IŞİD'in petrolünü Bilal İsrail'e sattı!

Dosya Haberleri —

AKP-IŞİD-KDP üçgenindeki tırlar

AKP-IŞİD-KDP üçgenindeki tırlar

  • Devlet IŞİD’e yol verdi organizeyi de MİT yaptı. AKP IŞİD ile petrol ticareti yaptı. Binlerce TIR IŞİD petrolü illegal/paravan şirket üzerinden ülkeye girdi. Bu şirket Powertrans'tı ve damadın kontrolündeydi. AKP, Suriye’ye 2000 TIR silah sattı. IŞİD ise silahların karşılığında petrol verdi. Bu petroller, Mersin Limanı'ndan İsrail'e Bilal&Burak Erdoğan'ın gemilerinde gitti.

Eski emniyet istihbaratçısı, AKP-IŞİD-KDP ilişkisine dair çarpıcı bilgileri gazetemizle paylaştı: 

REWŞAN DENİZ

Türkiye'nin IŞİD, El Nusra ve diğer selefi örgütlerle ilişkisine dair şimdiye kadar çok sayıda bilgi, itiraf ve belge kamuoyuna yansıdı. Bunların en hafızada kalanı kuşkusuz Adana'da yakalanan MİT Tırlarıydı. 1 Ocak 2014'te Hatay'ın Kırıkhan ilçesi ve 19 Ocak 2014'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde insani malzeme taşıdığı iddia edilen tırlarda çok sayıda silah ve mühimmat yakalandı. Devlet içi güç savaşının yansıması olan olayda tırların MİT'e ait olduğu ve IŞİD, El Nusra gibi çetelere silah taşındığı ortaya çıktı. Sonraki süreçte AKP iktidarı bunu ortaya çıkaranları ve haberleştirenleri cezalandırdı, MİT tırları konusunu "ulusal güvenlik" çerçevesine alarak konuşulmasını ağır cezai yaptırıma bağladı. Ancak hiçbir gerçek sonsuza kadar susturulamaz. Gerçeğin konuşacağı zaman da gelecektir. Aslında Kürt basını yıllardır Türkiye ile IŞİD ilişkisine dair çok önemli itiraf, belge yayınlamakta. Yine Rusya, uçak düşürme sürecinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne Türkiye-IŞİD ilişkisine dair kapsamlı rapor sundu. AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın özrü sonrası bu rapor rafa kaldırıldı ancak kayıtlara geçti. Şimdi anlatacağımız aslında yeni bir MİT Tırları hadisesi. Sınır bölgesinde çalışan eski bir emniyet istihbaratçısı, isim isim, bölge bölge önemli iddialarda bulunuyor. Eski istihbaratçının gazetemize anlattıkları, buz dağının sadece görünen kısmı. 

IŞİD'in hücre evleri 

Eski istihbaratçıya göre, "AKP IŞİD’i önce Esad'a karşı sonra Kürtlere karşı kullandı. Bu devlet politikasıydı ve Erdoğan’a bağlı MİT buna tam destek verdi." Bu kamuoyunca da bilinen bir bilgi elbette. Ancak istihbaratçı bulunduğu yerde bu ilişkinin nasıl işlediğini tanıklığıyla anlatıyor. Eski istihbaratçı, "Savaş devam ederken selefi gruplar Suriye'ye yönlendirildi. Erdoğan’ı halife olarak gören halen birçok selefi grup var ülkemizde. Bu isimler Suriye'ye IŞİD’e katılmaya gönderildi... Dünya genelinden gelenler de oldu. Mesela bir örnek vereyim ben havaalanında bir IŞİD şüphelisini yakalıyorum ama bana Urfa’ya, Hatay’a, Antep’e gezmeye geldim diyor... Yasal olarak ona burayı gezme diyemiyorsunuz. Bu gruplar Urfa, Antep, Kilis ve Hatay'da belirlenen hücre evlere dolduruldu... Mesela Urfa’daki hücre evi Harran’daydı. Diğer hücre evi Akçakale’de. Adli dosya vardı ama dosya ‘boş’ denerek kapatıldı. O dönemde havaalanı sınır veya otogar sınır arası çalışan taksilerle anlaşmıştı. Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yerinden gelen IŞİD mensupları sınır illerinde otogar ve havalimanlarında karşılandı. Kısa süreli bekleyecekleri IŞİD'e ait bağ evlerine gittiler. Oradan da sınırdan Suriye’ye gittiler" diyor. 

