Kafalardaki silahı bıraksınlar

Tuncer Bakırhan
- Hem Kürtlerde hem de Türk kamuoyunda hassasiyetlerin yüksek olduğunu belirten DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, "Hepimiz dikkat etmeliyiz. Belki de öncelikle bütün siyasi partiler kafalarındaki silahı bir kenara bırakmalı, eskinin alışkanlıkları ve ön yargılarını rafa kaldırmalı" dedi.
T24'ten Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtlayan DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, Rêber Apo'nun Komisyon ile görüşme talebi karşısında bazı partilerin çekimser kalıp karşı çıkmasının, tarihi bir sorumluluğu yerine getirmeme anlamına geldiğini söyledi. Bakırhan, "Öcalan, bulunduğu koşulların tüm imkansızlıklarına rağmen, her tıkanıklıkta rol oynayan, her aşamada adım atan ve attıran bir pozisyona sahiptir. Böylesine pozitif bir role sahip, süreci ilerletme kapasitesi kanıtlanmış bir aktörün komisyonla görüşme talebi, bazı çevreleri bu kadar germemeli. Bu görüşme bir taviz değil, rasyonel bir siyasettir. Bir zafiyet değil, devlet aklının gereğidir" dedi.
Rêber Apo'nun rolü ve tepkiler
Rêber Apo'nun rolünün, günlük siyasetin gelgitlerine değil, stratejik aklın ve barış arayışının kalıcılığına dair olduğunu vurgulayan Bakırhan, "Öcalan ile ilgili kimisi anketlere de yansıyan kamuoyunun önemli bir kısmında olan tepkiyi nasıl yönetmeyi düşünüyorsunuz? Meclis grup toplantısında atılan sloganlardan Diyarbakır’daki özgürlük yürüyüşünde ortaya çıkan fotoğraflara. Ve buna yönelik tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna da yanıt verdi. Gelen tepkileri iki kategoride değerlendiren Bakırhan, şöyle izah etti:
* Süreç karşıtlarından gelen tepkiler. DEM Parti dünya yuvarlaktır dese, bunlar 'hayır dünya karedir!' diyecek insanlar. Ağzımızdan çıkan her söze, her adımımıza öfke ve hakaretle karşılık veriyorlar. İmtiyazlarını kaybetmekten korkuyorlar. Çatışmadan beslenen, barıştan rahatsız olan bir kesimle muhatap olduğumuzu biliyoruz.
* İyi niyetli eleştiriler. Sürecin gerçekten selametle ilerlemesini isteyen, Türkiye'nin prangalarından kurtulmasını arzulayan çok geniş bir kesim var. Bu kesimlerin kaygılarını, hassasiyetlerini, eleştirilerini anlamaya çalışıyoruz. Varsa eksikliklerimiz, elbette gidereceğiz. Dilimize ve siyasetimize dönük eleştirilere açığız. Yapıcı ve geliştirici eleştirilerin gereğini de yaparız.
Önemli olan rotayı kaybetmemek
100 yıllık meselenin, son 50 yıllık çatışmalı sürecin yarattığı siyasi ve toplumsal kutuplaşma, ödenen ağır bedeller nedeniyle hem Kürtlerde hem Türk kamuoyunda hassasiyetlerin yüksek olduğunu teslim eden Bakırhan, 50 yıldır çözülmeyen bir sorunun yarattığı semptomlarla uğraşıldığını hatırlattı. Bakırhan, şöyle konuştu: "Dolayısıyla hepimiz dikkat etmeliyiz. Belki de öncelikle bütün siyasi partiler kafalarındaki silahı bir kenara bırakmalı, eskinin alışkanlıkları ve ön yargılarını rafa kaldırmalı. Siyaset kurumunun görevi çatışma zemininin ateşini düşürmek ve çözümü kolaylaştırmak olmalı. Süreç başladığından bu yana ağzımızdan çıkan her söz tartıldıktan sonra çıkıyor. Böylesi süreçlerde bütün taraflar hatalar yapabilir, eksiklikler olabilir ama önemli olan, bu siyasi ve toplumsal türbülanslarda rotayı kaybetmemek, direksiyonu sıkı tutmaktır."
İktidarın tavrı gerilimi artırıyor
İktidarın suskunluğunun ve sürece dair belirsiz tavrının, toplumdaki gerilimi artırdığını kaydeden Bakırhan, şunları dile getirdi: "Çözüm sürecine dair çerçeve konuşulmadıkça, boşluğu söylentiler ve provokasyon girişimleri dolduruyor. Bunu görelim, buna önlem alalım. İşin özünde Kürt meselesini tartışıyoruz. Yeni bir dile, yeni bir duruma hepimizin ihtiyacı olduğu açık. DEM Parti olarak aynı yerdeyiz, çözüm ve barış için daha fazla kararlıyız. Konuşalım, müzakere edelim, çözümü kurumsallaştıralım. Ne biz ne de başka siyasi parti ve aktörler özensiz olma hakkına sahibiz. Tüm partiler ve siyasi liderler: Çözüm sürecine daha güçlü sahip çıkmalı, itidalli olmalı, barışçı dille konuşmalı, toplumsal yaralara tuz basmamalı."
Pozitif barışa ihtiyaç var
Sürecin pozitif barışa evrilerek tamamlanmasının, dünyadaki ekonomi-politik ve sistemik dönüşüm, Ortadoğu’daki jeopolitik dönüşüm ve Türkiye’deki sosyo-politik dönüşüm katmanlarının üst üste bindiği bir tarihsel aralıkta gerekli olduğunu vurgulayan Bakırhan, "Dünyadaki yeni nizamda daha güçlü yer almak istiyorsak, Ortadoğu’daki kaos aralığından zarar görmeden çıkmak istiyorsak, 86 milyona artık çatışma, ayrışma, kutuplaşma değil; barış, birliktelik ve refah sunmak istiyorsak pozitif barışı gerçekleştirmeliyiz" dedi. HABER MERKEZİ












