Kaçamayacağınız sonunuz yaklaşıyor

  •  “Çöken ekonomik sistem, kalmayan demokrasi, yitirilen barış ortamı, kayyumlarınızla bitirdiğiniz liyakat, kaçamayacağınız sonunuzu her gün biraz daha yaklaştırmaktadır.” 
  •  “Saraylarınıza, altın varaklı ofislerinize, getirildiğiniz makam koltuklarının arkasına saklanmaya devam edin, biz buradayız, sokaklarda, alanlarda, işyerlerinde, yaşamın her yerindeyiz.”

 

Eğitim Sen İzmir 2 Nolu Şube’nin KHK ile ihraç edilen kamu emekçileri için başlattığı oturma eylemi 193. haftasında devam etti.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İzmir 2 Nolu Şube, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen kamu emekçilerinin işlerine iadesi için düzenlediği oturma eyleminin 193. haftasında basın açıklaması düzenledi. Karşıyaka İskelesi karşısında yapılan eylemde konuşan Eğitim Sen İzmir Üniversiteler Şubesi Başkanı Ümit Akıncı, KHK ile 130 bin kamu emekçisini görevinden ihraç edildiğini shatırlatarak, “Kişiye özgü KHK’ler ile, isimsiz ihbar mektupları ile, nereden geldiği belli olmayan telefon ihbarları ile ‘eşitlik’ diyen, ‘demokrasi’ diyen, emekten yana duran, barışı savunan arkadaşlarımız bir gecede işlerinden oluverdiler. Tüm arkadaşlarımız işlerine geri iade edilmelidir” dedi. 

İktidarın kamu emekçileri üzerindeki hukuksuz uygulamalarının devam ettirdiğini söyleyen Akıncı, şunları ifade etti: “Kamu emekçileri fişlemeler, güvenlik soruşturmaları, işyerlerinde ayrımcılığa maruz bırakmalar, disiplin soruşturmaları, savcılık soruşturmaları gibi mekanizmalarla yıldırılmaya çalışılmaktadır. Biliyoruz ki OHAL koşulları hala kalkmamıştır ve bu zulmü yapanlar bilmelidir ki; hesap vereceğiniz zaman günden güne yaklaşmaktadır. Çöken ekonomik sistem, kalmayan demokrasi, yitirilen barış ortamı, kayyumlarınızla kurumlarda bitirdiğiniz liyakat, kaçamayacağınız sonunuzu her gün biraz daha yaklaştırmaktadır.” 

Görevlerine dönene kadar mücadelelerini sürdürdüklerini aktaran Akıncı, sözlerini şöyle tamamladı: “Sizler saraylarınıza, altın varaklı ofislerinize, tüm liyakat ilkelerini çiğneyerek getirildiğiniz makam koltuklarının arkasına saklanmaya devam edin, biz buradayız, sokaklarda, alanlarda, işyerlerinde, yaşamın her yerindeyiz. Aydınlık yarınları bizler kuracağız. İhraç arkadaşlarımız çalıştıkları kurumlarda savundukları değerleri savunmaya devam ediyor.”

 

PTT çalışanları haklarını istiyor

PTT emekçileri, yeni yılda yapılan zamlara tepki göstererek, “İnsanca yaşayacak bir ücret istiyoruz” talebinde bulundu.  

Basın, Yayın, İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası (HABER-SEN) Amed Şubesi üyeleri, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü çalışanlarının koşulları ve ücret taleplerine ilişkin Diyarbakır PTT Müdürlüğü binası bahçesinde açıklama yaptı. Çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada, “PTT emekçileri geçinemiyor. İnsanca yaşayacak bir ücret istiyoruz” yazılı pankart açıldı. 

HABER-SEN Şube Başkanı Mehmet Ulu, kamu emekçilerinin yoksullaştığı bir dönemden geçtiklerine işaret ederek, yeni asgari ücrette alım gücünün hiçe sayıldığını söyledi. PTT’de aynı işi yapanlara farklı ücretler verildiğine dikkat çeken Ulu, elektrik, doğalgaz ve akaryakıta getirilen zamlara değindi. Ulu, iktidarın döviz kurunun düşmesiyle övündüğünü ancak yeni zamlarla ekonomik krizin yükünün yine halka ve emekçilerin üzerine yıkıldığını söyledi. 