Devlet politikasıydı 

Eski istihbaratçı, IŞİD'le ilişkinin bir devlet politikası olduğunu söylüyor: "Devlet IŞİD’e yol verdi. Bunu organize eden MİT, sınır ötesinden onlar sorumlu. Emniyet de TSK de yol verdi. Bunu yaşadım, gördüm, karşı çıktım, ama devlet kararı vardı ortada. Devlet istese yüzde 90’ını yakalardı ama yapmadı. Hatta iş o kadar çığırından çıktı ki artık aleni hal aldı. Artık dayanamadık ve emniyet istihbarat olarak IŞİD personellerini sınıra taşıyan IŞİD elemanlarını sınır illerinde (Urfa, Antep, Kilis, Hatay) takibe aldık. Ve en önemlisi bu takip izleme ve dinleme faaliyetlerini adli çalışmaya çevirdik. Savcılığa havale ettik, savcılık da adlı çalışma başlattı. Tabi bu AKP ve MİT'i rahatsız etti. Bu çalışmaları yapan bizleri hemen görevden aldılar... O dosyalarda neler yoktu ki. IŞİD mensupları gelen IŞİD’lileri  alıyor, evlerde misafir ediyor, sınırı geçiriyor, sonra 10 gün savaşıp geri geliyorlar. Yine organizasyona devam ediyorlardı. 'Kafa kestik, kafir doğradık' diyorlardı. Hepsini kapattılar.. Hepsini.. " Eski istihbaratçı, o neler yok ki dediği olayların bir kısmını aşağıda anlatıyor. İşin ucu tıpkı Rusya'nın BM'ye sunduğu raporda olduğu gibi Erdoğan ailesine uzanıyor.   

Damat-Bilal-Burak 

Eski istihbaratçıya IŞİD petrolünü soruyorum. Bu konuda oldukça detaylı bilgiler veriyor. İşin bir ucunda KDP, bir ucunda da AKP var. Eski istihbaratçı, "AKP IŞİD ile petrol ticareti yaptı. Binlerce tır IŞİD petrolü birçok illegal/paravan şirket üzerinden ülkeye girdi. Sadece birisi Powertrans. Bu petrol Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) rafinelerinde işlenip piyasaya satıldı. Hatta Mersin limanından İsrail'e Bilal&Burak Erdoğan'ın gemilerinde gitti bu petrol. Evet IŞİD petrolü İsrail'e satıldı" diyor. Eski istihbaratçıya AKP-IŞİD ilişkilerinin hangi boyutlara vardığının daha net anlaşılması için tanık olduğu en belirgin olay/pazarlık/diyalog neydi diye soruyorum:

