‘Umut hakkı’ rahatlıkla düzenlenebilir

  • DEM Parti Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Öztürk Türkdoğan, “İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde infaz hukukunda bir düzenleme yapılması şarttır. ‘Umut hakkı’ rahatlıkla düzenlenebilir” dedi. 

Siyasi iktidar bakımından uluslararası hukukun gereğinin ortada olduğunu; AİHM'in karar verdiğini, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin tavsiyede bulunduğunu hatırlatan DEM Parti Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Öztürk Türkdoğan, şunların altını çizdi: "Şu anda kamuoyu önünde herhangi bir yetkilinin çıkıp, ‘Ya biz bu ‘umut hakkı’nı yapamayız’ diyebilecek tek bir argümanı yok. Mahkeme kararı var. Siyasi organ kararı var. Siyasi iktidarın, Meclis'in ve bu konuda sorumlu olan herkes, acilen adım atmalı."

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (AK BK) 'umut hakkı' kararına ilişkin dün partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Öztürk Türkdoğan, 'umut hakkı'nın ömür boyu hapis cezası alan tutsakların belirli bir süre sonra cezalarının gözden geçirilmesi ve serbest kalma hakkının tanınması olduğunu anımsatarak, "Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ölünceye kadar infazı kabul etmemektedir. Bu durumu sözleşmenin 3. maddesinde işkence, kötü muamele ve onur kırıcı davranış yasağına aykırı olarak görmektedir. Verdiği kararlarla da Avrupa Konseyi'ne üye ülkelerde ömür boyu hapis cezasını kabul etmemektedir. Bunu da biz 'umut hakkı' olarak tanımlıyoruz” dedi.

11 yıllık süreci özetledi

Türkdoğan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Türkiye davasına ilişkin bir kararın verildiğine dikkat çekerek, “AİHM’in Sayın Öcalan ile ilgili olarak ölünceye kadar infazın kabul edilemeyeceğini belirtip 25 yıllık hapislik sürecinden sonra şartla salıvermeyle ilgili bir mekanizmanın kurulması gerektiğine dair karar verdi. Şimdi bu kararın uygulanmasıyla ilgili olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ilk olarak 2015'te Türkiye'den bilgi istedi. Uzunca bir süre bu konu Bakanlar Komitesi'nin gündemine girmedi. Hem Sayın Öcalan'ın avukatlarının başvuruları hem de Türkiye'deki insan hakları örgütlerinin başvuruları sonucunda 2021'de  Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bu konuda verilmiş olan Gurban ve diğerleri ismiyle dört dava grubunu topladı ve Türkiye ile ilgili yeniden inceleme kararı aldı. Türkiye'den bilgi talep etti, özel ve genel önlemlerin neler olduğunu istedi. Türkiye, o dönemde konuya dair herhangi bir adım atmayacağını ifade etti.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 2021'de Türkiye'ye 'umut hakkı'nın gereğinin yerine getirilmesi noktasında tavsiyelerde bulundu. Türkiye bu tavsiyeleri maalesef yerine getirmedi. Ta ki 2024'e kadar yeniden bir inceleme yapılmadı. 2024'te yeniden sivil toplum örgütlerinin yoğun başvurusu sonucunda tekrar konu Bakanlar Komitesi'nin gündemine geldi ve Bakanlar Komitesi, Türkiye'ye tedbirler alması, adım atması gerekliliğinin zorunluluk olduğunu bildirdi. Hatta Mart 2025'te bir ara karar alacağını da ifade etti ve yeniden bir yıl sonra değerlendireceğini iletti."

Komite, 'düzenleme yapın' diyor 

Bakanlar Komitesi'nin son ara kararına işaret eden Türkdoğan, şunları söyledi: "Komite, Türkiye'nin AİHM kararının gereğini yerine getirmediğini ve 25 yılı dolduran mahpusla ilgili bir değerlendirme mekanizması kurulması yönünde yasal düzenleme yapmadığı için derin üzüntü duyduğunu ifade etti. Hukukçular olarak derin üzüntü duyma şeklindeki izahı eleştiriyoruz, çünkü Komite'nin elinde mekanizmalar/araçlar var. Üzüntü duymak yerine Sözleşmenin 46. maddesinin 4. fıkrasını işletebilirsiniz. Yani ihlal prosedürünü işletip dava dosyasını yeniden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne intikal ettirip oradan kararın uygulanmadığına dair bir karar çıkartabilir. Nitekim Osman Kavala dosyasında böyle yapılmıştı. Bakanlar Komitesi kararında doğrudan doğruya Adalet Bakanlığına çağrı yapıyor ve ‘İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde infaz hukukunda düzenleme yaparken ‘umut hakkı’nı mutlaka düzenleyin’ diyor. 