“Dört kişilik bir ailenin hem açlık hem de yoksulluk sınırı son bir yılda yüzde 55 artmıştır” diyen Ulu, PTT emekçileri ve emeklilerinin hak kayıplarının giderilmesi için taleplerini sıraladı. Ulu, ilk adımda PTT emekçilerinin ve emeklilerin maaşları Ocak’tan itibaren en az asgari ücrete yapılan artış oranında, yani yüzde 50,4 oranında artırılmasını istedi. Açıklama, “Direne direne kazanacağız” sloganıyla son buldu.  AMED

 

Fahiş zamlarınızı çekin

Artan enerji fiyatlarına tepki gösteren Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, zamların geri alınması gerektiğini söyledi.

Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı önünde açıklama yaptı. Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, “Özel elektrik şirketlerinin kazançlarını artırmak için yapılan fahiş zamlara, yükselen doğalgaz fiyatlarına, benzin, motorin, otogaz fiyatlarındaki sürekli artışlara, bütün mal ve hizmet fiyatlarının daha da artacak olmasına, hayat pahalılığının çekilmez hale gelmesine, ödenemeyecek faturalar nedeniyle elektriği, gazı, suyu kesilecek milyonlarca yurttaşı soğuk ve karanlık günlere mahkum edecek politikalara itiraz ettiğimiz için bu açıklamayı yapıyoruz” dedi

TÜFE’nin dört katına kadar zam

 Elektrik fiyatlarına yüksek oranda zamlar yapıldığını ifade eden Yener, şunları paylaştı: “1 Ocak 2021 ile 1 Ocak 2022 arasındaki bir yıllık dönemde, elektrik fiyatları konutlarda yüzde 72,5-158,7, ticarethanelerde yüzde 158,8, tarımsal sulamada yüzde 120,8, sanayide yüzde 158,78 oranında arttı. Elektrik fiyatları TÜFE’nin çok üzerinde, yüzde 75-158,8 oranında artmıştır. 2019 Ocak-2022 Ocak döneminde de TÜFE artış oranı yüzde 72,5 olarak gerçekleşmişken, aynı dönemde elektrik fiyatları yüzde 155,5 334,8 oranında artmıştır. Bu artış oranları TÜFE’nin 2 ila 4,6 katına ulaşmıştır.” 

Akaryakıttaki fahiş zamlar

 Akaryakıt fiyatlarının enflasyon rakamlarından yüksek fiyatlarla zamlandığını hatırlatan Yener, “Yüzde 90’ın üzerinde dışa bağımlı olan ve ithal edilen petrolden üretilen akaryakıt fiyatları, resmi enflasyon rakamı olan yüzde 36,08’dan çok daha yüksek oranlarda arttı. Son bir yıl içinde bayi satış fiyatları kurşunsuz benzinde yüzde 79, motorinde yüzde 92,8, otogazda yüzde 124,9 oranlarına varan artışlar gösterdi. Bu denli yüksek artışların başlıca nedenleri, dünya genelinde petrol fiyatlarındaki yukarı doğru hareketlilik, TL’nin hızlı değer kaybı ve petrol ürünlerine uygulanan yüksek vergilerdir” şeklinde konuştu

Yener, taleplerini şöyle sıraladı:

*  Elektrik fiyatlarındaki artışlar fahiştir, kabul edilemez. Zamlar geri alınmalıdır.

*  Elektrikte konutlar için düşük tarife sınırı aylık 230 kWh’a yükseltilmelidir.

* 150 kWh elektrik yardımı uygulaması şeffaflaşmalı, ölçütleri kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Yoksul ailelere elektrik yardım sınırı da aylık 230 kWh’a yükseltilmelidir.

*  Konutlarda elektrik, doğalgaz ve suda KDV oranı yüzde 1’e düşürülmelidir. 5 maddi imkansızlık nedeni ile faturalarını ödeyemeyenlerin elektrik, gaz ve suyu kesilmemeli, kamu kaynaklarından sağlanacak desteklerle, yurttaşların karanlıkta, soğukta ve susuz kalmaları önlenmelidir.