"1. Esir Takası 

2. TR sınırları içinde yapılan IŞİD temsilcilerinin katıldığı toplantılar 

3. Giden silah ve yardımlar" diye sıralıyor. 

AKP-KDP-IŞİD üçgeni 

Eski İstihbaratçının ismini verdiği Powertrans şirketi, Federe Kürdistan petrolünü de dünyaya satan tekel durumunda. 2016 yayınlanan Wikileaks belgelerinde Berat Albayrak'ın Powertrans ile bağlantılı olduğu ortaya çıkmıştı. Eski istihbaratçı önce anlattığı şu bilgilerin açık kaynaklarda bulunduğunu belirterek bilgileri paylaşıyor, sonra ilk kez ortaya çıkacak bilgiler paylaşıyor. Önce istihbaratçının verdiği açık kaynak bilgilerine kulak veriyoruz: "Sadece Suriye değil Kuzey Irak (Federe Kürdistan) petrolü de AKP üzerinden dünyaya satıldı. İlk şirketler 8 Ağustos 2008’de, Singapur’da; gerçek sahipleri bilinmeyen 'Lucky Ventures Pte. Ltd.' ile Grand Fortune Ventures Pte. Ltd.' Grand Fortune Ventures ile Lucky Ventures Türkiye’de yüzde 50’şer ortaklıkla 'Petrodrill' şirketi kurdu. 25 Mart 2011’de ise Türkiye’de yüzde 50 hisse Ahmet Muhassıloğlu, yüzde 50 de Grand Fortune Ventures’a ait 'Powertrans Petrol ve Enerji' şirketi kuruldu. Ahmet Muhassılıoğlu bir dönem Çalık Holding’in Türkmenistan’daki CEO’su idi. Tarih, 21 Nisan 2011’i gösterdiğinde tablo iyice şekillenmeye başlamıştı, Ahmet Muhassıloğlu Powertrans’taki yüzde 50 hissesini Lucky Ventures’a devretti. Artık Powertrans, tamamen Grand Fortune Ventures ve Lucky Ventures adlı iki şirketin olacaktı. Her şey tamam! Powertrans’ın müdürlüğüne Ahmet Şadi Güngör, mali işlerinin başına ise Şevket Acar getirildi. Güngör, Çalık Holding’e ait ÇEP Petrol koordinatörüydü. Acar ise, Çalık Holding’e bağlı Arnavutluk’taki ALB telecom CEO’su idi. Powertrans marka sahibi ise yine Çalık Holding’ten transfer Cem Osman Sokullu idi. (Berat Albayrak'ın dayı oğlu Ekrem Keleş) Ekrem Keleş, Çalık Holding’ten ayrılarak Ağustos 2012’de Powertrans Koordinatörü oldu."

Kaçakçılık yöntemi 

Eski istihbaratçı, şimdi KDP'nin Kürt petrolünü, IŞİD'in de Suriye petrolünü nasıl AKP ile ortaklaşarak kaçak yollarla satıldığını anlatıyor: "Gümrük mevzuatına göre transit taşıma yapan firmalar tarafından Türkiye’ye girişte gümrüğe 'Transit Beyannamesi' veriyor. Bu beyannameyi inceleyen gümrük yetkilileri taşınan yükü kontrol ediyor ve mühürlüyor. Böylece mühürlenen yükün (petrol, uçak yakıtı) gümrüklü sahadaki çıkış anına kadar yurt içine bırakılmasına karşı önlem alınıyor. Transit ham petrolü taşıyan araçlar Habur sınır kapısından Türkiye’ye giriyor. Burada yapılan kontrol ve denetimler sonrasında gümrüğe verilen 'Transit Refakat Belgesi' ile Mersin Ataş Rafinerisi’ne gidip, gümrüğün denetimi altında boşaltım yapıyor. Habur’dan ham petrol ile giriş yapan tankerlerin Mersin’de yapılan boşaltım kontrollerinde çok sayıda tankerde yakıt yerine 'su' çıktığı tespit ediliyor. Ancak Habur sınır kapısında tankerlerin girişi sırasında yapılan kontrollerde herhangi bir su tespiti yok. Habur’dan giren petrol, mühür kırıldıktan sonra 'müsait' bir yerde ve 'uygun' miktarda boşaltılıyor. Boşaltılan petrol su doldurularak kamufle ediliyor. Yani merkezi Irak yönetiminin 'kaçak' ilan ettiği Kürt petrolü 'duble kaçak' yöntemle yurtta bırakılıyor. Bu durum gümrük memurlarınca da tutanak altına alınıyor. Yöntemleri buydu. Hatta bir ara Rusya bu tırları uyarı amaçlı bombaladı. Ölen TIR şoförleri oldu ama üzeri kapatıldı hemen. 

900 TIR Suriye'ye gitti

Şimdi benim şahit olduğum kısma geleyim. Kanunlara göre TIR'lar bu şekilde gidip yakıt alarak ülkeye giremez. Ama sahte belgeler ve başka yöntemler devreye sokuldu. Emniyet bu tırlardan tesadüfen bu hileleri tespit etti. Ama işlem yapılmadı, yaptırılmadı. O TIR'lara dokunulmadı. Yani AKP hem Irak Kürt yönetimiyle gizli bir anlaşma yapıp Irak petrolünü dünyaya sattı, hem de savaştan istifade Suriye petrolüne çöktü. Tamamen IŞİD petrolünü kendilerine aldılar. Çünkü ortada ne bir belge, ne kayıt vardı. IŞİD’e o dönem ambargo vardı ama adamlara sürekli Türkiye’den gıda ve silah sevkiyatı yapıldı. Ben bu TIR'ları bizzat gördüm. Yüzde 90’ı Türkiye’den. Bakın benim bölgede olduğum dönemde sadece Suruç ilçesinden 2 senede 900 TIR yardım Suriye'ye gitti. Kime gitti bilmiyorum. Onu Urfa MİT Başkanı organize ediyordu. 2012 ile 2014 arası 900 TIR sadece 1 ilçeden gitti. Diğer il ve ilçeleri siz tahmin edin. Ne kadarı Suriyelilere ne kadarı IŞİD’e gitti bilemem. Ama o dönem AKP'li Tuğrul Türkeş (ki bakanlık yaptı, Başbakan yardımcısıydı bir dönem) ne demişti: 'Vallahi ve billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu.' O dönemde bazı TIR'lar Ankara'dan hazır geliyordu. Bazılarının içinde yardım malzemesi diye silah gidiyordu. O donem AKP, Suriye’ye 2000 TIR silah sattı. IŞİD’e verdi karşılığında petrol aldı."

