Jineolojî hakikate ulaşmanın yoludur

Kadın Haberleri —

Dilan Yıldız

Dilan Yıldız

  • Jineolojî Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Dilan Yıldız, 21’inci yüzyılı kadın yüzyılı yapacak asıl perspektifin Jineolojî bilimi olduğunu belirterek, “Jineolojî ile karanlıkta bırakılan bir tarihi aydınlatıyor, kendi gerçeğine ulaşıyor. Yani Jineolojî, hakikate gitmek için bir yoldur” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, İmralı Heyeti’yle 23 Şubat 2013’te yaptığı görüşmede şöyle dedi: “Kadını özgür olmayan bir halk, özgür olamaz. Kadının tam özgürleşmiş hali tanrısallıktır.” Kadın özgürlüğüne büyük önem atfeden Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, tarihten bu yana kadın etrafında şekillenen bilginin ters düz edilmesine karşı da, kadının bilgisini yeniden açığa çıkartacağı, üstüne daha fazlasını koyacağı ve bilimsel olarak yaşamı yeniden örgütleyeceği ‘Jineolojî Bilimi’ni önerdi. 

Kürdistan Özgürlük Mücadelesi tarihi boyunca kadın özgürlüğü için çeşitli çalışmalar, teoriler geliştiren kadın partisinin kurulmasına öncülük eden Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, geliştirdiği kadın özgürlükçü paradigma ile de dünya kadınlarına, halklar da demokrasi, özgürlük ve eşitlik yolunda yeni bir umut oldu.

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Jineolojî Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Dilan Yıldız, reel sosyalizimde kadın özgürlüğüne verilen öneme bir eleştiri olarak Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlüğünü her şeyin önüne koyduğunu belirterek, Öcalan’ın kadın özgürlüğüne giden yoldaki rolüne değindi. 

Sömürgeciliğin temeli kadının sömürüsüne dayanıyor

Abdullah Öcalan’ın “ilk sömürge kadındır” ifadelerini anımsatan Yıldız şöyle dedi: “Sayın Öcalan bu tespitiyle bugüne kadar cinsiyetçilik ve sömürgeciliğin de temelinin kadının sömürülme süreciyle başladığını söylüyor.” Erkeğin ilk sömürgeleştirdiği, himayesine aldığı ulusun, kadın ulusu olduğunu belirten Yıldız, “Tüm iktidar ideolojilerinin temeli, kadın sömürgeciliğine dayanıyor. Toplum kırımını yaratan tüm olguların temelinde kadın sömürgesi var. Örnek verecek olursak, kadından koparılıp erkeğin eline geçen bilim ile ortaya çıkan silahlar/kimyasal silahlarla, insanlar katledilmeye başladı. Bilimin tekrar kadınla buluşmasıyla, bilimin toplum hizmeti için kullanıldığına şahitlik edeceğiz” dedi. 

‘Jineolojî, hakikate gitmek için bir yoldur’

Öcalan’ın, sosyal bilimlere eleştiri olarak Jineolojî’yi önerdiğini hatırlatan Yıldız, bugüne kadar var olan sosyal bilimlerin toplumu kaosa sürüklediğini söyledi. Yıldız, “Kadın etrafında şekillenen hiçbir sosyal bilim yoktu. Sosyal bilimin etrafında onlarca sorun topaklanmıştı ama çözecek herhangi bir alternatif de yoktu. Öcalan, bu sorunlara bir eleştiri olarak kadınlara Jineolojî’yi önerdi. Jineolojî ile karanlıkta bırakılan bir tarihi aydınlatıyor, kendi gerçeğine ulaşıyor. Yani Jineolojî, hakikate gitmek için bir yoldur. 21’inci yüzyılı kadın yüzyılı yapacak asıl perspektiflerden biri de budur” diye konuştu.

‘Jin jiyan azadî’ perspektifi 

Kürt Halk Önderi Öcalan’ın kadın perspektifine dikkat çeken Yıldız, bu perspektiflerin en güncel olanın, “Jin, jiyan, azadî” perspektifi olduğunu kaydetti. “Binlerce kadın bu perspektifle buluşuyor, kendi gerçeğine ulaşıyor” diyen Yıldız, perspektifin bir felsefeye, bir yaşam biçimine döndüğünü dile getirdi.

Abdullah Öcalan’ın, uluslararası komployla Türkiye’ye teslim edildiğinde “yarım kalan yaşam projem” dediği kadın özgürlük mücadelesine dikkat çeken Yıldız, kadınların Abdullah Öcalan’ı ve düşüncelerini savunduğunu ifade etti. Yıldız, “Kürt kadın mücadelesi etrafında tek yürek olabiliyorsak, bu Öcalan’ın felsefenin somutlaştığını gösterir” dedi. Öcalan’a uygulanan tecride karşı kadınların ön saflarda yer aldığını dile getiren Yıldız, tecridin kalkması halinde Kürt Halk Önderi Öcalan’ın, “‘yarım kalan projem’ dediği projenin tamamlandığını göreceğiz. Kadın özgürlüğü önündeki engellerin kalktığını göreceğiz” şeklinde konuştu.

Tecridin kaldırılması gerek

Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin yayılmasını engellemek için tecrit politikalarının derinleştirildiğine dikkat çeken Yıldız, “Ağır tecrit politikası uygulanmasına rağmen onun felsefesinin yaşam bulduğunu görüyoruz. Tecrit ne kadar yoğunlaşırsa yoğunlaşsın, fikir yaşıyorsa kişinin üzerindeki tecrit politikası amacına ulaşmamış demektir. Belki de tecridi derinleştiren güçleri korkutan, öfkelendiren de budur. Felsefeyi en çok sahiplenen kadınlar olduğu için, kadınlara yönelik bu kadar baskı var” ifadelerini kullandı. 

15 Şubat uluslararası komplonun yıldönümüne doğru giderken, tecrit politikalarının son bulması için başta kadınlar olmak üzere, toplumun her türlü mücadeleyi yürütmesi gerektiğini ifade eden Yıldız, “tecridin kaldırılması gerek” dedi. 

Her devrimin bir perspektife ihtiyacı vardır

İran’da Jîna Amînî’nin katledilmesinin ardından başlayan serhildan sürecine değinen Yıldız, eylemcilerin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın konuşmalarını Farsça’ya çevirerek dinlediğini anımsatarak, “İran’da büyüyen eylemler Jîna Amînî’nin katledilmesinin ardından gelişti ama bunun bir yol yönteminin olması gerekiyordu. Devrime götürecek yolun Sayın Abdullah Öcalan’dan geçtiğinin farkına vardılar. Eylemlerin, ‘Jin, jiyan, azadî’ ile başlaması da bu durumun tespitidir. Her devrimin bir perspektife ihtiyacı vardır” diye konuştu.  

Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması için her türlü eylemin öncelenmesi gerektiğini vurgulayan Yıldız, “Buna her yönüyle yoğunlaşmak gerekiyor. Önümüzdeki süreçte her zaman her an her yerde ağırlaştırılmış tecride karşı eylemlerin büyütülüp dile getirilmesi gerekiyor. Halkın her kesiminde buna karşı bir tepki var bunu kanalize ederek bir yerde birleştirirsek tecrit sona erer” ifadelerini kullandı. 

BERİVAN KUTLU / WAN-MA

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.