* Adı üzerinde piyasa kurumu olan ve bugüne değin işlevini, yurttaşların değil, enerji şirketlerinin hak ve çıkarlarını kollamak olarak görmüş olan EPDK kapatılmalıdır.

 

Krizin faturasını sorumlular ödesin

Ekonomik kriz ve zamlara dikkat çeken Tüketiciyi Koruma Derneği, “Ekonomik krizin faturasını, sorumlular ödesin” dedi.

Tüketiciyi Koruma Derneği (TükoDer), ekonomik kriz ve yapılan zamlara ilişkin Kadıköy’de bulunan Süreyya Operası önünde basın açıklaması yaptı. TükoDer İstanbul Şube Başkanı Aydoğan Dülger, “Ülkenin kaynakları bazı güçlü şirketlere aktarılmış, ekonomik paketler onlar lehine açıklanmış, tüketicinin payına ise zamlar, yoksulluk ve açlık düşmüştür. Her zam soframıza bir yıkım olarak gelmiş, mutfaklarımızı ateş sarmıştır. Asgari ücrete yapılan zammın üzerinden henüz 15 gün bile geçmeden, katmerli olarak geri alınmaya başlanmıştır. Çay kaşığıyla verip kepçeyle alıyorsunuz. Ekonominin başarısı bu mu?” diye sordu. 

Emekli maaşlarının ayrı bir skandal olduğunu söyleyen Dülger, onlarca yıl hizmet eden emeklilerin açlığa mahkum edildiğini ifade etti. Faturanın tüketiciye kesildiğine kaydeden Dülger, şöyle devam etti: “İnsanca yaşamak bizim de hakkımızdır. Yapılan zamlar önümüzdeki günlerde raf fiyatlarına büyük bir oranda yansıyacaktır. Gıda fiyatları daha da artacaktır. Ülkemizde kaynak vardır, bu kaynakları güçlü olan sermayenin yararına değil, güçsüz olan halkın yararına kullanılmalıdır. Talebimiz açık ve nettir. İnsanca Yaşayabilmemiz için Zamlar geri çekilsin, döviz kuruna müdahale edilsin, maaşlar ve ücretler alım gücü ve yaşam kalitesini yükseltecek şekilde güncellensin. Ekonomik krizin ve döviz kuru yükselmesi nedeniyle oluşan krizin faturasını sorumlu kimler ise onlar ödesin. Temel gıdada KDV sıfırlansın, Temel ihtiyaçlarda ise yüzde 1’e düşürülsün.” 

 

Rifis Makine işçileri direniyor

Sendikalı oldukları için işten atılan ve dört gündür eylemde olan Rifis Makine işçileri, emekçilere “tek yumruk” olma çağrısı yaptı. 

İstanbul Kartal’da faaliyet gösteren Rifis Makina’da çalışan ve Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlenen işçilerden 8’i, 27 Aralık 2021’de işten çıkarıldı. Hiçbir hakkını alamayan işçiler, 3 Ocak’ta işe geri alınma ve sendikal hakları için işyeri önünde eyleme başladı. İşçiler, her gün saban saat 07.00’den 17.30’a kadar işyeri önüne gelerek, haklarını talep ediyor. 

İşten çıkarılan ve eylemde olan işçilerden İsmail Akay, 5 yıldır bu fabrikada çalıştığını belirtti. Haklarını alamadıklarını ifade eden Akay, “Aylık 225 saat çalışmamız gerekirken 330 saatte yakın çalışıyoruz. Hiçbir şekilde işten kaçmadık ama haklarımızı da alamadık. Kasım ayında 50 kişi olarak sendikaya başvuru yaptık. Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye olduk. Yetki kağıdımız geldi. İşveren ‘size yüzde 50 zam yaparım, size ikramiye veririm’ dedi. Biz bu ana kadar yüzde 20’nin üzerinde bir zam alamamıştık. Bize, ‘yeter ki sendikadan vazgeçin, istifa edin’ dedi. Bizler kabul etmediğimiz için 24 Aralık’ta bizi bir hafta ücretli izne çıkardılar. Aynı o gün bize bir mesaj atıldı. İş hakkınız fes edilmiştir diye. Bununla birlikte işten çıkarıldık” diye konuştu. 

