İmralı’da tecrit ağırlaştı

  • Asrın Hukuk Bürosu’ndan Av. İbrahim Bilmez, Ağustos 2019’da açıklanan CPT raporu sonrası tecrit koşullarının daha da ağırlaştığını kaydetti.

 

Av. Bilmez, Avrupa Konseyi İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezayı Önleme Komitesi’nden (CPT) bir heyetin 11-25 Ocak 2021 tarihleri arasındaki Türkiye ziyaretini önemli bulduklarını, hatta arttırılması gerektiğini düşündüklerini söyledi. En azından kötü muamele ve işkence uygulamalarının belgelenmesi ve teşhiri açısından gerekli ve yararlı bulduklarını kaydeden Av. Bilmez, CPT’nin ziyareti sırasında kendileri ile görüşmemesini anladıklarını, ancak İmralı’ya gitmemelerinin büyük bir eksiklik olduğunu vurguladı.

CPT’nin  6-17 Mayıs tarihleri arasında İmralı’ya yaptığı ziyarete ilişkin raporunu Ağustos 2020’de açıkladığını anımsatan Av. Bilmez, CPT raporunu açıklanmasından sonra her şey beklenildiğinin aksine daha da kötüye gittiğini vurguladı. Av. Bilmez, şöyle devam etti: “İmralı’da tecrit koşulları daha da ağırlaştırıldı. Adeta CPT’ye meydan okunurcasına, raporun açıklandığı Ağustos’tan hemen sonra müvekkillerimize temelsiz ve tamamen keyfi bir şekilde disiplin cezaları verilerek telefon ve aile görüşmelerini yasaklandı. CPT’nin bahsi geçen son raporunda, aile ve telefon görüşmelerinin yasaklanmasına dayanak yapılan bu disiplin cezalarının hiçbir şekilde inandırıcı ve ikna edici olmadığını söylemesine rağmen bu cezalar verildi. Yine aynı şekilde Bursa İnfaz Hakimliği’nin tamamen hukuka aykırı bir kararıyla 2019’daki açlık grevleri sürecinde ortadan kaldırılan avukat yasağı yine hiçbir şey değişmemiş gibi aynen geri getirildi.”

Hukuk hiç uygulanmadı

Av. Bilmez, 1999’dan beri İmralı’da hukukun hiç uygulanmadığını, hukukun yerini keyfiyet aldığının altını çizerek, bunun nasıl mümkün olabildiğini şöyle izah etti:

*  Türkiye toplumunun çoğunluğunun söz konusu Sayın Öcalan ve Kürtler olduğunda başından beri yaşanan haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı ses çıkarmamış, tepki göstermemiş olmasıdır. Bunun böyle olması bir yanıyla ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ sözünde de dile gelen anlayıştan kaynaklanıyorsa, bir yönüyle de toplumda bilinçli olarak haksız bir şekilde yaratılmış olan Öcalan ve Kürtlere karşı önyargılarla ilgilidir. Neticede o ‘bin yıl yaşayan yılan’ yeri ve zamanı geldiğinde herkesi sokabiliyor. Bugün tam da böyle bir durumu yaşıyoruz.

* Sayın Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinde ve İmralı tecrit sisteminin inşa edilmesinde rol oynayan uluslararası güçlerin, bugün de bu sistemin sürdürülmesinde -ki bu aynı zamanda Kürt meselesinin çözümsüz bırakılması anlamına da geliyor- politik yarar görmeleridir.

Girişimler devam edecek

 Avukat İbrahim Bilmez, tüm engelleme girişimlerine rağmen Öcalan ve İmralı’da bulunan diğer üç müvekkillerinin haklarını korumak için ne gerekiyorsa yapacaklarını; ulusal ve uluslararası hukuki girişimlerini sürdüreceklerini belirterek, “Bir yandan da onların sesi olmaya çalışarak yaşadıkları tüm haksızlıkları hem Türkiye halklarına, hem de tüm Dünya’ya anlatmaya ve duyarlılık çağrısı yapmaya devam edeceğiz” dedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.