Katliam davasında yanıtlar verilmiyor

Avukat Atilla Kart

Avukat Atilla Kart

  • Devlet kurumları, Dedeoğulları Katliamı davasında müzekkereleri yanıtsız bırakıyor. Avukat Atilla Kart'a göre; kurumlar, bu cesareti İçişleri Bakanlığından alıyor.

 

Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz 2021’de Dedeoğulları Ailesi'nden 7 kişiyi katleden Mehmet Altun ile azmettirmekten tutuksuz yargılanan Çalık ve Keleş ailelerinden 9 kişi hakkında açılan davanın 5. duruşması, Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, 112 ve 155’e dair kayıtlarına dair bir kez daha müzekkereler yazılmasına karar verdi. Mahkeme heyeti, tutuksuz yargılanan sanıkların yeniden soruşturulması talebi ve diğer talepleri reddetti. Tutuklu sanıkların tutuklanma halinin devamına karar veren heyet, duruşmayı 27 Ekim'e erteledi. Duruşma öncesi MA'DAN Fırat Can Arslan'A konuşan avukat Atilla Kart, 12 Mayıs’taki saldırıya dair soruşturma aşamasının başından itibaren hukuka aykırı bir biçimde ilerlediğini söyledi. Kart, ilk saldırıda yer alan 9 sanığın, 30 Temmuz katliamında azmettirici olarak yargılandığını hatırlattı. Tüm belge ve bilgilerin 12 Mayıs saldırısıyla 30 Temmuz katliamı arasında hukuki ve fiili illiyetti gösterdiğini aktaran Kart, “Bunun gereği yapılmadı. Katliamdan sonra bakanlıkların doğrudan müdahalesi söz konusu oldu. ‘Bu olay iki komşu arasında geçen bir asayiş olayıdır. Irkçı boyutu yoktur’ denildi. Daha ilk aşamada böyle bir talimat verdikleri için gerek kolluk gerek savcılık bu çerçevede iki ayrı dava açtırdılar. Verilen talimat şu: ’12 Mayıs saldırısıyla 30 Temmuz Katliamı’nı ayırın. İlk saldırı hakkında iki üç kişiye ceza verirsiniz. Katliam için ise fail zaten belli, cezası da belli. Bu şekilde bu dosyaları kapatırsınız.’ Yapılan kanunsuz emir ve talimat bu yöndedir. Dosyaların temyiz aşamalarında birleştirilmesi kaçınılmaz ama adaletin tecelli etmesi engelleniyor” dedi.

Telefon kayıtları kayıp

Karartılan ciddi deliller olduğunu ifade eden Kart, “Profesyonel, tetikçi, katil, 7 kişiyi 14 dakikada katlediyor ancak son iki dakikaya ilişkin kamera kayıtları ortada yok. Saat 18.34 ile 18.36’ya dair kayıtlar yok. Katil, katliamdan 3 gün sonra Asayiş Şube’yi arıyor ve 45 dakika görüşme yapıyor. Kuvvetle muhtemel bu görüşmeler itirafları ve pazarlıkları içeriyor. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin iletişim kayıtlarına geçen görüşmeler ama 14-15 ay geçmesine rağmen bu telefon kayıtlarına ulaşamıyoruz” diye konuştu. 

Mahkemeye yanıt verilmiyor

Kart, mahkeme heyetinin yok edilen telefon görüşmesi kayıtlarına dair ilgili kurumlara yazdığı müzekkerelere gelen cevaplarda gereğinin yerine getirilmediğini aktardı. 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tetikçi Altun ile 112 çağrı merkezi arasındaki görüşme kayıtlarının istemine dair Konya Valiliği 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğüne gönderilen yazıya cevaben, “İstenen hususların İl Emniyet Müdürlüğü ile koordine edilmesini takdirlerinize arz ederim” ifadelerinin yer aldığını belirten Kart, aynı istemle müzekkere yazılan Vodafone Telekomünikasyon Anonim Şirketi’nin ise “kayıtlı yazının Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) aracılığıyla şirketimize iletilmesi halinde talebe uygun işlem yapılabileceği hususunu bilgilerinize sunarız” cevabını verdiğini söyledi.

Mahkemenin yazdığı müzekkerelere gelen cevapları “hadsizlik” olarak tanımlayan Kart, kurumların mahkemenin talimatlarını yerine getirmediğini belirtti. “Kurumların bu cesareti İçişleri Bakanlığı’nın bünyesindeki siyasi ve bürokratik iradeden aldığına dair bulgular var” diyen Kart, “Bu talimatların yerine getirilmemesinin hiçbir yasal dayanağı yok. Maddi gerçek, İçişleri Bakanlığı’nın bu vatandaşlarımızı korumadığını ortaya koyuyor. Adeta bu katliamın önünü açan bir irade var. Maddi gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyorlar” şeklinde konuştu. 

Ayrımcı ve önyargılı

Azmettirme iddiasıyla yargılanan 9 kişi hakkında tutuklama kararı verilmemesinin de kabul edilemez olduğunun altını çizen Kart, şöyle devam etti: “Bu yargılama, bütün boyutlarıyla baştan sonra hukuki anlamda sakat bir yöntemle sürdürülüyor. Bu yargılama boyunca eşit yurttaşlık kavramının ayrımcı ve ön yargılı bir anlayışla nasıl ihlal edildiğini gördük. Nasıl ki Solingen Katliamı’na ya da Bulgaristan’daki Türklere karşı yapılan ayrımcı politikalara tepki verilmişse burada ırkçı saiklerle gerçekleştirilen bu saldırıya karşı kendilerine aydın diyen herkesin tepki ortaya koyması gerekiyor.”   KONYA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.