İmralı sistemine göz yumuluyor

  • Öcalan’ın teslim edilmesi, yargılanması ve İmralı sisteminin tamamının yasa dışı olduğunu belirten Av. Ercan Kanar, CPT’nin son raporunda ilk kez tecridi bu kadar net ifade ettiğini ama çözümde ketum davrandığını söyledi. CPT’nin yapısına işaret eden Kanar, hukuksuzluğa göz yumulduğunu vurguladı.

Avukat Ercan Kanar, Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesinden itibaren gerçekleşen tüm uygulamaların korsanvari bir biçimde, hem iç hem de uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirterek, CPT raporunun olumlu olmakla birlikte birçok noktada eksik kaldığını ifade etti.

Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT), Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin yayınladığı raporun yankıları devam ediyor. MA’dan İdris Sayılgan ve Erdoğan Alayumat’a konuşan deneyimli hukukçu Ercan Kanar, CPT’nin kurulduğu günden bu yana en çok ziyaret ettiği ülkenin Türkiye olduğunu ama en nihayetinde Avrupa devletlerinin temsilcilerinden oluşan Avrupa Konseyi tarafından seçilen bir organ olduğunu hatırlattı. Bir yargı mekanizması olmamakla beraber AİHM’in (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) fiiliyatını, açıklamış olduğu raporlar ve tavsiye kararlarıyla bir nevi tamamladığını kaydeden Kanar, ”Bu açıdan baktığımızda bu son rapor olumlu olmakla birlikte bir hayli eksik yönleri barındırıyor” dedi.

 

İlk kez bu kadar net

 Avukat Ercan Kanar, raporda İmralı’daki dört kişinin haftada sadece 6 saat bir arada olmasının eleştirilmesini önemli bulduğunu söyleyerek, şöyle anlattı: “Ayrıca açık hücreden bahsetmiş. Mesela diyor ki; ‘Sonuç olarak tüm mahkumlar çoğu zaman hücrelerinde tecrit edilmiştir.’ 168 saatlik bir haftanın 159 saatinin tecrit olduğunu belirtiyor. Hücrede tutulma durumuna dikkat çekiyor. Bu çok önemli bir tespit. Bugüne kadar bu derece net bir şey yapmamıştı. Bir başka önemli saptaması, ‘İnfaz rejiminin değişmesi gerekir’ demiş. Yine disiplin cezalarının hukuka aykırı olduğunu, haksız olduğunu, meşru bir nedene dayanmadığını vurgulamış. Yine tıbbi muayenehanelerde cezaevi görevlilerinin bulunmasını eleştirmiş. Cezaevi görevlileri olmadan tıbbi yardımın uygulanması gerektiği vurgulanmış.”

 

Eksik yönleri de çok

 Raporun eksik yönlerinin de çok olduğunu dile getiren Kanar, raporda iletişim haklarının önlenmesi konusunda bir eleştirinin yapılması gerektiğini ifade etti. Raporda telefon kısıtlamasına da değinilmediğinin altını çizen Kanar, “Yine yasak olmayan yayınların verilmemesi söz konusu. Mesela Yeni Yaşam Gazetesi verilmiyor. Bazı teorik dergiler de verilmiyor. Verilen yayınlar da geç veriliyor. Buna da değinmemiş” dedi.

 

Özgürlüğü umut etme hakkı

 Rapordaki “infaz rejiminin değişmesi gerektiği” yönündeki tespiti değerlendiren Kanar, şunları söyledi: “İnfaz rejimi değişmeli demiş ama nasıl olması gerektiğini vurgulamamış. Halbuki AİHM kararları ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin uzun süreli mahkumların durumlarının iyileştirilmesine ilişkin R76/2 tavsiye kararları var. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi üye devletlere şöyle bir tavsiyede bulunuyor: ‘Herkesin özgürlüğü umut etme hakkı vardır. Ağırlaştırılmış müebbet cezaları 8 ile 14 yıl arasında gözden geçirilmelidir. Ceza tekrar gözden geçirilmeli, gerekirse salıverilmelidir veya koşulları varsa cezada indirim yapılması gerekir.’ Bu çok önemli bir tavsiye kararı. Mesela CPT bu tavsiye kararını raporunda gündeme getirebilirdi.

