam yerleşerek Başûr-Bakur-Rojhilat parçalarını da birbirinden kopartmak istiyor.

Türk devletinin Kürdistan parçaları arasına ihvancıların denetiminde Sünni Araplardan birkaç milyon insanı yerleştirme planı olduğu, özellikle Başûr siyasileri tarafından görülmek, anlaşılmak istenmiyor. Bunun için en duyarlı çevreler bile ‘kardeş kanı akmasın, PKK ile KDP sorunları diyalogla çözsün’ diyebiliyor. Bu yaklaşım eksik ve yanlış olduğu için tehlike barındırıyor.

TC, böyle bir hamleyle Kürtleri tarihten silecek stratejik bir adım atmak istiyor. Ayrıca bu ihvancı Araplarla, İran'a ve Irak’lı Şii Araplara karşı her zaman tetikte bir güç, baskı unsuru ve denge kurmayı amaçlıyor. Irak ve Başûr petrollerinden pay almayı; Körfez Araplarına karşı güçlü olmayı; Başta Almanya olmak üzere kimi batı devletleriyle 21.yy’a göre stratejik ilişki kurmayı; İslam dünyasının yeni Osmanlı ağabeyi olmayı, hedefliyor. 

Bu, Neo Osmanlıcılığın Araplara çarpıp kırılmasından sonra ‘sahipsiz Kürtleri’ hedefleyerek sürdürme aşamasını ifade ediyor. Neo Osmanlı planının bu aşaması, PKK ile savaş adı altında işgal etmek istediği yerlere rehin tutuğu dört milyon Arap’ı, tıpkı DAİŞ gibi Müslümanlara ‘Dar’ul selama hicret edin’ çağrısıyla mülteci Filistinliler de dahil Avrupa'ya göçmüş milyonlarcasını Almanya’nın yardımıyla buraya yerleştirerek yeni bir ‘Kuzey Kıbrıs Sünni Müslüman devleti’ yaratmak istiyor. KDP bu soykırım planına dahil olduğunu anlamak istemiyor. KDP, yeni Kuştepeler yaratacağını görmeyerek tecavüzcü düşmanın safında yer alabiliyor. İşte PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan’ın ‘tehlikeli, zarar verir’ dediği durum budur. HPG ve YJA-Star gerillasının da şimdilik boşa çıkardığı bir yanıyla da bu soykırım saldırısı oluyor. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.