6 yıldır bu fabrikada çalışan Seyfullah Asil ise “Bu mücadelede, başımız dik, alnımız ak bir şekilde mücadelemizi sürdürüyoruz. Hakkımızı alacağız. Bütün işçiler tek yumruk olsun” dedi. 

 

Limanları da peşkeş çekti

Liman işletmelerinin sözleşmelerinin 49 yıllığına uzatılmasına dair düzenlemenin de yer aldığı torba kanun Genel Kurul’da AKP ve MHP oylarıyla kabul edildi.

Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen “2/4018 esas Nolu Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” kabul edildi. HDP, CHP ve İYİ Parti tarafından hem komisyon aşamasında hem de Genel Kurul’da verilen değişiklik önergeleri, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. İktidar yandaşı şirketlere limanların peşkeş çekilmesini düzenleyen limanların işletmelerinin 49 yıllığına devrinin uzatılmasına dair madde de muhalefetin tüm itirazlarına rağmen kabul edildi.

 Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğüne ait bazı limanların işletme hakkı verilmesi/devri yöntemiyle özelleştirilmeleri neticesinde imzalanan 49 yıldan az süreli sözleşme süreleri; başvuru gerçekleştirilmesi ve sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerin yerine getirilmesi ile davalardan vazgeçilmesi halinde 49 yıla kadar uzatılacak.

HDP tarafından verilen şerhte şunlara dikkat çekilmişti: “ Kamu ihalelerinin gözde şirketleri olan LİMAK, AKFEN, CİNER Grubu, Albayrak, Çelebi ve Doğuş Grubu’nun aralarında olduğu şirketler ile Antalya Limanı’nın işletmesini devralan QTerminals isimli şirkete 10, 13 ve 19 yıl olmak üzere yeni işletme süreleri verilecektir. Bu durumda sözleşmesi 20 yıl olan ve 2028’de sona erecek Katarlı şirketin sözleşme süresi 19 yıl daha uzatılarak Antalya Limanı’nı 2047 yılına kadar işletmesi sağlanacaktır. Park Denizcilik Ciner, Doğuş Bilgili, Ulusoy, Marmaris Liman İşletmeciliği, Albayrak, Ceyport, Riport, Giresun Port, Siport, Mehmet Güneş İnş. ve Dikili Port’un devraldıkları limanları 13 ile 19 yıl arasında değişen uzatma süreleri ile 49 yıl süreyle işletmesinin önü açılmış olacaktır. TCDD Genel Müdürlüğünün özelleştirilen 5 limanı, PSA Singapur-Akfen, Limak, Çelebi, Ceynak, Safiport şirketleri de işletmelerindeki limanlar için 10 ile 13 yıl arasında değişen ek süre alacaktır. Böylelikle Türkiye’nin en stratejik limanları en erken 2046, en geç ise 2067 yılına kadar aralarında yabancıların da olduğu şirketler tarafından işletilecektir.”

 

Adımlar doğruysa niye enflasyon?

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, ekonomideki adımları eleştirerek, “Odaklandığımız nokta bugünkü global iktisadi gerçeklerle yeterli ölçüde örtüşmüyor” dedi.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Koç Üniversitesi ortaklığı ile oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF), “2002’ye Girerken Türkiye Ekonomisi” panelini online olarak yaptı. Panelin açılışında konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, yeni ekonomi programına atıfta bulundu. Kaslowski, günlük ve haftalık konulara odaklanırken global gidişattaki ana resmin kaçırılmaması gerektiğini vurguladı.

