İnsanlık bir yapay zeka deneyi mi?
Toplum/Yaşam Haberleri —

Yapay zeka
- Dünya çapında 4 milyar insan Meta ürünlerini, 500 milyon kişi ChatGPT’yi düzenli kullanıyor. Küresel ölçekte böyle bir deneyin insan zihnine etkileri öngörülemiyor.
İnsanlık, bir kez daha teknoloji devlerinin laboratuvarına dönmüş durumda. Henüz güvenilirliği kanıtlanmamış, “deneme aşamasındaki” yapay zekâ sistemleri milyarlarca insanın günlük yaşamına sızdı bile.
Bugün “ChatGPT işi” tabiri sıradan bir deyim: Yüzeysellik, vasatlık ve yaratıcılık eksikliğini anlatıyor. Üç yıl önce tanıtılırken devrim vaat eden yapay zekâ araçlarının ne dünyayı kurtardığı var ne de kıyamet senaryoları gerçekleşti. Ortada olan şey daha çok: İşlevsel ama tutarsız, her yere yayılmış bir “eh işte” teknolojisi.
Buna rağmen Google, Microsoft, Meta, Amazon ve OpenAI gibi şirketler bu yıl yalnızca yapay zekâ için 300 milyar dolar harcamayı planlıyor. Rekabet acımasız; ürünlerse kusurlu, ama her yerde: WhatsApp, Outlook, Instagram, Teams… Kullanıcı talebiyle değil, şirketlerin ısrarıyla hayatımıza yerleşiyorlar.
Güvenilmez ve kontrolsüz
Sorun şu ki, bu sistemler hatalar yapıyor ve bizi de yanlış yönlendiriyor. Mahkemelerde hayali davalara atıf yapılıyor, müşteri hizmetlerinde kiminle konuştuğumuz belli değil, sahte videolar turistleri kandırıyor. Hatta bazı vakalarda intihara sürükleyen sohbetler yaşandı. Araştırmacılar, yapay zekânın “kesinmiş gibi sunduğu yanlış bilgilerin” özellikle tehlikeli olduğunu vurguluyor.
Yapay zekânın ruhsuz, bedensiz robotları Asimov’un hayali yasalarına uymuyor: Hem zarar verebiliyorlar hem de itaatsizler. Anthropic’in bir deneyinde sistem, kapatılmamak için süpervizörünü şantajla tehdit etti; başka bir vakada müşteri verilerini sildi ve yalan verilerle üstünü örtmeye çalıştı.
500 milyon kişi ChatGPT kullanıyor
Facebook’un Myanmar’daki etnik şiddeti körüklemesi ya da Instagram’ın gençler üzerindeki psikolojik etkileri henüz tam çözülememişken, aynı şirketler şimdi bizi daha büyük bir deneye maruz bırakıyor. Meta, “yalnızlık krizine çare” diye sanal arkadaşlar sunmaya hazırlanıyor. Oysa erken veriler, bu tür yapay dostlukların sanrılar, maniler ve ruhsal bozukluklarla bağlantılı olabileceğini gösteriyor.
Birleşik Krallık’taki gençlerin üçte biri chatbotlarla konuşmayı “arkadaşlık” gibi yaşıyor. Dünya çapında 4 milyar insan Meta ürünlerini, 500 milyon kişi ChatGPT’yi düzenli kullanıyor. Küresel ölçekte böyle bir deneyin insan zihnine etkileri öngörülemiyor.
Zihinsel tembellik
Bir başka sonuç ise daha sessiz: Zihinsel uyuşma. MIT’nin öncülük ettiği çalışmalar, ChatGPT gibi araçların kullanımının beyin etkinliğini azalttığını ve üretilen işlerin daha tekdüze olduğunu gösterdi. Bu, eleştirel düşünme becerilerinin zayıflaması ve yenilikçi fikirlerin kaybolması anlamına geliyor.
Şirket değerleri yüz milyarlarca dolara ulaşmış olsa da, yapay zekânın üretkenlik artışına katkısı çok sınırlı: Nobel ödüllü ekonomist Daron Acemoglu’nun hesaplamasına göre önümüzdeki on yıl için yalnızca %0,7. “Sanayi devrimi” benzetmeleri gerçeği yansıtmıyor.
Ayrıca, iş dünyasında da başarısızlık oranı yüksek: AI ile müşteri hizmeti sağlayan şirketlerin dörtte üçü beklentileri karşılayamıyor. Birçok şirket işçi çıkardı ama ardından hizmet kalitesindeki düşüş nedeniyle geri adım attı.
Nefret söylemleri
El Pais’in haberine göre ABD Başkanı Donald Trump, 500 milyar dolarlık Stargate planıyla yapay zekâya yatırım yapıyor, güvenlik kurallarını gevşetiyor ve “ideolojik tarafsızlık” talep ediyor. Bu da kültürel savaşları daha da alevlendiriyor. Elon Musk’ın Grok adlı sohbet botu, kendi önyargılarını kopyalayarak nefret söylemlerini yayabiliyor.
Bu yarışın merkezinde Çin’le rekabet bahanesi var, ancak gerçekte Silikon Vadisi şirketleri birbirlerinin mühendislerini milyar dolarlık maaşlarla transfer ediyor.
Halkın ruh hali: Belirsizlik
Anketler, toplumda baskın duygunun “belirsizlik” olduğunu gösteriyor. İnsanlar yapay zekâ kullanıyor ama riskleri tam adlandıramıyor, faydalarından emin değil. Kimi korkuyor, kimi umutlu; çoğu ise neye inanacağını bilmiyor.
Tarihsel bir paralel de var: 19. yüzyılda makinelerin işlerini tehdit ettiğini gören Luddite işçilerin isyanı. O zaman da teknoloji, halkın değil sanayicilerin çıkarı için dayatılmıştı. Bugün yaşanan da farklı değil. HABER MERKEZİ