 

Yöntemini yazabilirdi

Gerek AİHM kararlarında gerekse Bakanlar Kurulu kararlarında ölene kadar hapis cezasının çok yoğun eleştirisi var. Örneğin Birleşik Krallık, Vinter kararı var. Bulgaristan, Lorgov kararı var. İtalya, Suşter kararı var. Fransa, Einhorn kararı var. Bu kararlarda ağırlaştırılmış müebbet cezalar eleştiriliyor ve bu kararların belli sürelerde gözden geçirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Nitekim bu kararlar ışığında Norveç, İspanya, Portekiz, Sırbistan ve Bosna Hersek müebbet cezayı kaldırdı. Yine Alman Federal Anayasa Mahkemesi ile İtalya Anayasa Mahkemesi de ‘Ölene kadar ceza olmaz, belli sürelerde bu cezaların gözden geçirilmesi gerekir’ diyor. Şimdi bu raporda bunlara dayanılarak daha somut tespitler yapılabilirdi. Yani ‘İnfaz rejimi değişmeli’ diyor ama nasıl değişmesi gerektiğini belirtmemiş. Ceza İnfaz Kanunu’nda değişiklik olması gerekir demiş fakat o değişikliğin de nasıl olması gerektiği raporda soyut kalmış. Bunlar önemli eksiklikler.”

 

Tamamı korsanvari

 Öcalan’la ilgili tüm uygulamaların teslim edildiği andan itibaren korsanvari yöntemlerle gerçekleştirildiğinin altını çizen Kanar, şöyle konuştu: “Yakalandığından itibaren gerçekleştirilen uygulamalar hem iç hukuk kurallarına hem Anayasa’ya hem de uluslar üstü hukuk ilkelerine aykırı bir şekilde gerçekleşti. Genelkurmay’ın sözlü kurallarıyla yönetilen sözde bir yargılama oldu. Ceza yargılaması usul kuralları ihlal edildi. Ayrıca İmralı İstanbul’un yargı çevresi içinde fakat Ankara’daki mahkeme geldi orada duruşma yaptı. Bir başka usulsüzlük de buydu. Bir başka ve daha da önemli olan usulsüzlük, tamamen yürütmenin emriyle yürüyen bir süreç oldu. Mesela Bülent Ecevit, ‘Bu duruşma 30 günde bitirilecek’ dedi ve gerçekten de 30 günde bitirildi. Yani hükümetin emriyle, hükümetin belirlediği bir sürede duruşma bitirildi.” 

 

İmralı işkence sistemidir

 İmralı Cezaevi sisteminin tamamen tecrit ve hücre cezası niteliğinde olduğunu, yasaya uygun olmadığını ifade eden Kanar, bu yönde AİHM’in ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin de kararları olduğunu, bu kararlara göre iki aydan fazla hücre cezasının dahi tecrit olarak kabul edildiğini kaydetti. Kanar, İmralı sisteminin AİHM’in 3. maddesinin ihlali olduğunu ve AİHM’nin Öcalan ile ilgili bu madde kapsamında ihlal kararı verdiğini, bu karar ile İmralı’nın bir işkence sistemi olduğunun tescillendiğini vurgulayarak, “Öcalan’a yapılan uygulama BM Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesine de aykırı, yine Avrupa Cezaevi Kurallarına da aykırı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin kararlarına da aykırı” dedi.

Bu kadar hak ihlali ve hukuksuzluğa karşı uluslararası güçlerin, çıkarları için sessiz kalmayı tercih ettiklerini söyleyen Kanar, ölene kadar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının kaldırılması ve Öcalan ile ilgili verilen kararın da gözden geçirilerek, serbest bırakılması gerektiğini kaydetti.  İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.