Kıbrıs'tan patlayan lağım

  • Halil Falyalı’nın ölümüyle açığa çıkan mafya, siyaset ve istihbarat üçgeni, kayıp kasetler, rüşvet ağları ve uluslararası kara para trafiğiyle sarsıyor. 
  • Falyalı'nın eski finans müdürü ve mali sisteminin kurucusu Cemil Önal’ın ifşaları, devletin en üst kademelerine uzanan skandallar zincirini gözler önüne seriyor.

Hollanda’da konuşan Cemil Önal, yalnızca yasa dışı bahis organizasyonlarının yapısını; nasıl siyasi ve yargı bağlantılarıyla korunduğunu; savcılara verilen rüşvetlerden, Kıbrıs’tan İstanbul’a uzanan döviz ve kara para akışına; AKP’ye yakın isimlerin işin neresinde durduğuna kadar pek çok ismi ve detayı ifşaa ediyor. Kıbrıslı gazeteci Ayşedem Akın, söyleşisiyle Türkiye’deki yargının ve siyasetin de nasıl bir mekanizma içinde bu sistemle iç içe geçtiğini, Falyalı olayının sadece bireysel bir suç hikayesi değil, aynı zamanda sistemin hikayesi olduğunu ortaya seriyor. 

Bugün Kıbrıs gazetesinden Ayşemden Akın, Kıbrıs'ın kuzeyinin organize suç liderlerinden Halil Falyalı’nın 2022’de öldürülmesinden sonra Hollanda'ya kaçan ve 16 aylık tutukluluğun ardından devlet korumasında yaşamını sürdüren eski finas şefi Cemil Önal ile konuştu. Türk devletinin iç çatışmalarından dolayı devre dışı bırakıldığı için Dubai'ye sığınan Sedat Peker, Halil Falyalı'nın şantaj için biriktirdiği cinsel içerikli kasetlerinden söz etmiş, Falyalı bu ifşaatın hemen ardından bir suikastla öldürülmüştü. Suikastın ardından Türkiye'den geçiş yaparak Hollanda'ya ulaşan Önal, burada gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Cemil Önal, 16 ay Hollanda’da tutuklu kaldıktan sonra Hollanda ve ABD istihbaratına elindeki bilgi ve belgeleri vererek cezaevinden çıktı. Önal, şimdi Hollanda'da koruma altında yaşıyor. Gazeteci Ayşemden Akın, üç gün boyunca yüksek güvenlik önlemleri altında Hollanda’da Cemil Önal ile konuştu. Yaklaşık 80 saate yakın konuşmadan sadece kaynak taraması yaparak teyit edebildiklerini yayınlamaya başlayan Akın, bugün söyleşinin 3. bölümünü paylaştı. Önal, sadece Falyalı Ailesi'nin değil, onlarla birlikte hareket eden baronların, siyasetçilerin ve devlet içindeki bazı yapıların kirli ağını da ifşa etti. Böylece Kıbrıs’ın Türk işgali altındaki kuzeyinin yeraltı dünyasının kilit ismi Halil Falyalı’nın eski finans şefi Cemil Önal’ın verdiği çarpıcı bilgiler, bu karanlık yapının Türkiye, Kıbrıs, Dubai ve Belarus’a uzanan kollarını ifşa etti.  

Kayıp kasetler

Falyalı’nın elinde olduğu iddia edilen kasetler, söyleşinin ilk bölümünün en çarpıcı noktalarından biri. Önal’a göre, Erdoğan en yakın adamlarından Maksut Serim'in oğlu eski Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim’in, Hakan Fidan tarafından atanma amacı, bu kasetleri Ankara’ya teslim etmekti. Serim, görev süresi boyunca 40 kaseti Ankara'daki yetkililere ulaştırdı, ancak MİT, 5 kasetin eksik olduğunu tespit etti. İddialara göre, bu kayıp videolarda Binali Yıldırım’ın oğlu ve Hakan Fidan’ın oğlunun adı geçiyor. Bu durum, önce İbrahim Kalın’a, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bildirildi.  Yasin Ekrem Serim büyükelçilikten, babası Maksut Serim ise devlet görevlerinden alındı. Erdoğan, eksik kasetlerin bulunması için talimat verdi. Söyleşiye göre; Serim ve Falyalı aileleri  arasındaki bağlar, sadece kasetlerle sınırlı değil. İbrahim Serim’in Kıbrıs’ta aldığı imar izinleri, siyasal nüfuzla kolaylaştırıldı ve büyük kârlar sağlandı. Bu ilişkiler, Falyalı’ya siyasi ve bürokratik koruma kalkanı oluşturdu.

