Kim normal olmak ister?
Kadın Haberleri —

Erişebilirlik ihtiyacı olan birey /foto:AFP
- Kronik hastalıkla mücadele eden ve erişebilirlik ihtiyacı olan gazeteci Frances Ryan, kişisel hikayesi ve güçlü yazılarıyla özel gereksinimli olan kadınların görünmezliğini kırıyor.
- “Hâlâ hastayım, hâlâ engelliyim, ama vücudumla gurur duyuyorum” diyen Frances Ryan, erişebilirlik ihtiyacı olan bireylerin “kusurlu” görülmesine karşı çıkıyor.
REWŞAN DENİZ
Frances Ryan, İngiltere’nin en etkili erişebilirlik ihtiyacı olan isimlerinden biri. The Guardian’daki köşe yazıları, ödüllü kitapları ve erişebilirlik ihtiyacı olan insanların hak savunuculuğuyla tanınan Frances Ryan, özel gereksinimli kadınların sesini duyurmak için kalemini bir silaha dönüştürüyor. Toplumsal eşitsizliklere karşı mücadele eden bu gazeteci, kendi deyimiyle “hâlâ hasta, hâlâ engelli” olmasına rağmen, kırık bir bedenle gurur duymanın mümkün olduğunu haykırıyor.
Karanlıktan çıkış yolu
1980’lerde doğan Frances Ryan, 1990’larda özel gereksinimli bir genç olarak büyüdü. Kas zayıflığıyla dünyaya gelen Frances Ryan, çocukluğundan itibaren tekerlekli sandalye kullanıyor. Ancak hayatı, 2017’de geçirdiği bir grip komplikasyonuyla kökten değişti. Ventilatör maskesine bağlı, yataktan kalkamaz halde geçirdiği aylar, “engellilik” ve hastalık üzerine yazılarında bir dönüm noktası oldu. Gazetecilik, Frances Ryan için bir can simidiydi. Baş dönmesiyle mücadele ederken klavyeye sarıldı ve iki yıl içinde ödüllü bir köşe yazarı oldu. Frances Ryan’a göre, erişebilirlik ihtiyacı olan bir kadın olarak var olmak hem zor, hem anlamlı, hem de komik olabilir. “Kırık vazonun parçalarını toplamak, çiçeklerin kokusuna hayran olmak ve sonra kanayan yerler için alçı bulmak” onun manifestosunun özü. The Guardian ve The Observer gibi yayınlarda kariyerine devam eden Frances Ryan, “engellilik”, yoksulluk, sosyal bakım kesintileri ve cinsiyet eşitsizliği gibi konuları sert ama esprili bir üslupla ele alıyor.
Kitapları birer manifesto
Frances Ryan, erişebilirlik ihtiyacı olan bireylerin toplumdaki yerini sorgulayan iki önemli kitap yazdı. İlk kitabı Crippled: Austerity and the Demonisation of Disabled People (Sakat: Tasarruf ve Engellilerin Şeytanlaştırılması), 2010 sonrası İngiltere’deki austerity politikalarının erişebilirlik ihtiyacı olan bireyleri yoksulluğa ve dışlanmaya nasıl ittiğini gözler önüne seriyor. Frances Ryan, erişebilirlik ihtiyacı olan bireylerin damgalanmasını ve sosyal bakım hizmetlerindeki kesintileri sert bir dille eleştiriyor. 17 Nisan 2025’te yayımlanan son kitabı Who Wants Normal? (Kim Normal Olmak İster?) ise erişebilirlik ihtiyacı olan kadınların hikayelerine odaklanıyor. 70’ten fazla kadın ve uzmanla yapılan röportajlarla zenginleştirilen kitap, “engellilik” klişelerini yıkmayı ve erişebilirlik ihtiyacı olan kadınların gururla var olabileceğini göstermeyi amaçlıyor.
Kadınlar sessiz değil
Greta Thunberg, Billie Eilish ve Selena Gomez gibi isimler, erişebilirlik ihtiyacı olan kadınların siyasetten sanata her alanda var olduğunu gösteriyor. Ancak bu hikayeler ana akım kültürde hâlâ yeterince yer bulmuyor. “Who Wants Normal?” kitabında “Engelliliklerin kabul edilmesini değil, kutlanmasını istiyorum” diyen Frances Ryan, şöyle ifade ediyor: “Kimse engelli bir kadın olmanın, özellikle genç bir kadın olmanın ne anlama geldiğini gerçekten konuşmuyor. Biraz delirmek, acı veya bitkinlik hissetmek, 92 yaşında gibi hissetmek... Hayatın sınavlar, kariyer, flört gibi standart kısımlarında, ama farklı bir bedenle gezinmek.”
Ekonomik eşitsizlik ve yoksulluk
Erişebilirlik ihtiyacı olan insanlar daha az maaş alıyor, işe alınma olasılıkları daha düşük ve üst düzey rollere yükselme şansları daha az. Frances Ryan, erişebilirlik ihtiyacı olan bireylerin hakları konusunda kararlı bir savunucu. Cermi.es Weekly’ye verdiği röportajda, İngiltere’de sosyal bakım hizmetlerindeki kesintilerden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. “Bağımsız yaşama hakkı, engelli insanlar için bir onur meselesi” diyen Frances Ryan, 2010’dan bu yana uygulanan politikaların refah devletini “nesillerdir görülmemiş bir düzeye” çektiğini belirtiyor. Ona göre, erişebilirlik ihtiyacı olan bireyler toplumun önyargıları, damgalamaları ve ilgisizliği nedeniyle yoksulluğa mahkûm ediliyor.
En büyük azınlık en az görünür
Frances Ryan’ın hikayesi, sadece kişisel bir mücadele değil, erişebilirlik ihtiyacı olan kadınların toplumsal dışlanmasının da bir aynası. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, dünya çapında 1,3 milyar insan “önemli engellerle” yaşıyor. İngiltere’de nüfusun dörtte biri bir tür engele sahip. Kadınlarda oran, erkeklere kıyasla yüzde 60 daha yüksek. Erişebilirlik ihtiyacı olan kadınlar, dünyadaki en büyük azınlık grubu, ancak Frances Ryan’ın deyimiyle “hâlâ en az görünür olanlar.”
“Hâlâ hastayım, hâlâ engelliyim, ama vücudumla gurur duyuyorum” diyen Frances Ryan, erişebilirlik ihtiyacı olan bireylerin “kusurlu” görülmesine karşı çıkıyor. Kalemi, sadece bu bireylerin mücadelesini anlatmıyor; aynı zamanda toplumun önyargılarını sorgulamaya çağırıyor.
* * *
Erişilmeyen toplum engelleri yaratır
3 Aralık Dünya Engelliler Günü, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 14 Ekim 1992 tarihinde aldığı kararla ilan edildi. Engelli Hakları Sözleşmesi (CRPD) ise 2006’da kabul edilip 2008’de yürürlüğe girdi.
Bugün ‘Dünya Engelliler Günü’ olarak ele alınsa da aslında “engel” kavramının artık bu literatürden çıkartılması bir zorunluluk. “Engelli” kelimesi, kişinin tıbbi durumunu ya da eksikliğini öne çıkarır ve çoğu zaman farkında olmadan o kişiyi “eksik”, “yetersiz” ya da “farklı” olarak etiketler. Bu etiket, toplumun bakışını bireyin kendisinden çok “engeline” çevirir ve acıma, koruma ya da dışlama duygularını pekiştirir. Oysaki, bireyi “engelli” yapan bedeni değil, erişim ihtiyaçlarını karşılamayan toplumdur.















