İnsanlığın yüreği: Rojava

Elif KAYA yazdı —

  • Türk devletinin Rojava'ya yaptığı bu saldırılar tüm insanlığa karşıdır. Çünkü başlarken de belirttiğim gibi Rojava Devrimi coğrafik ve etnik sınırları aşıp, tüm dünyaya yayılan ve mal olan bir devrimdir.

Rojava, özgür yaşam arayışında olan her insanın yüreğinde yer edinmiştir. Çünkü  “insanlık öldü” tartışmalarının yapıldığı bir çağda, insanlık değerleriyle toplumsal sistem burada örüldü. On yıldır aralıksız süren savaş koşullarına rağmen devletsiz toplum ütopyası bu topraklarda yaşam buldu. “Sömürgenin sömürgesi” konumunda olan kadınlar, burada devrim yapıp, toplumsal sistemi özgürlük temelinde yeniden inşa etti. Bu nedenle özgür yaşam arayışında olan her insanın yüreğinin attığı, umut ağacının yeşerdiği yerdir, Rojava.

Rojava devrimi başladığında sadece Kürtler ve bölge halkaları değil, dünyanın farklı ülkelerinden, insanlar da buraya yönünü verdi. Özlemini duyduğu, özgür yaşamın geliştiği bu mücadeleye katılıp, onun bir parçası oldular. Bazıları bu zorlu mücadelede şehit de düştüler. Yani Rojava devrimi sınırları aşan, dünyaya mal olan bir devrimdir. Bu nedenle faşist Türk devletinin saldırıları karşısında ilk dönemin ruhuyla sahiplenip, savunulmasını gerektirir.

Faşist Türk devleti, Rojava'da Kürtlerin geliştirdiği bu toplumsal sistemi yok etmek için yıllardır savaşıyor. Rojava Devriminin daha yeni geliştiği ilk dönemlerde Daiş aracılığıyla, Kürt halkının öncülüğünde gelişen demokratik konfederal sistemi ortadan kaldırıp, yok etmek istedi. Kürt halkının yiğit kadınlarının öncülüğünde gelişen destansı direnişle ve enternasyonal dayanışmayla Daiş, amacına ulaşamadı ve yenilgiye uğradı. Daiş’in yenilgisi, bu işin arkasında faşist Türk devletinin olduğunu da ayyuka çıkardı. Dönüp baktığımızda, Türk devletinin bu aşamadan sonra kendi adıyla savaş sahasına indiğini görüyoruz. Türk devleti, uluslararası antlaşmaları, başka ülkenin sınırlarını ihlal etmeme kuralını çiğneyerek, Kürtlerin statü kazandığı her yeri savaş alanına dönüştürdü. Kuzey Kurdistan’dan, Başûr’a, Şengal’den Rojava’ya kadar her alanda savaş yürüttü. Suriye ve Irak devletleri sınırlarını ihlal eden ve kimyasal silah dahil her tür silahı kullanmaktan geri durmayan faşist Türk devletine, imza attığı antlaşmalara uyması gerektiğini hatırlatmadı. İşgal edilen bu toprakların kendi sınırları içinde olduğunu ve egemenlik haklarının ihlali edildiğine dair hiç uyarıda bulunmadı. Uluslararası güçler ve kurumlarda sessizliğiyle faşist politikaların uygulanmasına göz yumdular, ortak oldular. Bu sessizliği onay kabul eden faşist Türk devleti, insansız hava araçları ve paramiliter güçleriyle savaşı tüm Kurdistan coğrafyasında aralıksız sürdürmeye başladı. Zehra Berkel, Jiyan Tolhildan, Zeynep Saroxan, Nagihan Akarsel gibi toplumun öncüsü olan pek çok kişiyi katletti. Diğer yandan ise bu saldırılarla korku ve panik yaratarak insanların topraklarını bırakıp, göçe etmelerini hedefledi.

19 Kasım gecesi Güney'den, Şengal'e, Rojavaya uzanan alanda kapsamlı yeni bir saldırı dalgası başlattı. Basına yansıdığı kadarıyla Rojava’da;  Şehba, Minbiç, Kobanê, Zergan, Derik gibi pek çok yerleşim alanını birden fazla kez bombaladı ve yazıyı yazdığım sırada bombalamaya devam ediyordu. Bu saldırılar bir savaştan çok katliam girişimidir. Klasik anlamda bildiğimiz savaşlarda bile uyulması gereken bazı kuralları var. Ama Türk devleti bu konuda bir yerlerden onay almış olmanın pervasızlığı ile tüm toplumu hedeflemiş durumda. Bu saldırılarda pek çok sivilin yaşamını yitirmesi ve çok sayıda rejim askerinin öldürülmesi rastgele hedeflerin seçildiğine işarettir.

Faşist Türk devletinin Rojava'ya yaptığı bu saldırılar tüm insanlığa karşıdır. Çünkü başlarken de belirttiğim gibi Rojava Devrimi coğrafik ve etnik sınırları aşıp, tüm dünyaya yayılan ve mal olan bir devrimdir. 21. yy sosyalizminin somutlaştığı bir deneyimdir. Bir halkın devrimi olmaktan çıkıp, tüm kadınların, ezilenlerin, özgür yaşam umudunu yüreğinde taşıyanların ilham aldığı bir sisteme dönüştü.

Kuzey ve Doğu Suriye halk meclisi yaptığı açıklamada faşist Türk Devletinin bu saldırılarına karşı, topraklarını bırakmayacaklarını, sonuna kadar kendilerini ve topraklarını savunacaklarını açıkladılar.  Peki, bizler nasıl onların yanında saf tutup, Rojava devrimini savunacağız? Aynı kararlılık ve fedakarlıkla bu işgali boşa çıkaracak, faşizmin yenilgisini sağlayacağız? Açık ki bunun için daha fazla örgütlenmeye, toplumsal ağları ve enternasyonalizm ruhunu geliştirmeye ihtiyacımız var. 

Rojava Devrimi kadınların, halkaların, ezilenlerin umududur...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.