Falyalı ve Fanieros

Falyalı, Kıbrıs'ın kuzeyinde kurduğu imparatorluğu, Kıbrıs’ın mafya lideri Loukas Fanieros ile güçlendirdi. Fanieros, babası Antonis’ten devraldığı suç ağını sürdürürken, Falyalı ile yasa dışı bahis gelirlerini aklamak için lojistik ve finansal altyapı paylaştı. Önal’ın anlattığına göre; Curacao merkezli Total Gaming Solutions B.V. üzerinden gelen paralar, First Curacao International Bank aracılığıyla Kıbrıs’a, oradan da paravan şirketlerle Kıbrıs'ın kuzeyine taşınıyordu. Fanieros’un koruması altında Larnaka Havalimanı’ndan alınan nakit, Falyalı’nın otel araçlarıyla kuzeye geçiriliyordu. “Pehlivan” kod adlı bir polis, sınır kapılarındaki memurları organize ederek bu geçişlerin sorunsuz olmasını sağlıyordu. Kıbrıs’ın AB üyesi olması, Falyalı’ya Avrupa finans sistemine erişim kapısı açtı. Fanieros’un desteğiyle aklanan paralar, Falyalı’nın kumarhaneleri ve yerel bankalar üzerinden sisteme entegre ediliyordu. Türkiye bankaları ise siyasi dikkat çekmemek ve ABD’deki soruşturmalardan kaçınmak için sürecin dışında tutuluyordu.

Belarus’tan Dubai’ye

Falyalı’nın suç ağı, Kıbrıs’la sınırlı kalmadı. Türkiye’de Abdullah ve Bilal Happani, dövizciler aracılığıyla yasa dışı bahis paralarını akladı. Happani, Rıza Zarrab dosyasında da adı geçen bir isimdi. Avrupa’dan gelen paralar ise Belarus’taki H Casino üzerinden Dubai’ye ve Kıbrıs’a yönlendiriliyordu. Mustafa Egemen Şener, H Casino’nun görünürdeki sahibi olsa da Önal’a göre Falyalı ile ortaklık içindeydi. Şener’in Dubai’de 350 milyon dolarlık mülk edinmesi, bu ağın büyüklüğünü gözler önüne seriyor.

Rüşvet ve koruma

Falyalı’nın işlerini büyüten bir diğer unsur, rüşvet ve siyasi bağlantılarıydı. Önal, Adana’da AKP’ye yakın isimlerin adalet sisteminde sağladığı korumaları detaylandırdı. Örneğin, bir savcıya 100 bin dolar rüşvet verilerek bir suç örgütü lideri tutuksuz yargılanmaya çevrildi. Veysel Şahin ise Kıbrıs’ta kumarhaneler ve dövizciler üzerinden para akışını organize etti. Küresel salgın döneminde devletin maaş desteklerini kendi çalışanlarına aktaran Falyalı, bu parayı halkla ilişkiler için kullanarak “yardımsever” bir imaj yarattı.

Mirası devam ediyor

Halil Falyalı’nın öldürülmesi, kurduğu suç imparatorluğunun sadece bir başlangıç olduğunu gösterdi. Loukas Fanieros ile kurduğu ittifak, Cemil Önal’ın ifşaları ve kaset skandalı, mafya, siyaset ve istihbaratın iç içe geçtiği bir dünyayı, bir kez daha gözler önüne serdi. Devlet kayıp kasetlerin peşinde olmayı, Falyalı’nın mirası da Türkiye’den Dubai’ye, Belarus’tan Kıbrıs’a uzanan varlığını sürdürüyor. 