AİHM bağlamında yükümlülüktür

Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında bir yükümlülüktür. Bu hatırlatmayı yapıyor. Bakanlar Komitesi ilk defa Türkiye'deki 'Barış ve Demokratik Toplum' sürecine atıf yaparak Türkiye Meclisi'nde kurulan Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndan da yararlanılması gerektiğini açık bir şekilde ifade ediyor. Komisyon'a bir atıf yapıyor Bakanlar Komitesi. Daha da önemlisi Bakanlar Komitesi, bu konuda milletvekillerinin verdiği yasa tekliflerinin kanunlaşmasını talep ediyor." 

DEM Parti kanun teklifleri vermişti

DEM Parti Grup Başkanvekilleri ve milletvekillerinin 24 Eylül 2024'te Türkiye Meclisi'ne ‘umut hakkı’nın gereğini yerine getirilmesi noktasında kanun teklifleri verdiğini; bazı yasa maddelerinin kaldırılmasını talep ettiğini hatırlatan Türkdoğan, şöyle devam etti: "O maddeler kaldırılırsa ‘umut hakkı’nın gerçekleşmesi önündeki engeller kalkacaktır. Buna atıf yapıyor. Bakanlar Komitesi özellikle diğer önlemlerin alınmasını istiyor. Aslında 'ecride başvurma, yasal haklarını kullandır’ demek istiyor. Biliyorsunuz Sayın Öcalan'ın yasal haklarının kullandırılması konusunda halen sorunlar devam ediyor. Yani 6 yıl sonra avukat görüşünün yapılıyor olmasına kimi çevreler seviniyor ama şu soruyu sormak lazım; 6 yıldır avukat görüşü ne için yaptırılmıyor? İnfaz Kanunu'nda açık hüküm var. Biz bunu Sayın Adalet Bakanlığına ve bakanlık yetkililerine, AK Parti grubuna, MHP grubuna sürekli ifade ettik. İnfaz Kanunu'ndaki haklar tüm mahpuslar için genel haklardır. Herkes için kullanılmalıdır. Yani dolayısıyla buna yeniden atıf yapıyor. Avrupa Konseyi'ndeki benzer iyi ülke örneklerinden yararlanılması gerektiğini ifade ediyor ve bir sonraki incelemeyi de Haziran 2026'da yapacağını, Türkiye'ye Haziran 2026'ya kadar süre veriyor."

Türkiye Meclisi'nden beklenti

DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu olarak Türkiye Büyük  Meclisi'nden beklentileri olduğunu kaydeden Türkdoğan,  şöyle konuştu: "Bakın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulan Komisyon'un öncelikle Sayın Öcalan'la bir an önce görüşmesi gerekir. Bunun yöntemini elbette ki Sayın Meclis Başkanı kararlaştırır. Komisyon'un kendisi kararlaştırır ama bir heyetin mutlaka Sayın Öcalan'la İmralı Adası'nda görüşmesi ya da güvenlik önlemlerinin alınarak Sayın Öcalan'ın Meclis’e getirilip buluşturulmasının sağlanması gerekir. Bu süreci başlatan kişi Sayın Öcalan'dır. O halde Komisyon'un Sayın Öcalan'ın görüşlerine başvurması şarttır. Demokratik entegrasyon yasaları, geçiş dönemi yasaları konusunda, barışın hukukunun oluşturulması anlamında Sayın Öcalan'ın görüşlerini almak durumundadır.

Muhalefet ve iktidara çağrı

Yine Meclis, Meclis’te grubu bulunan partilere, milletvekillerine bizim çağrımız var. DEM Parti olarak biz bu konudaki yasal hazırlıklarımızı yaptık. Hangi kanunlarda ne gibi değişiklikler yapılması gerektiğini ifade ettik. Bununla ilgili kanun tekliflerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu kapsamda 'umut hakkı' rahatlıkla düzenlenebilir. Bunu daha fazla geciktirilmemesi gerekiyor. Elbette bizim Grup Başkanvekillerimizin ve milletvekillerimizin verdiği kanun tekliflerinin de yasalaşmasını özellikle talep ediyoruz. Siyasal iktidardan da beklentimiz şu; İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde infaz hukukunda zaten bir düzenleme yapılması şarttır. Türkiye'nin infaz kanunu eşitsizliklerle doludur. Ayrımcılıklarla doludur. ‘Umut hakkı’ rahatlıkla düzenlenebilir. Özellikle Cumhur İttifakı'na kendi verdikleri sözü hatırlatıyoruz. 

