Katliam provası

Forum Haberleri —

  • İzmir HDP il binasına ilişkin saldırı çok daha planlı bir saldırıdır. Bir yandan HDP’nin kapatma davası sürerken, hemen her gün HDP çalışanlarına karşı tutuklama operasyonları yapılırken, demek ki istenilen sonuç alınamıyor. İşi katliam düzeyine vardırdılar. 

ŞÜKRÜ GEDİK

İzmir HDP il binasına yapılan saldırı, içine girilen sürecin karakteristik özelliğinin bir örneği gibi görmek gerekir. Faşist AKP-MHP iktidarının denediği ve de sonuç aldığı bir taktik olarak okumakta fayda vardır. Bu katliam provalarının ilk denemesi Kobanê olayları olarak bilinen Ekim 2014’de sahnelendi. Bu olayı başlatan ise diktatör Erdoğan’ın kendisi olmuştu. DAİŞ çeteleri bütün gücüyle Kobanê’ye saldırı halindeyken ve çok kritik bir süreç yaşanırken, diktatör Erdoğan sınıra giderek ‘Kobanê’de düştü düşüyor’ diyerek DAİŞ’in zaferini müjdeliyordu. Halkı kışkırtan bu açıklamalara karşı büyük bir öfke duyan yurtsever Kürdistan halkı sokaklara dökülerek DAİŞ saldırılarını protesto etmeye çalıştı. Önceden hazırlanmış bir senaryo oynanıyordu. Halk kışkırtılmış, galeyana getirilmişti. Yapılan protesto olaylarına devletin müdahalesi çok sert olmuş ve 40’ın üzerinde kişi yaşamını yitirmişti. Katliam provasının test edildiği ve iktidarın kullanabileceği bol miktarda propaganda malzemesi üretilmişti.

Benzer bir kanlı süreç ise 2015 seçimlerinin arifesinde başlatılmış oldu. Hatırlanacağı üzere 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP iktidarı yüzde 40,8 oy alarak ilk kez meclis çoğunluğunu kaybetmişti. HDP ise seçimde büyük bir fark yaratarak yüzde 13,1 oranıyla yüksek bir oy almış ve 80 milletvekili ile meclise girmişti. Ne olduysa bu seçim sonuçlarının ortaya çıkardığı tablo ile başladı. Seçime iki gün kala 5 Haziran 2015 tarihinde HDP’nin Amed mitingine yapılan bombalı saldırı ile katliamların startı verilmiş oldu. Bu katliamda 5 kişi yaşamını yitirmiş 400’den fazla kişi ise yaralanmıştı. 

Adına çözüm süreci denilen görüşmelerin Dolmabahçe mutabakatı ile bir sonuca varılmasının ardından 17 Temmuz 2015 tarihinde diktatör Erdoğan bu süreci ret ederek, çözüm masasını devirmiş ve dolu dizgin bir şiddet ortamına davetiye çıkarmıştı. Bu açıklamanın hemen ardından 3 gün sonra yani 20 Temmuz 2015 tarihinde Suruç katliamı yaşandı. Kobanê’ye yardım götürmeye çalışan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SDGF) üyelerine yönelik bu katliamda 33 kişi yaşamını yitirmiş 100’den fazla kişi de yaralanmıştı. Katliam çarkı bir kez işlemeye başladı mı dur durak bilmez oldu. 

Suruç katliamından 3 gün sonra 22 Temmuz 2015’de ise Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 2 polis katledildi. Kim vurdu ya giden bu polislerin failleri ortaya çıkmadığı gibi yaşanan bunca katliamının sorgu süreçleri de sonuçsuz ve göstermelik yargılamalarla üzeri örtülmeye çalışıldı. İşi DAİŞ’e yıkarak toplu katliamlara bir kılıf uyduruldu. Bütün bu senaryolar kaybedilen 7 Haziran 2015 seçimlerinin rövanşını 1 Kasım seçimlerinde almak için yapılan katliamlardı. 

Şiddet ortamını sürekli canlı tutmak için seçimler öncesi bir katliam daha devreye sokuldu. Hem de en büyük katliam denemesiydi. Ankara’nın göbeğinde, Ankara gar katliamı olarak tarihe geçti. Bilançosu çok daha ağır olan bu katliamı da DAİŞ’e yaptırdılar. 102 kişi yaşamını yitirdi. İki seçim arası yaşanan bu katliamlar faşist iktidarın yeniden iş başına gelmesine yol açmıştı.

İzmir HDP il binasına ilişkin saldırı çok daha planlı bir saldırıdır. Bir yandan HDP’nin kapatma davası sürerken, hemen her gün HDP çalışanlarına karşı tutuklama operasyonları yapılırken, demek ki istenilen sonuç alınamıyor. İşi katliam düzeyine vardırdılar. 

HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar ‘planlanan ve muhtemel 40 kişinin katılacağı bir toplantının ertelenmiş olması şans eseri büyük bir katliamın önü alınmış oldu’ şeklindeki açıklamaları işin çok boyutlu olduğunu ortaya koymaktadır. Katliamlara baş vurarak HDP’yi devre dışı bırakmanın arayışları başlamış oldu. Önümüzdeki seçimlerin kilit partisi ve sonucu belirleyecek parti HDP’nin olduğu artık anlaşılmıştır. Bu durum faşist iktidar bloğunda büyük bir rahatsızlığa yol açmıştır. HDP’ye duyulan öfke patlaması bu türden katliamlara dönüştürülerek yeniden seçim kazanmak içindir. 

Araştırma anketleri diktatör Erdoğan’ın önümüzdeki seçimleri kaybedeceğini ilan eder gibidir. Aslında Erdoğan’ı korkutan da bu kaybetme korkusudur. Kaybetmenin önüne geçmek için katliamlar gerçekleştirerek sonuç almaktır. Daha önce şiddet kullanarak 1 Kasım 2015 seçimlerini nasıl kazandıysa şimdide benzer bir taktiği uygulamaktadır. Buradan çıkarılması gereken ders iktidarın katliamlarını hesaba katarak daha duyarlı ve örgütlü hareket etmektir. Kandan beslenen diktatör Erdoğan, süreci kendi lehine çevirmek için umudunu katliamlara bağlamıştır. Ama nafiledir. Kürtlere uygulanan soykırım politikaları, katliam girişimleri Kürt halkını daha çok bileyecektir, daha örgütlü ve bilinçli hale getirecektir. Tarihi bir yenilgiyi faşist iktidar sahiplerine mutlaka tattıracaktır. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.