CHP lideri dikkat çekti

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Turbun büyüğü Kıbrıs’ta” diyerek Falyalı’nın Ankara’ya uzanan kirli ilişkilerini ve kayıp kasetleri gündeme getirdi. Özel, bu skandalı “yolsuzluk, rüşvet ve infazlar” olarak nitelendirerek, cesur savcılar aradığını belirtti. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise “En yakınımız olması gereken 4 Orta Asya ülkesi KKTC’yi, Kıbrıs Barış Harekatı'nı tanımamak için imza atıyor. Her meseleyle ilgili fikri olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kıbrıs adım adım giderken gıkını çıkartmıyor, MİT’in emniyet verilerinin sızmasına susuyor ama Halil Falyalı’dan Yasin Ekrem Serim’in alıp da kendisine vermediği 5 tane kasetin peşinde koşuyor” dedi.

Önce Altun, sonra Fidan

AKP cephesinden iddialara önce doğrudan bir yanıt gelmedi, ancak daha sonra İletişim Başkanlığı ve Türk Dışişleri geçiştiren açıklamalar yapmak zorunda kaldı. 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un başında olduğu Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, "Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçiliği görev değişimi ile ilgili manipülatif haberler kurgulandığı tespit edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın isimlerinin de geçtiği haberlerdeki sözde diyalog ve iddiaların tamamı hayal ürünüdür. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz" dedi. Bununla yetinmeyen İletişim Başkanı Fahrettin Altun da X hesabından şunları kaydetti: "Hiçbir karalama kampanyası bizi yolumuzdan alıkoyamayacaktır. Bu iftiraları dillendirenleri kamuoyunu yanıltmaktan vazgeçmeye ve açık bir şekilde kamuoyundan özür dilemeye davet ediyoruz."

Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklama ise şöyle: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti merkezli bir yayın organında yer alan bir haberde, Bakanlığımıza ve Sayın Bakanımıza yönelik dile getirilen iddialar tamamıyla gerçek dışıdır. Herhangi bir somut delile dayanmayan bu asılsız iddialar karşısında yasal yollara başvurulacaktır. Devlet kurumlarının güvenilirliğini ve kişilerin itibarını zedelemeyi hedefleyen bu yalanların, bilahare bazı çevreler tarafından kamuoyu önünde tekrar edilmesi ise son derece sorumsuz bir tavırdır. Akıl ve mantık dışı kurguları yinelemek suretiyle yürütülen bu sistematik iftira ve karalama kampanyasına itibar edilmemelidir” ifadelerine yer verildi.

Soylu da piyasaya çıktı

AKP İstanbul Milletvekili ve eski bakan Süleyman Soylu da Cemil Önal’ın kendisi hakkındaki “Davaların kapatılması için 20 milyon dolar aldı” sözler üzerine, dün açıklama yaptı. Soylu, "Bu iftiraları atan, yayan, karalayan herkes şerefsizdir. Kuzey Kıbrıs’ta işlenen bir cinayeti, devletimiz tüm kurumlarıyla, KKTC makamlarıyla tam bir iş birliği içerisinde çok kısa sürede aydınlatmış ve adli makamlara intikal ettirmiştir. Bu cinayetin, başka bir ülkeye kaçan, hakkında kırmızı bülten çıkarılan ve iadesi beklenen bir numaralı şüphelisinin bir yıl önce ortaya attığı hayal ürünü iftiraları sürekli tekrar edenlere biz 'operasyon çocuğu' dedik, haklı çıktık. Her türlü dış istihbaratın oyuncağı hâline gelen bu kişilerin, konu ne olursa olsun, ellerinde belge, bilgi ve kanıt varsa ortaya koymamaları namertliktir" dedi. 

Falyalı, 2016’dan beri ABD’de kara para aklama ve uyuşturucu trafiği suçlamalarıyla aranıyordu. Cemil Önal’ın Hollanda ve ABD istihbaratına 130 sayfa ifade vermesi ve koruma altına alınması, skandalın uluslararası boyutunu güçlendirdi. Önal’ın “Türkiye’ye iade edilirsem hayatta kalamam” demesi, iddiaların ciddiyetini artırdı. Falyalı’nın Belarus, Malta ve Dubai’deki kara para aklama faaliyetleri, Avrupa medyasında da yankı buldu. Özellikle Güney Kıbrıs’ın AB üyesi olması, Falyalı-Fanieros ortaklığının Avrupa finans sistemine erişimini kolaylaştırdığına dair eleştirileri artırdı. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.