Sözününüz gereğini yapın

Bakın bir kuşun uçabilmesi için çift kanadının olması gerekir. Tek kanatla kuş uçar mı? Sayın Bahçeli'ye atfen söylüyorum. Bu kuşun bir an önce çift kanatlı olması için de Sayın Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanması gerekir. Bu metaforu Sayın Bahçeli sık sık kullanıyor. Biz de hatırlatıyoruz. O halde bir siyasi ittifak kamuoyu önünde bir söz vermişse bu sözün gereğini yerine getirmek durumundadır. Barış ve Demokratik Toplum süreci hepimizi ilgilendiriyor. Sadece Türkiye'yi de değil, bütün Ortadoğu'yu ilgilendiren bir süreçtir. 100 milyonlarca insanın geleceğini ilgilendiren bir konuda gerçekten çok daha ciddi yaklaşmak gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Öne sürecek argüman yok

Elbette ki Sayın Öcalan'ın öncelikle infaz hukukundan kaynaklanan rutin haklarının yerine getirilmesi; demokratik kamuoyuyla buluşmasının önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Avukatları, ailesi ve heyetlerle görüşmesinin sağlanması ve bunların rutin hale getirilmesini de özellikle vurguluyoruz. Gerçekten bu çözüm sürecini başarmak istiyoruz. Sayın Öcalan bu konuda kararlı, bizler de çok kararlıyız. Barışı getirebilmemizin yolu da Sayın Öcalan'ın mutlaka sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının geçmesinden gerekiyor. Siyasi iktidar bakımından uluslararası hukukun gereği olarak bir meşruiyet var zaten. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar vermiş. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi size tavsiyede bulunuyor. Şu anda kamuoyu önünde herhangi bir yetkilinin  ‘Ya biz bu ‘umut hakkı’nı yapamayız’ diyebilecek tek bir argümanı yok. Mahkeme kararı var. Siyasi organ kararı var. Biz bir an önce ‘umut hakkı’nın gerçekleşmesi noktasında siyasi iktidarın, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, sorumlu olan herkesin adım atması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.” ANKARA

 

* * *

Yapısal sorunlar çözüm sağlar

 

Asrın Hukuk Bürosu, Meclis’in 'umut hakkı'nı gündemine alarak yasallaştırmasının, yapısal sorunlara çözüm olacağını vurguladı.

Asrın Hukuk Bürosu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 'umut hakkı' kararına ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 15-17 Eylül tarihleri arasındaki toplantısında aldığı ara kararında Türkiye'de yürütülen Barış ve Demokratik Toplum sürecine de atıfta bulunarak Haziran 2026'yı etti. Bakanlar Komitesi'nin aldığı kararda, bir çözüm önerisi olarak siyasi partiler tarafından daha önce hazırlanıp Meclis'e sunulmuş yasa tekliflerinin değerlendirilmesinin önerilmesini önemli buluyoruz. AİHM kararının gereği 12 yıldır yerine getirilmemiştir. Bu husus göz önüne alındığında mevcut yasa tekliflerinin ele alınması, en pratik ve makul çözüm olarak görünmektedir. Komite'nin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazının denetlemesi için azami süre olarak 25 yılı vurgulaması da ayrıca önemlidir.

Komite aldığı ara kararda bir yöntem olarak Türkiye'de devam eden ve hepimizi ümitlendiren mevcut sürece atıfta bulunarak aslında Türkiye'nin konuya hukuki değil, siyasi yaklaştığını da kabul etmiş olmaktadır. Bu tespitine denk düşen bir yaklaşımı maalesef sergilememiştir. 'Umut hakkı'nın, Türkiye hukukunun yapısal bir sorunu olup binlerce mahpusu kapsadığını defaatle belirtmek isteriz.

Komite, Meclis'te kurulan Komisyon'a anlam atfetmiştir. Komisyon'un önemine uygun davranması, çalışmalarını bu zeminde yürütmesi ve ivedi hareket etmesinin zorunluluğu Komite kararıyla da teyit edilmiştir. Sayın Öcalan ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede kendisi, sürecin hukuksal çözüm aşamasına geldiğini, ara dönem yasalarına ihtiyaç olduğunu ifade etmiştir. Buna paralel şekilde Komisyon toplantılarında da özellikle akademisyenlerin yapmış oldukları; negatif barışın pozitif barışa dönüşebilmesi için hukuki ve yasal güvencelerin gereklilik olduğu, barışın ancak bu şekilde kalıcı hale gelebileceği tespitleri önemlidir.

Bu tespitler ışığında ilk adımın 'umut hakkı' konusundaki düzenleme olması gerektiği ortadadır. Sonuç olarak Meclis'in hali hazırda umut hakkına ilişkin yasa tekliflerini acilen gündemine alarak yasalaştırması Bakanlar Komitesi ara kararının gereği olarak Türkiye ulusal mevzuatının yapısal sorunlarına çözüm olacaktır. Bu yönlü bir çözümün barış ve demokratik toplum sürecinin ivme kazanmasına da katkı sunacağı şüphesizdir." İSTANBUL 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.