 

***

Rusya'nın Türkiye-IŞİD ilişkisi raporu

Rusya, uçak düşürme krizi döneminde Birleşmiş Milletler  Güvenlik Konseyi'ne Türkiye-IŞİD ilişkisine dair belgeleri sundu. Güvenlik Konseyi'ne sunulan belgede, "Türkiye, IŞİD'in ana silah ve askeri teknoloji tedarikçisi durumunda. Bu amaç doğrultusunda yasadışı örgütleri kullanan Türkiye'de tüm bu organizasyonu idare eden Milli İstihbarat Teşkilatı. Sevkiyat, arabalarla ve insani yardım konvoylarıyla gerçekleştiriliyor" dendi. Kasım 2015'ten Ocak 2016'nın sonuna kadarki dönemde Suriye'deki cihadistlere yapılan silah ve askeri ekipman sevkiyatına ilişkin bilgilere yer verilen belgede, "Türk istihbarat mensupları, Ocak ayının ortasında Şam Cephesi elemanlarına 7,62 mm ve 12,7 mm kalibreli silahlar ve RPG-7 roketatarları tedarik etti. 25 Ocak'ta ise İnsan Hak ve Özgürlüklerini Koruma Vakfı, IŞİD’lilere yaklaşık 55 tonluk gıda ve malzeme gönderilmesine sponsor oldu. Sevkiyatların ana sponsoru Beşar Vakfı oldu" ifadeleri kullanıldı. Raporun devamında, "Silah, askeri ekipman ve yardım tedarikinde en etkin olan kuruluş olan Beşar Vakfı, Bayırbucak ve Kızıltepe Türkmenlerine 50 konvoy gönderdi. Vakfın ana finansman kaynakları, resmi olarak özel ve tüzel kişilerin yaptığı bağışlar olarak görülüyor ancak özel ve tüzel kişi görüntüsü altında Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan kaynak aktarılıyor. Hükümetin yardımıyla vakıf, Türkiye ve yurtdışındaki bankalarda hesap açıyor" bilgisine yer verildi. IŞİD ve diğer selefi örgütlerine yapılan sevkiyatların bir diğer önemli sponsoru olduğu belirtilen İyilikler Vakfı'nın ise 25 konvoyluk sevkiyat gerçekleştirdiği kaydedildi. Öte yandan Rusya'nın sunduğu belgede, Reyhanlı, Azez, Qamişlo ve Cerablus'taki sınır hattı üzerinden Suriye'deki çetelere patlayıcı madde ve kimyasal madde gönderildiği de bildirildi. Buna göre, 2015 yılı içinde 2 bin 500 ton amonyum nitrat (788,7 bin dolar), 456 ton potasyum nitrat (468,7 bin dolar), 75 ton alüminyum tozu (496,5 bin dolar), sodyum nitrat (19,4 bin dolar), gliserin (102,5 bin dolar) ve nitrik asit (34 bin dolar) çetelere ulaştırıldı. Rusya Savunma Bakanı Yardımcısı Anatoli Antonov ise Türkiye’yi IŞİD’e doğrudan destek vermekle suçlayarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve oğlu başta olmak üzere ailesini, IŞİD ile doğrudan petrol ticaretiyle bağlantılı olmak ve ‘Suriye’nin zenginliğini çalmakla’ itham etti.

 

YARIN: TARİHİ ESER KAÇAKÇILIĞI VE YAĞMA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.