Yüksek enflasyon rakamlarına da değinen Kaslowski, atılan adımların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti. “Enflasyon ile mücadelede gerçekten doğru adımları mı atıyoruz? Bunlar doğru adımlar ise neden enflasyon bu denli şiddetli yükseliyor?” diye soran Kaslowski, şöyle deam etti: “Evet, baktığımızda ihracatımız, 2021 yılını son derece yüksek, 225 milyar dolar seviyesinde tamamladı. Geride bıraktığımız yıl reel bazda yüzde 10’un üzerinde büyüme kaydettik. Fakat önümüze baktığımızda var olan koşullar, öngörülebilirliği ve yatırım ortamını ne kadar destekliyor? Bu süreç ne kadar sürdürülebilir? Son dönemde attığımız adımlar, bizi arzu ettiğimiz noktaya getirdi mi? Dolarizasyon artarak devam ediyor. Kısa vadeli geçici çözümlere yönelirken büyük resmi kaçırmıyor muyuz? Faiz indirimi yaptığımız halde neden piyasa faizleri ya da kredi faizleri düşmüyor? Aksine yükseliyor. Odaklandığımız nokta bugünkü global iktisadi gerçeklerle yeterli ölçüde örtüşmüyor. Uyguladığımız yöntemler bizi temennilerimize ulaştırmadığı takdirde, her seferinde yeni yöntemlerle gelmek veya daha liberal piyasa işleyişinden ödün vermek mecburiyetinde kalırız. Bu, aynı zamanda rekabetçi piyasa işleyişini bozarken verimliliğe de hasar verir. Unutmayalım ki bu yöntem, kısa vadede geçici çözüm sunuyor gibi gözükmekle beraber öngörülebilirliğe de zarar vermekte. Gün sonunda ekonomide erişmek istediğimiz refah artışından da ülkemizi uzaklaştırmaktadır.”

 

J.P.Morgan yüzde 55 bekliyor

ABD’li banka J.P.Morgan, Türkiye’de enflasyonun Mayıs’ta yüzde 55’e yükselmesini beklediğini açıkladı. Faiz indirimleriyle gelen kur ve enflasyon artışına rağmen politika yapıcılarda hiçbir pişmanlık görmediklerini belirten banka, faiz artışı beklemiyor.

Ocak ayına zam dalgasıyla girerken, ABD’li yatırım bankası J.P.Morgan, enflasyonun Mayıs’ta yüzde 55 seviyesine ulaşması öngörüsünde bulundu. J.P.Morgan yayımladığı “Türkiye: Ekonomi teorisi geri tepti, enflasyon yüzde 36’ya ulaştı” başlıklı araştırma raporunda, politika yapıcıların geleneksel olmayan görüşlerinin, önden yüklemeli ve erken yapılan faiz indirimlerinin, enflasyon beklentilerindeki bozulmanın ve kurdaki değer kaybının aralık ayında enflasyonda keskin bir yükselişe neden olduğunu belirtti.

2022’nin sonunda enflasyonun yüzde 35 seviyesine düşebileceğini söyleyen J.P.Morgan, 2023 yıl sonu enflasyon beklentilerini de yüzde 15 olarak revize ettiklerini duyurdu. Banka, söz konusu enflasyon tahminlerinde risklerin hâlâ yukarı yönlü olduğunu ve 2023 tahmininin Haziran 2023’teki seçimlere ve 2023’ün ilk yarısındaki politika sıkılaştırmasına çok bağlı olduğunu vurguladı. “Politika yapıcılardan hiçbir pişmanlık belirtisi görmüyoruz ve bundan dolayı gelecek aylarda para politikasında herhangi bir sıkılaşma göreceğimizi düşünmüyoruz” diyen J.P. Morgan, “Daha fazla parasal gevşeme (faiz indiriminin) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası için bile çok gerçek üstü (fantastik) olur ancak kredi büyümesini hızlandırmak ve mali gevşeme için adımlar görmek büyük sürpriz olmaz” dedi.

J.P.Morgan’dan önce bir diğer ABD’li banka Goldman Sachs da Türkiye’ye ilişkin enflasyon beklentilerini açıklamıştı. Goldman Sachs müşterilerine gönderdiği notunda “Mevsim etkisinden arındırılmamış aylık enflasyonun sürpriz biçimde yüzde 13,6 seviyesine yükselmesiyle Türkiye’de enflasyonun birinci çeyrekte yüzde 40 seviyesini aşacağını ve yılın büyük bölümünde o seviyede kalacağını tahmin ediyoruz” ifadesi yer almıştı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.