Kayanın yarığındaki yüz

Kadın Haberleri —

  • Önder Apo yıllar önce 8 Mart’ta, o amansız mekânda yeşeren, gördüğü tek çiçeği kadınlara göndermişti. Yarım kalan projesine bir çiçek kondurmuştu. Böylelikle yaşama dair gördüğü tek güzelliği esirgemeyerek, kadınlara armağan etmişti.

RONİ EYLEM

Uzun süredir yazmıyorum. Maddi uygarlığın otomasyon hali kelimeleri de beynimizden kaydırır oldu. Sürekli yutan, girdaplarda döndüren, durdurmayan, düşündürtmeyen. Hep, her vakit, daima yetiştiren… Aslında işin özünde yetiştirmeyen, tutmayan, yatıştıran sentetik gerçeklik…

Rutinliğin sıradanlığı da meğer ne kadar kötücül… Bir toz zerreciği oluyor hayat. Kayıp giderken ömürler, konan yaşam olmuyor. Çiçekler kapanıyor, güller soluk açıyor, kelebekler siyah kanatlarını çırpmıyor… Yağmur damlaları yere düşmüyor, havada asılı kalıyor. Kar taneleri büyük buz parçalarına çarpıyor. Ve hayat yine de bir kayanın yarığından başını kaldırıyor; kadınca yüzüyle “Ben buradayım” diyor.

Önder Apo yıllar önce 8 Mart’ta, o amansız mekânda yeşeren, gördüğü tek çiçeği kadınlara göndermişti. Yarım kalan projesine bir çiçek kondurmuştu. Böylelikle yaşama dair gördüğü tek güzelliği esirgemeyerek, kadınlara armağan etmişti. Adem ile Havva’dan beri kadın ve erkeğin arasında ekilen kara çalıların sökülmesi için zorba erkekliğin canına okuyan diziler dizmişti.

Çiçeğin ve şiirin sularına akmalı

Biz kadınlar erkek aklının zamansallığı ve mekanının boğuculuğunun önüne geçip, yeniden o varoluş demlerine dönerek, çiçeğin ve şiirin sularına akıtmalıyız kendimizi… O çiçeğin sarısına, beyazına konmalı, ruhumuzu benliğimizi yeniden ve yeniden yeşerterek çoğalmalıyız. O dizilerde yitip giden hafızamızın acısını duyumsayarak, kara çalının hala nasıl her gün ama her gün bedenimizde, yüreğimizde yaralar açtığının, hayatımızı ölüm çemberinde tuttuğunun bilinciyle, sarılmalı ve yapışmalıyız özgürlüğümüze… Kuşkusuz daha tehlikeli bir çarmıhta olduğumuzun farkındalığıyla… Her gün çivilenen bedenimiz ve ruhumuzu erkeğin ahir zamanından koparmasının zorluklarına inat, kadim bilgeliğimizle zamanımızı örmeliyiz. Başka türlüsü mümkün görünmüyor. Erkeğin savaşları, öl-öldür felsefesi her gün mezarları çoğaltıyor, fidanların üzerinden paletler geçiyor; zeytin de güvercin de düşüyor, bülbül de ölüyor. Bu kurşuni akıldan tek çıkış yol “arkaik ses”in lir’li ezgisi olsa gerek…

“Tek bir günü olmasın” dedi kadınların… Yaşam baştan sona onların kuruculuğunda, onların öznelliğinde olsun ki şiir gibi, çiçek gibi olsun… O yüzden bu 8 Mart’ı özellikle biz Kürt kadınları Önder Apo’nun “destansı çalışmam” tanımına denk, destansı bir duruşla karşılamalı. Önder Apo ile yeniden özgür mekanlarda, özgürlük yürüyüşleri yapmayı, doyasıya voleybol oynamayı, tarihin tüm sırlarını, düğümlerini çözecek felsefik tartışmalara koyulmayı ve elbette kendimizin, toprağımızın üzerindeki lanetin, kutsallığa dönüşmesinin inşasına girişmeyi…

Kadınlar gününe fikir yağmurları

Öyle bir Önderdir ki; her bir kadın gününü erkek egemenliğinin zorbalığına karşı fikir yağmurlarıyla karşılayarak, gericilik ve köleliğin yaşamı zehirlemesine meydana okudu. Kadınlara kurtuluşun, kopuşun fikrini, zikrini eylemini gösterdi. Egemen dünyanın tüm çirkinliklerine karşı kadınlara nasıl kendileri olabileceklerini, farkındalıklarını, öz-düşünüş ve öz-duygulanımlarını nasıl oluşturacaklarının yolunu çizdi. Genetikleşmiş cinsiyet rolleri dışında kadınla nasıl arkadaş, dost ve fikirdaşlık yapılacağını yaşayarak cisimleştirdi. Biz kadınların herkesten ama herkesten daha fazla böylesi bir özgürlük filozofuyla buluşmaya, yaşamaya ve fikir yağmurlarında arınıp, “oluşmaya” ihtiyacı var ki yarım kalan tamamlansın, destan hayata işlensin…

Tam bu satırları yazarken Rojava’da iki yüz kadının emeğiyle hazırlanan kızıl saçlı Tanrıçamızın adıyla yapılan müzikal düştü önüme… Nice güzel, akıllı, duygulu, emektar kadın yitirdik. Hala da yitiriyoruz. Onlar; ruhumuzun, aklımızın ışığı ve dönmeyen yolumuz. Onların ardılları bu müzikalde topraklarına dokunarak, seslerini göğe yükseltiyor, danslarıyla toprağı yeniden işliyor ve semaların silueti kızıl saçlı Sara’ya secdeye duruyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.